Napcaz şimdi
Suruç, Ankara, Şarm El-Şeyh, Paris... Ortak yanları teröre bağlı ölüm. Kimden geldiği, ne tür bir anlayışın hakim olduğu tam olarak bilinmeyen, yüzlerini tanımadığımız nerede olduklarını bilmediğimiz kişilerin organize ettiği; şekli, zamanı, türü belli olmayan zincir olaylardan söz ediyoruz. Bildiğimiz şey kayıp, zarar, acı. Bundan sonraki potansiyel hedef korku veriyor.
Biliyor musunuz; dünyada aşırı kilolu insan sayısı 1.616.936.851... Dünyadaki obez insan sayısı 538.978.951... Bu yıl bulaşıcı hastalıklardan ölenlerin sayısı 11.430.275... Yeterince tehlikeli olduklarını düşünüyor musunuz? Terör savaştan daha değersiz, diğer tehditler terörden daha az değerli kabul edilebilir mi? Bu ölümcül konularının her birinin tehdit olduğundan şüpheniz olmasın. Tanımlanamadıkları için müdahale edilemiyor, bu yüzden daha da tehlikeli duruyorlar. Ulusal savunma bu tehditlere yanıt veremiyor, güvenlik politikası şekilsiz... Tehdit altındayız, güvende değiliz!
Ulusal savunma, ulusal güvenliğe yer açmak zorunda. Hatırlayalım; ulusal savunma temelde toprak bütünlüğü ve sınırları koruma hedefindeki stratejiye dayanıyordu. Tehdit deyince akla ‘dış güçler-dış tehditler’ geliyordu. Yuvarlak masaların etrafına oturan adamlar, belli başlı örgütlenmeler çerçevesinde sorun çıkarmaya, sorunları sona erdirmeye karar verebiliyordu. Sınıf ayrımı vardı, zenginler fakirler... Gelişmişler gelişmemişler...
Meclis’te yemin edenlere baktınız mı, uzman kaç kişi gördünüz... Bilim insanı... Sanırım ben uyurken ant içtiler. Yakında o Meclis’te bilim konuşmalı çünkü bilim ve bilgi kürsüye çıkmazsa yok olacağız. Günümüz tehditlerini anlatabilmek adına birkaç tanesinden söz edeceğim.
Çok açız
Dünyada 840 milyon kişi açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor. Her gün 24 bin insan açlıktan ya da açlıktan kaynaklanan hastalıklardan ölüyor. Açlıktan ölümlerin dörtte üçü, 5 yaşın altındaki çocuklarda görülüyor. Yoksulluğun en az yaşandığı ABD’de 12 milyonu çocuk, 31 milyon insan, bir sonraki öğünde yemek yiyip yiyemeyeceğinden emin değil.
Türkiye’de; 1 dolara geçinen 14 milyon insan var. Nüfusun yüzde 40'ı (20 milyon kişi) günde 2 doların altında yaşıyor: yoksul!
Toprağımız yok
Bu yıl dünyada yok olan orman alanı 4.579.316 hektar. Erozyonunun yok ettiği toprak 6.164.998 hektar. Bu yıl çölleşen toprak 10.566.585 hektar. Bu yıl salınan endüstriyel zararlı atık 8.622.667 ton. (worldometers)
Afetlere savruluyoruz
Afet Azaltma ve Yeniden Yapılanma Küresel Tesisi’nin (GFDRR) 2013-2015 strateji raporuna göre; ABD Sandy Kasırgası, 2012 yılının en büyük felaketiydi 50 milyar dolarlık ekonomik kayıp meydana geldi. Kuraklığın maliyeti ise 20 milyar dolar oldu. İtalya’daki 20 ve 29 Mayıs depremleri 15,8 milyar dolar; Çin’deki Beijing bölgesindeki sel ve taşkınlar 8 milyar dolar ve ABD’de hortumlar ise 5 milyar dolarlık kayıp yarattı. Fikir versin diye...
Terör yok ediyor
Son 35 yıl içerisinde dünyada 20.000’den fazla terör eylemi, bu eylemlerde 90.000’den fazla ölüm ve yaralanma oldu. Terör olayları 1968’te sonra tırmandı, 1980’lerin sonlarına doğru ateş aldı, 2000 sonrasını tanımlayacak kelime bulamadım. Ekonomik olarak bakacak olursak; örnek olay 11 Eylül saldırısında 1.8 milyondan fazla kişi işini kaybetti ve ekonomideki zarar 2003 yılına kadar 640 milyar doları buldu. Toplam kayıp ticari havacılık sektöründe 10 milyar dolar, sigorta şirketlerinde 50 milyar dolara ulaştı. Uluslararası borsalar geriledi, dolar değer yitirdi, altın ve petrol fiyatları yükseldi. Bize bakalım; PKK terörünün zararı 400 milyar doları buluyor (Zafer Çağlayan, 2014) .
Şu anda savaştayız
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, “Fransa resmen savaştadır” dedi. Suriye’de savaş var. Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşanana ne demeli... Norveç İlimler Akademisi’nin araştırmasına göre, 2000 yılında dünyada silahlanma ve askeri harcamalar 1 trilyon dolardan fazla. Bu rakam, dakikada 1.9 milyon dolar demek. BM verilerine göre, 7-14 yaş arasında 300 bin çocuk savaş ve silahlı çatışmalara katılıyor. Savaşlarda (1990-2000) ölen çocuk sayısı 2 milyon 325 bin.
Cornell Üniversitesi’nde Milton Leitenberg’in (2006) yapmış olduğu ‘20. Yüzyıldaki Çatışma ve Savaşlarda Ölüm’ isimli çalışmaya göre, I. Dünya Savaşı’nda yaklaşık 13 - 15 milyon, II. Dünya Savaşı’nda yaklaşık 65-75 milyon, 1945-2000 arasında çatışma ve savaşlarda yaklaşık 41 milyon, kişi ölmüş. 20 yüzyıldaki savaş ve çatışmalarda yaklaşık 136-148 milyon insanın öldüğü belirtiyor.
Herkes bir gün mülteci
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, 2014’de dünya genelinde 59 milyon 500 binden fazla insanın göç ettiğini açıkladı. Türkiye’ye sığınan Suriyeli sayısı 2.5 milyona dayandı. Türkiye, Kasım 2014 itibarıyla mülteci krizine yaklaşık 5 milyar dolar harcadı.
Siyasi göç dışında ve eşit önemde olan iklim göçleri var. Henüz konuşulmayan bu göç türü hayal gücümüzü zorlayacak. Environmental Justice Foundation’ın yayımlandığı rapora göre: dünya nüfusunun yüzde 10’u ‘iklim mültecisi’ olacak.
Tarım nüfusa yetişemiyor
2002 ve 2003’de görülen 100 milyon tonluk açık, kayıtlara geçen en büyük açık oldu. TÜİK’e göre Türkiye son 10 yılda toplam 27 milyon 825 bin 64 dekar tarım arazisini kaybetti. Dünya nüfusu 2050 yılında 9,6 milyara ulaşacak ve bu nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak için 100 milyon hektar daha tarım alanına ihtiyaç duyulacak. Buna karşın üretilen gıdanın üçte biri çöp oluyor. Çöp olan gıdanın çevresel maliyetleri tüketici fiyatları ile 1 trilyon dolara, yani Türkiye ve İsviçre’nin 2011 yılındaki gayri safi yurtiçi hasılalarının toplamına ulaşıyor.
Bunlar yeni tehdit, yeni güvenlik sorunlarından yalnızca bazıları. Kadına şiddet, hayvanlara şiddet, ekolojiye şiddet... Saymadım. AIDS, kanser ve salgın hastalıktan söz etmedim! İşsizlik, eğitimden yoksun kalmak da birer güvenlik sorunu. Doğrusunu isterseniz, aklıma gelmeyenden çok, bilmediklerimden korkuyorum. G-20’yi yeni noktaladık, geçmiş olsun. Bu sorunları o masa, o siyasi irade, o liderler taşıyabilir mi? İşte o nedenle gemisini kurtaran kaptan. Ezber bu nedenle bozuk! Sorunlarınızı çoğunlukla kendiniz çözecek, tehdide karşı kendinizi koruyacaksınız... İşte şimdi, dünya bir küresel köy, kaçacak yer yok!
Latinceden sonra yeni bir ölü dil
Yıllarca hayatımıza çöreklenen uluslararası siyasi gelişmeleri ve ezberi anımsayıp, bugünün dünyasına neden cevap veremediklerini anlamak adına aşağıdaki fihristi çıkardım. Atlanan ve unutulan şüphesiz ki var. Latince gibi, medeniyet adına öğrenilmesi gerek. Kullanılma tarihleri geçti. Ölü bir dil, hediyem olsun.
Not: Fihrist, yakın tarihte 4 parametreye bağlı; geleneksel güç dengesinin merkezi Avrupa’nın savaştan büyük bir tahribatla çıkması; ABD ve SSCB iki süper güç doğması; tehdide karşı nükleer silahların geliştirilmesi; özgürlükler sömürgelerin ulusal bağımsızlık hareketleriyle tanımlanıyor. Hepsi tarih.
- Soğuk Savaş
- Doğu Bloku
- Kominform
- COMECON
- Varşova Paktı
- Truman Doktrini
- Marshall Doktrini (Planı)
- NATO
- Bağdat Paktı
- CENTO
- Birleşmiş Milletler
- Eisenhower Doktrini
- SEATO
- Avrupa Konseyi
- Avrupa Birliği
- Balkan Paktı
- OECD
- IMF
- Dünya Bankası