Ne kadar rezerv o kadar düşük risk-CDS

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası [email protected]

Dün cari denge rakamları açıklandı. Durum pek iç açıcı değil. İyi haber bu rakamların Mayıs’a ait olması ve cari açığın bir şekilde finanse edilerek bugüne gelebilmiş olmamız.

Muhtemelen önümüzdeki dönem bu anlamda bundan daha kötü rakamlar görmeyeceğiz. Aslında belki “göremeyeceğiz” desek daha yerinde olur. Çünkü cari açık verecek kaynağımız pek kalmadı. Diğer her şeyi bir tarafa bırakın, Türkiye’nin şu anda en kritik makro ekonomik verisi budur.

Mehmet Şimşek göreve geldiğinden beri atılan adımları yorumlarken aklımızın bir köşesinde hep cari açık ve daha da önemlisi tükenen rezervler konusunu tutmamız gerekir. Geçen hafta gerçekleştirilen vergisel değişikliklerde de, seçim sonrası doların bu kadar yükselmesinde de, körfez ülkelerine yapılan ziyaretlerde de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın batıya dönük konuşmaları ve AB çıkışında da bu konunun izlerini aramamız gerekir.

Aslında düz bir matematik meselesi olan cari açık ve rezerv konusunu periyodik aralıklarla göz ardı edip, sanki rezervlerimiz hiç tükenmeyecekmiş gibi politikalar uyguluyoruz. Halbuki ülkeye gelen dövizler bir havuzu dolduran musluksa ülkeden çıkanlar da havuzun dibindeki delik.

Eğer delikten akan suyun hızı, dolduran suyun hızından daha yüksekse bir süre sonra havuz boşalır. Bu basit gerçeği görmemezlikten gelmemiz bizi sık sık çok zor durumda bırakıyor. Aşağıdaki grafikte bu zor durumda kaldığımız dönemlerden birkaçına yer verdim.

Veri 2018 başından beri olmasına rağmen yani henüz 5 yıl geçmesine rağmen ne kadar çok savrulduğumuz çok net görünüyor. Son açıklanan cari denge verisine göre Mayıs’ta cari açık 7.9 milyar dolar, yıllık açıksa 60 milyar dolar.

Kabaca aylıkta neden böyle olduğuna ve nasıl finanse ettiğimize bakalım. Altın dahil ithal ettiğimiz mallar ihraç ettiklerimizden 10.5 milyar dolar daha fazla. (dış ticaret açığı). Zaten bu kadar yüksek bir dış ticaret açığıyla rezerv paraya sahip değilseniz çok az ülke ayakta kalabilir.

Bu döviz açığının bir kısmı turizm vs. kotarılmış. Bir miktar portföy çıkışı olmuş. Bir de kaynağı belli olmayan bir çıkışımız var ve oldukça yüksek 7.4 milyar dolar. O zaman şu soruyu sormak gerekiyor, bu kadar döviz nereden bulunmuş da bunların hepsi yapılabilmiş. Bingo. Merkez bankası rezervlerimizden. 16.6 milyar dolar. Zaten bu kadar yüksek miktarda para başka nereden bulunabilirdi ki.

Mehmet Şimşek’in mesajı

Salı günü Mehmet Şimşek bir tweet attı. Diyor ki; “Programımızın önemli bir hedefi de piyasa koşulları elverdiği ölçüde uluslararası rezerv birikimini sağlamaktır. 26 Mayıs’ta 98.5 milyar dolar olan Merkez Bankası rezervleri, 30 Haziran’da 108.6 milyar dolar seviyesine çıkmıştır. Aynı dönemde net rezervler ise 14.2 milyar dolar iyileşme göstermiştir. Son dönemde rezervlerde gözlenen bu hızlı artış cesaret vericidir.

Merkez Bankası rezerv artışına katkı sağlayacak rasyonel politikaların yanı sıra ülkemize ilave dış kaynak sağlamaya yönelik çalışmalarımız da hızla devam etmektedir. İyileşmenin devamı için gereken adımları atmaya devam edeceğiz.”

Demek ki hem cari açığı düşürecek adımlar gelecek hem de bunun finansmanından daha fazla yatırım çekilecek ki rezervlerden harcamaya gerek kalmasın. Hatta mümkünse rezervler artırılsın.

Akşamdan sabaha verimliliği artırıp ihracatta katma değerli ürünlere ağırlık veremeyeceğimize göre, TL’ye değer kaybettirip rekabet avantajı sağlamaya ve ithalatı zorlaştırmaya çalışacağız, ki zaten bunu yaptık.

Ayrıca vergi vs artışları, kredi faiz artışlarıyla yurt içi talebi kısmaya çalışacağız, bu da yapılıyor gördüğünüz gibi. Bunlar yapsak iyi olur diyeceğimiz şeyler değil yapmak zorunda olduğumuz şeyler. Zira deniz tükendi. Deniz tükenince de ülke riskimiz ve CDS artıyor.

Yüksek faizle borçlanıyoruz ve bir sarmala giriliyor. Aşağıdaki grafikte düşen rezerv seviyesi ve artan CDS’lerin ne kadar paralel gittiği açık. Bu dönemlerde de duvara çarptığımızda alınan aksiyonları da paylaştım. Umarım bu sefer aynı döngünün bir noktasında değilizdir. (CDS – Sağ eksen, Brüt Rezerv – Sol eksen)

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir beka meselesi: ekonomi 12 Aralık 2024