NATO, Biden ve Trump
Bu hafta Washington DC’de düzenlenen NATO zirvesinin arka planında en çok konuşulan konulardan biri ufuktaki Amerikan başkanlık seçimleri. Joe Biden ile Donald Trump arasına sıkışmış seçimin kazananının kim olacağı, NATO’nun geleceğini doğrudan şekillendirecek.
ABD’nin NATO için önemi açık. ABD’nin NATO operasyonları için 2023 yılında harcadığı miktar yaklaşık 860 milyar dolar. Bu rakam NATO içindeki ikinci büyük katkıyı veren Almanya’nın savunma harcamasının 10 katından fazla.
Ukrayna Savaşı sonrası Avrupa devletlerinin pek çoğu savunma bütçelerini genişletme yolunda adımlar attıysa da Avrupa’nın güvenliği hâlâ ABD’ye bağlı. NATO zirvesinin açılışına ABD Başkanı Biden’ın konuşması damga vurdu. 15 dakikalık konuşma boyunca Biden’ın verdiği mesajlar kadar konuşmasının güçlü ve kararlı tonu dikkat çekti.
Geçtiğimiz haftalarda katıldığı seçim münazarası sırasında Trump karşısında sergilediği endişe verici performansa nazaran Biden’ın zirvedeki enerjik duruşu, Demokrat Parti ileri gelenleri arasında Biden’ın adaylığına karşı yükselen muhalif sesleri şimdilik susturdu gibi. Önümüzdeki haftalarda beklenmedik bir gelişme olmaz ise Biden 19-22 Ağustos tarihlerindeki Demokrat Parti kongresinde başkan adaylığını resmileştirecek.
Avrupa'nın savunma bütçeleri arttı
Biden zirvedeki konuşmasında Ukrayna’ya askeri desteğin süreceği mesajını verdi. Bu hafta başında Kiev’deki bir çocuk hastanesine düzenlenen saldırının ardından Ukrayna’nın uzun zamandır talep ettiği hava savunma sistemlerini daha fazla gecikme olmaksızın alması beklenebilir.
Biden konuşmasında NATO’nun birlikteliğini ve tarihinde hiç olmadığı kadar güçlü kaynaklara sahip olduğunu vurgularken GSYH’lerinin en az yüzde ikisini savunmaya harcayan ittifak üyelerinin sayısının 23’ü bulduğunun altını çizdi. Biden 2020’de göreve geldiğinde bu sayı 9 idi.
Avrupa’nın savunma bütçelerinde artış olmuş gibi görünse de hem Ukrayna savaşının uzaması hem de başta Asya-Pasifik olmak üzere farklı çatışma bölgelerinin ABD’nin tehdit algısında giderek ağırlık kazanması, ABD’nin Avrupa savunmasına yeterli kaynak ayırıp ayırmayacağı sorusunu gündeme getiriyor. Sorunun yanıtı, en azından kısa vadede, Beyaz Saray’da kimin oturduğuna bağlı.
Biden’ın NATO zirvesinin açılışını yaptığı sıralarda Cumhuriyetçilerin başkan adayı Trump Florida eyaletinde bir golf kulübünde seçim konuşması yapıyordu. Trump, daha önce yaptığı üzere, savunma harcamaları eşiğin altında kalan NATO üyelerini sertçe eleştirdi. Son iki yılda bazı Avrupa devletlerinin savunmaya ayrılan kaynakları arttırmaya yönelik attığı adımlara da değinen Trump, bu durumun nedeninin ise kendi başkanlığı sırasında ödeme yapmayan NATO üyelerini “Rusya’dan korumayacağı” konusunda tehdit etmiş olması olduğunu iddia etti.
Trump genişlemeye karşı
Trump’ın alışılagelmiş “renkli” söylemi bir yana, ikinci kez başkan seçilmesi halinde NATO’yu zora sokacak adımlar atacağı ortada. Trump’ın seçim vaatleri arasında yer alan Ukrayna’daki savaşı hemen bitirme hedefi NATO’nun mevcut stratejisiyle uyumlu değil. Trump, Ukrayna hakkında çok açık konuşmaktan kaçınsa da eski başkana yakın isimler Trump’ın Putin ile Ukrayna topraklarının bir bölümünün Rusya’da kalmasını müzakere etmeye hazır olduğu sinyalini veriyor. Ukrayna meselesini sık sık NATO’nun genişleme sürecine bağlayan Trump’ın ittifakın genişlemesine karşı olduğu da biliniyor.
Savunma harcamalarının ABD ve Avrupa arasında daha dengeli dağılımı konusunda Trump’ın ortaya koyduğu somut bir plan yok. Önceki Trump yönetiminde yer alan bazı isimler ve Trump’a yakın düşünce kuruluşları tarafından daha önce gündeme getirilen “iki katmanlı (two-tier) NATO” sistemi gibi bazı öneriler söz konusu.
Bu öneri savunma katkıları belirli bir eşiğinin altında kalan üyelerin ABD’nin güvenlik garantisinden daha az yararlanması esasına dayanıyor. Elbette böyle bir uygulamanın NATO kuruluş anlaşmasının toplu savunma maddesi ile uyumlu olması pek mümkün değil.
Göreve yeniden gelmesi halinde Trump’ın NATO’nun radikal bir dönüşümünü gerektirecek önerileri masaya koymasını beklemek yanlış olmaz. Kulislerden yansıyan bilgiler NATO yetkililerinin Trump’a yakın isimler ile temas ederek seçilmesi halinde Trump’ın nasıl bir yaklaşım benimseyeceğini tartmaya çalıştıkları yönünde. Şu aşamada NATO’nun önceliği örgütü olası bir Trump zaferine hazır hale getirmek (bunun için “Trump-proof” ifadesi sıkça kullanılır oldu).
Pek çok konuda olduğu gibi NATO meselesinde de Biden ve Trump birbirine zıt vizyon ve amaçları temsil ediyorlar. Trump’ın mahkûmiyet kararı ve Biden’ın sağlığına dair soru işaretleri arasında hala ortada devam eden başkanlık yarışının nasıl sonuçlanacağı Avrupa’nın güvenliği ve NATO’nun geleceğini şekillendirecek.