Nasıl oluyor da oluyor? Büyüme-1
Grafik 1'de Türkiye'nin 1950-2010 dönemine ait reel gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) gelişimi gösteriliyor. Yukarıya doğru belirgin bir eğilim görülüyor; büyümeyi temsil ediyor. Buna karşın, bazı dönemlerde GSYH'nin düştüğü gözleniyor. Büyüme ve küçülme dönemlerini daha rahat görmek için reel GSYH'nin yıllık yüzde değişimine bakmak gerekiyor. Bu değişimler Grafik 2'de yer alıyorlar. Ele aldığım dönemin çok büyük kısmında büyümüş Türkiye ekonomisi. Yedi yılda ise büyüme hızı eksi; farklı bir ifadeyle küçülmüşüz.
Son altmış yılın ortalama büyüme hızı yüzde 4,7 olmuş. Dönemi daraltsaydım, 1960-2010 yapsaydım ortalama yüzde 4,4 olacaktı. Bu tarihsel büyüme hızlarını yaklaşık olarak potansiyel büyüme hızımız olarak alabiliriz. Demek ki potansiyel büyüme hızımız yüzde 4,5 dolaylarında. Tüm bu dönemde gerçekleşen yıllık büyüme hızları bu potansiyel etrafında önemli dalgalanmalar göstermiş. Hızlı büyüme dönemleri olduğu gibi, şiddetli küçülme dönemleri de var. İki örnek: 2001'de yüzde 5,7, 2009'da ise yüzde 4,7 oranında azalmış reel GSYH.
Tek başına değerlendirildiğinde düşük sayılmayacak bu ortalama büyüme hızı, Türkiye'nin zengin ülkelerle arasındaki gelir farklılığını kapatmaya yetmiş mi? Grafik 3'te, 1980-2007 döneminde ABD'nin satın alma gücü ile ölçülen kişi başına gelirine oranla Türkiye'nin yine aynı şekilde ölçülen kişi başına gelirinin gelişimi yer alıyor.
Oran ne kadar düşükse ABD ile Türkiye arasındaki gelir farkı o kadar yüksek demek. Yüzde 100 olsaydı bu oran, iki ülkenin kişi başına gelir düzeylerinin eşit olduğu anlamına gelecekti. Oran başlangıçta yüzde 22,5 düzeyinde. En yüksek yüzde 27,8 değerini almış. Grafiği 1960'dan başlatsaydım da fazla bir değişiklik olmayacaktı. En düşük değer ise yüzde 21,7. Dolayısıyla, evet ortalamada yüzde 4,7 büyümüşüz, ama ABD'ye kıyasla kişi başına gelir düzeyimiz değişmemiş.
Açık ki bu durum sevimli bir durum değil. Tablo 1'de ABD'nin kişi başına gelirine oranla İrlanda, Kore, Nijerya ve Türkiye'nin kişi başına gelirlerinin 1980-2009 arasındaki gelişimi veriliyor. İrlanda ve Güney Kore önemli hamleler yapmışlar ABD ile aralarındaki uçurumu kapatmak için. Türkiye'nin ise yerinde saydığını az önce belirtmiştim. Nijerya çok fakirmiş; biraz daha kötüleşmiş. Bu farklılıkların nedenleri neler?
Büyüme kuramı çerçevesinde geliştirilen modeller, ülkeler arasındaki gelir farklılıklarını teknoloji ve işgücünün eğitim (beceri) düzeylerindeki, sermaye stokundaki ve tasarruf oranlarındaki farklılıklarla açıklıyorlar. Ama bu yeterli değil; daha derine inmek gerekiyor. Çünkü şu sorular hala yanıt bekliyor:
Neden Çin eğitim düzeyinde, kullandığı teknolojide ve sermaye stokunda atılımlar yaptı da, Nijerya yapamadı? Neden Türkiye, İrlanda ya da Güney Kore gibi sermaye stokunu artıramadı, teknolojisini yenileyemedi, iş yapma biçimlerini değiştiremedi, tasarruf oranını artıramadı, eğitimini yaygınlaştırıp kalitesini yükseltemedi? Bir miktar yaptı da, neden onlar kadar yapamadı?
ABD'nin kişi başına gelirine oranla kişi başına gelirler (%) | |||||||
1980 | 1990 | 2000 | 2007 | 2008 | 2009 | ||
Türkiye | 22.May | 23.Eyl | 23.Şub | 27.Tem | 27.Ağu | 27.Oca | |
Kore | 18.Ağu | 33.7 | 46.8 | 57.1 | 58.8 | 60.8 | |
İrlanda | 54.8 | 56.2 | 82.2 | 92.9 | 88.7 | 84.2 | |
Nijerya | 05.Tem | 04.Mar | 03.Şub | 04.Nis | 04.Haz | .5.0 | |
Kaynak: IMF |
Bu yeni 'Nasıl oluyor da oluyor?' dizisinde öncelikle bu soruları yanıtlayan çalışmalardan alıntılar yapacağım. Sonra da kısa dönemli büyümenin belirleyicileri üzerinde duracağım. Bazen, uzun dönemli büyüme hızından hoşnut olmasak da, neden kısa dönemli büyüme hızının uzun dönemli büyüme hızının üzerine çıkmamasını istediğimizi tartışacağım.