Nasrettin Hoca’nın mizah, empati yoksunu siyasetçi torunları

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Nasrettin Hoca bizim ve dünya mizahına damga vurmuş, hoşgörü, humor, empati ve mizah ustasıdır. Onun torunları arasında Aziz Nesin ve Oğuz Aral gibi onun geleneğini sanatlarıyla ortaya koyan geçen yüzyılın mizah ustaları da bize mizahın hoşgörüsünü ve humorünü sundular. 

Siyasiler arasında da mizahı önde tutan, olaylara mizah ve hoşgörü ile yaklaşanlar da oldu. 
Bunlardan birisi Erdal İnönü’ydü. Birçok olaya ironi ile, ince mizahla yaklaşırdı. Bir gün birlikte izlediğimiz toplantıda, kürsüde bağırarak konuşan bir kişiyi görünce, “Bu beyefendi niye bağırıyor, önündeki alet mikrofon ses yükseltici değil mi?” diye sormuştu... 

Liderlerin salı toplantılarında gerginlik yaratan, tek yönlü, bağırtılı çağırtılı söylemlerini eleştiren yazılar yazdım. Bu toplantılardaki söylemlere hem iktidar, hem muhalefet liderlerinin son vermesi gerektiğini söyledim. Grup toplantı salonuna doldurulan alkışçıların, amigoların yanlışlığına değindim. Bu konuşmalardaki söylemlerin toplumun, gerilmesine kamplaşmasına neden olduğunu öne sürdüm... 

Meclis’te yasa tartışmalarını dinlerken de hep farklı parti sözcülerinin birbirlerini dinlemeye tahammülsüz olduğunu gözlemliyorum. Bir iktidar parti temsilcisi görüşünü açıklarken, muhalefet topluca ayağa kalkıp, bağırtı çağırtıyla onu dinlemek yerine susturmayı tercih ediyor. Aynı şekilde, bir muhalefet temsilcisi konuşurken, iktidar temsilcileri onu susturmak için harekete geçiyorlar. Bağırıp çağırıyor, kürsüye yürüyorlar. Mecliste bu hoşgörüsüzlük içinde kaba kuvvete, yumruklaşmalara, yaralanmalara da tanık oluyoruz. İktidardan ve muhalefetten her kavganın içinde yer alan kahraman (!) milletvekilleriyle karşılaşıyoruz... 

Son İç Güvenlik Yasası tartışmalarında da yine karşılıklı sert söylemler, kürsüdekinin konuşmasını engellemeler, yumruklaşmalar ve yaralanmalarla karşılaştık. 

Olayların kahramanları(!) televizyonlara çıkıp, “Tahammüllerinin taştığı için” sinirlerine hakim olamadıkları için kavgada yer aldıklarını anlatıp, kendilerini savunuyorlar. Sürekli kavgaların önde gelen milletvekillerinden birinin TV’deki konuşmasını dinlerken, “Öfke kontrolü için destek alması” gerektiğini düşünüp, Meclis Başkanlığının, bu tür milletvekillerine “Zorunlu öfk e tedavisi” cezası vermesi gerektiğini düşündüm. 

Bir başka düşüncem de, milletvekili aday listelerinin hazırlandığı şu günlerde partilerin listelerinde mizahçılara da yer vererek, yeni dönemde onların Meclis’e girerek, hoşgörü ve empati içeresinde eleştiriyi gündeme getirerek Meclis’te gerginliği azaltabileceklerine olan inancımı belirtmek istedim. 

Meclis’teki gerginlik, bence toplumun her alanında gerginliğin ve kutuplaşmaların artmasına neden oluyor. Meclis’ten topluma gerginlik ve kutuplaşma yayılıyor. Onun için milletvekillerinin Nasrettin Hoca’nın torunları olduklarını hatırlayarak, tartışmalarını gerginlik içinde değil, hoşgörü içerisinde empati ve mizahı kullanarak yürütmelerinin doğru olacağına inanıyorum. Empatiye ve hoşgörüye dayalı mizahi eleştiri, bağırtılı çağırtılı konuşmalardan, itişip kakışmalı, yumruklaşmalı olan ikna düşüncelerinden çok daha etkili olacaktır. Milletvekillerinden bu yolu deneyenler çok daha etkili olarak kendilerini rakiplerine ve topluma anlatmada çok daha etkili olacaklardır. Unutmasınlar...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar