Nasıl oluyor da çalışmak isteyen sayısı yerinde sayıyor
Türkiye istihdama ilişkin verilerde “mucizeler” yaratıyor. TÜİK verilerine bakıyoruz, sayıları inceliyoruz; ama bazı değerleri nasıl yorumlayacağımıza bir türlü karar veremiyoruz.
Ekonomide darboğaz vardır, işsizlik artar; olabilir, bunda şaşılacak bir durum yok. Nitekim işsizlik almış başını gidiyor. Nisan- mayıs-haziran ortalamasını gösteren mayıs verileri açıklandı ve görüyoruz ki işsizlik oranı yüzde 12.8 düzeyinde. Geçen yılın mayısındaki yüzde 9.7’ye göre 3.1 puanlık artış var.
Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 14’ü buldu. Bu oranda aylardır kesintisiz süren bir artış izliyoruz.
Bunlar tatsız veriler, can sıkan veriler ama gerçek buysa, söylenebilecek bir şey yok.
Ama bir veri var ki izaha fena halde muhtaç!
İşsizlik böylesine tırmanırken nasıl olur da insanlar işgücüne katılmaktan kaçınırlar, yani çalışmayı istemezler... Hani eşyanın tabiatına aykırı denir ya, aynı öyle bir durum...
İşsizlik küresel kriz yaşanan 2008-2009 döneminden neredeyse daha beter, işsiz sayısı mayıstan mayısa bir yılda bir milyon kişiden fazla artmış... İşsizlik oranında rekorlar kırılıyor...
Ama gelin görün ki diğer yanda çalışmak isteyenlerin sayısı çok ama çok az artıyor, adeta yerinde sayıyor. Bunun anlamı şu mu:
Türk halkı çalışmak istemiyor!
Acaba?
Ekonomide böylesine sıkıntılı bir süreçten geçiliyor, işsizlik rekor üstüne rekor kırıyor, ama Türk halkı da zaten çalışmak istemiyor!
Böyle bir şey olabilir mi!
Ama sayılara bakarsanız oluyor! Çünkü işgücünde kaydedilen artış, son bir yılda 15 yaş üstü nüfus artışının çok çok altında. Bir önceki yıla göre olmak üzere mayıs ayı itibarıyla 2015’te 15 yaş üstü nüfus 878 bin kişi, aynı dönemde işgücü 771 bin kişi artmış. İşgücünün nüfus artış hızına oranı yüzde 88.
2016’da nüfusta 874 bin, işgücünde 902 bin artış var, işgücü/ nüfus oranı yüzde 103.
2017’ye geliyoruz, nüfustaki artış 1.2 milyon, işgücü artışı 949 bin, oran yüzde 82.
Geçen yıl nüfus 790 bin, işgücü 562 bin artmış, işgücü artışının nüfus artışına oranı yüzde 71.
Ve bu yıl... 15 yaş üstü kurumsal nüfus mayıs itibarıyla geçen yıla göre 771 bin kişi artmış. Çalışmak isteyenlerin sayısı bu dönemde ne kadar mı artış göstermiş, yalnızca ama yalnızca 152 bin kişi. Yani son bir yılda çalışma çağına gelen her beş kişiden yalnızca biri “Biraz çalışayım” demiş!
Çalışmak isteyen az olursa...
2015-2018 döneminde, yani dört yıl toplamında yıllık ortalama nüfus artışı 926 bin, işgücü artışı 796 bin kişi. Bir başka ifadeyle nüfustaki artışın yüzde 86'sı kadar bir işgücü artışı olmuş.
Yüzde 86’lık oranı bu yıla uygularsak karşımıza nasıl bir tablo çıkar?
Son bir yıldaki nüfus artışı 771 bin kişi. 771 bin kişinin yüzde 86’sı 663 bin kişi.
Oysa son bir yıldaki görünür işgücü artışı kaç, 152 bin kişi.
Artış 152 bin kişi değil de 663 bin kişi olsa ne mi olurdu? İşsiz sayısı 4 milyon 156 binden 4 milyon 667 bine çıkardı... İşsizlik oranı da yüzde 12.8 değil, yüzde 14.2 olurdu...
★★★
Birisi çıkıp bu durumu açıklasa da merakımızı gidersek...
Ne oluyor, nasıl oluyor da çalışmak isteyenlerin sayısı böylesine az artıyor.
Eminiz vardır bunun bir açıklaması...
İnsanlar iş bulamayacaklarını düşünüp iş aramaktan vazgeçtikleri için mi, yoksa pek sanmıyoruz ama bir şekilde ekonomik refaha kavuşup çalışmaya gerek duymadıkları için mi giderek daha az çalışma isteğinde bulunuyorlar?