Nasıl etmeli
KPMG Türkiye’nin Hakan Ölekli tarafından sunulan Sektörel Bakış-İlk Yarı serisinin Endüstriyel Üretim Raporu’na göre, sanayi üretiminde 2019’un ilk yarısında kırılgan da olsa bir toparlanma yaşanmakta. Rapora göre yıla zayıf başlayan sektördeki sınırlı toparlanma kısmen de olsa ihracatın gücünü korumasına dayandırıldı. Türk sanayisinin, hem TL’nin reel olarak düşük seviyelerde seyretmesi hem de jeopolitik konumu nedeniyle ihracatını artırmayı sürdürmesi ihracatın önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan tarafından açıklanan Ağustos 2019 ihracat rakamlarımız ve dış ticaret açığındaki azalma da KPMG’nin raporunu doğrular nitelikte. Her ne kadar kilo başı ihracat değerimizde bir yükselme tespit edemesek de yine de ihracatımızdaki artış memnuniyet verici. Ağustos ayında ihracat yüzde 1,7 artışla 13 milyar 150 milyon dolar olarak gerçekleşirken, ithalatımız yüzde 0,27 azalışla 15 milyar 526 milyon dolar oldu. Dış ticaret açığı Ağustos’ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,88 azalarak 2 milyar 376 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Yılın ilk 8 ayında ise ihracat yüzde 2,9 artış ile 117,3 milyar dolara ulaşırken, son 12 aylık ihracatta 180,1 milyar dolar ile Yeni Ekonomi Programı 2019 hedefine daha da yaklaşıldı.
Artık dünya üzerinde güç kavramı, tümü ile ekonomilerin büyüklüğü ve istikrarı ile ölçülür hale gelmiş durumda. Dış ticaretimizin ve gümrük mevzuatımızın doğru işleyebilmesi başta ihracatımızın artması olmak üzere pek çok faydayı da beraberinde getirecektir. Bunlar, thal edilmesi gereken hammadde, aramamül veya mamulün dünyanın neresinde olursa olsun ülkemize gelmesinin sağlanabilmesi, getirilen ürünlerin uygun koşul,maliyet ve zaman içerisinde tesliminin sağlanabillmesi, gümrüklü depo (antrepolarda) ve modern anlayışlarla depolanabilmesi, ülke mevzuatına ve uluslararası mevzuata ilişkin gümrükleme rejimine tabi tutularak en kısa ve sağlıklı şekilde fiili ithalinin yapılabilmesi, ithalat yapan firmanın isteği doğrultusunda bu eşyaların depolarda saklanarak gerektiğinde bazı elleçleme işlemlerine tabi tutulabilmesi, fabrikalara veya satışa hazır ürünler ise, son noktaya kadar modern araçlarla dağıtım ve teslimatının sağlanması, ihraç konusu ürünler ise, dünyanın her yerine yine uygun koşul,maliyet ve doğru zamanlarda tesliminin sağlanabilmesi, ülkeden çıkış gümrükleme işlemlerinin yapılabilmesi, gerektiğinde gittiği ülke veya ülkelerdeki her dağıtım noktasına istenilen şekilde dağıtımının yapılabilmesi olarak sayılabilir.
Elbette yukarıda bahsettiğim tabloyu elde edebilmek için de bazı iyileştirmeleri öngörmek mümkün. Örnek vermek gerekirse; Transit ticaret’in daha fazla yaygınlaştırılabilmesi ve bu konuda başta limanlarımız olmak üzere fiziki alanları daha da zenginleştirmek ve mevzuatlara esneklik getirmek, Gümrük ve Kaçakçılık mevzuatlarımızı daha yalın hale getirmek, ithal edilen ürünlerin, daha hızlı ve gerekirse araç üzerinde gümrüklenmesini sağlayabilmek, basitleştirilmiş usulü yaygınlaştırmak bunlardan sadece bir kaçı. Şüphesiz üretim yapan firmalar bu konuda çok daha fazla olanaklara sahip tutulabilirler. Böylelikle yabancı yatırımcılar için de daha cazip imkanlar yaratmak mümkün hale gelebilir.
Önümüzdeki hafta Türkiye’ye gelecek olan ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross’un ziyareti öncesinde, Ticaret Bakan Yardımcısı Tuna Turagay’ın liderliğinde, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi temsilcilerinin katılımıyla, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) ve Amerikan Şirketler Derneği (AmCham Turkey/ABFT) iş birliği ile düzenlenen ‘ABD-Türkiye Yatırım ve Ticaret İlişkileri İstişare Toplantısı’nda konuşan Ticaret Bakan Yardımcısı Tuna Turagay, uluslararası şirketlerin yaşadığı süreçlerin farkında olduklarını ve bunların zaman içinde aşılacağını söylerken de eminim yabancı yatırımcılara verdiği önemi belirtmek istedi. “Şirketlerin bölgesel merkez olarak Türkiye’yi seçmesi, ekonomiyi büyütür, istihdamı ve ihracatı da artırır. Olaya sadece dış ticaret açısından bakmamak gerekiyor.” derken, YASED Yönetim Kurulu Üyesi Osman Okyay’da ticari ilişkilerin sürdürülebilir olmasının yatırımların güçlendirilmesi için kritik önem taşıdığına değinerek, Türkiye’nin bölgesel bir yatırım merkezi olarak rekabet gücünün artırılmasının önemine değindi.
Olanaklarımızın yeterince farkına varabilir, bu kaynakları kullanabilir ve özellikle bunu yapabilme ve yabancı sermayeyi çekebilme adına tüm dinamiklerimizi eşgüdümlü hale getirirsek dış ticaret hacmimizin büyümesini durduramaz hale geliriz.