Ne çok asgari ücret tartışıyoruz!

Emrah LAFÇI
Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası [email protected]

Asgari ücret tartışmalarının aylar sürdüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bu hiç normal bir durum değil. Tartışma­ların bu kadar uzun sürmesinin ve her kafadan bir ses çıkmasının birkaç sebebi var.

Bunlardan bir tanesi asgari ücretle çalışan kişi sayısının çok yüksek olması. Müreffeh toplumlarda asgari ücretin ortalama ücrete yakın olmaması beklenir. Bizde maalesef asgari ücret bir norm haline geldi. İkincisiyse enflasyonun yüksekliği ve açıklanan enflasyonla hissedilen enflasyon arasındaki büyük fark.

Asgari ücret her ne kadar kamunun da içinde bulunduğu bir karar süreci sonun­da belirlense de buradaki maliyet şirket­lerin üzerinde kalıyor. Emekli ya da me­mur maaşlarından bu yönüyle farklılaşı­yor. Diğer tarafta da haliyle çalışanlar var. Ücret belirlenirken iki tarafın da mem­nun kalacağı bir yol bulunmaya çalışılı­yor. Genelde bu mümkün olmuyor. Enf­lasyon ne kadar yüksekse toplumun fark­lı kesimlerinin hissettikleri enflasyon oranları arasında da o derece farklar olu­şuyor.

Bir ülkenin enflasyonu %80’se, ki­mileri için gerçek ya da hissedilen enflas­yon %100’ken, kimileri için %60 olabilir. Malum enflasyon ortalama bir kişinin se­petini ihtiva ediyor. Bu iki kesim için uy­gulanacak benzer ücret artışları çok fark­lı refah etkileri yaratacaktır. Ama enflas­yon %3’se, bir grubun enflasyonunun %2 olmasıyla diğer grubun enflasyonunun %4 olması arasında o derece dramatik bir fark olmayacaktır. Demek ki bir sorunu­muz enflasyonun yüksekliği.

Martta yeniden açlık sınırının altında

Diğer taraftan açıklanan rakamlara çok yüksek derecede bir güvensizlik var. Hal böyle olunca da gerçekleşen de olsa, bek­lenen de olsa resmi sayılara göre yapılan zam çalışanları tatmin etmiyor. Çalışan­lar geçmişte ne kadar zam aldıklarıyla çok ilgilenmezler. Şu andaki durum önemli­dir. Bugün asgari ücret net 17.002 TL’yse ve açlık sınırı 20.432 TL, yoksulluk sınırı 66.553 TL ve bekar bir çalışanın aylık ya­şama maliyeti 26.527 TL’yse asgari ücret düşük demektir. Kaldı ki kasım, aralık ay­larındaki fiyat artışlarıyla beraber bu sı­nırlar yaklaşık %5 daha yukarıya gelecek.

Eğer genel itibarıyla konuşulduğu gi­bi %30 oranında bir zam yapılırsa asga­ri ücret 22.103 TL’ye yükselecek. Aylık %2.5’luk enflasyonla hesapladığımızda henüz Mart 2025’te asgari ücret yeni­den açlık sınırının altına düşecek. Ekim 2024’te Merkez Bankası’nın yaptığı anke­te göre hanehalkının beklenen enflasyonu %67.2 seviyesinde. Gerçekleşen enflasyo­nun da yıl sonunda %45 civarında olduğu­nu varsayarsak çalışanların %30’luk bir maaş artışına ikna olmaları çok zor olacak.

Asgari ücret zammı referans olacak

Mesele sadece asgari ücret zam oranının belirlenmesiyle kalmıyor. Ortada üzerin­de uzlaşılmış bir enflasyon rakamı olma­dığı için şirketlerin asgari ücretin üstünde maaş alan çalışanlarına da hangi oranlar­da zam yapacağı tamamen bir muamma. Hangi sayı referans noktası olacak. İşte bu noktada yine gözler asgari ücret zammın­da olacak. Bu zam muhtemelen bütün üc­retler için bir referans oluşturacak.

Şirketlerin personel maliyetlerinin bir anda %30 yükselmesi de haliyle fiyatlara yansıyacak. Bu konu tarışmalı ama ücret artışları enlfasyona neden olmaz demek de fazla iyimserlik olur. Sektöre ve sektör­deki işgücü yoğunluğuna bağlı olarak üc­ret artışlarının fiyatlara yansımaları fark­lı olacaktır. Maalesef ülkemizde fiyatlama davranışları tamamen bozulduğundan; şirketin maliyetleri içinde personel gider­lerinin payı düşük olsa bile ücret artışları direkt olarak fiyatlara yansıtılabiliyor.

Bu da enflasyonla mücadeleyi haliyle zorlaş­tırıyor. Fiyatlama davranışlarının bozul­ması da akşamdan sabaha gerçekleşmedi. Birçoğu seçim kazanmak amaçlı uygula­nan genişlemeci politikalar ekonominin birçok dengesini bozdu. Enflasyon da bu bozulan dengelerden sadece biri. Ve ma­alesef düzeltilmesi en zor olanlardan bi­ri. Ücret tartışmalarının da bu kadar sert geçmesinin de en büyük sebebi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar