Nakliyeci olmak…

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Gazetemizdeki bir başlık dikkatimi çekince, epeydir ele almak istediğim bu konuya ben de yazımda yer vermeyi tercih ettim. Başlıkta “nakliyeciye iki koldan yeşil ışık” deniliyordu. Sevgili Aysel Yücel arkadaşımızın ele aldığı habere göre; risklerin artmasıyla son dönemde işleri zora giren nakliyecilerin çıkış yolu aradıklarından, bunun için öncelikli olarak personel maliyetlerini düşürmek için İŞKUR’un kapısını çaldığından ve ardından da kredi limitlerini artırması için Eximbank’a başvurduklarından söz ediliyordu. Yine habere göre neyse ki her iki kurumun da bu konuya pozitif bir yaklaşım gösterdiklerinden de bahsedilerek, İŞKUR’a kayıt yaptıran lojistik firmalarının bir elemanın maliyetinden yılda 18 bin TL tasarruf edebileceğinden söz ediliyordu. Eximbank, UND’nin ‘Uluslararası Nakliyat Pazarlama Kredisi’ imkanlarının daha fazla geliştirilmesi ve yeni kredi taleplerini de olumlu karşılamış ve hatta çözüm için taraflar önümüzdeki haftadan itibaren birlikte masaya oturacaklarmış. Bu güzide sektörümüzün ilgilendiren haberi bir de ben ele almak ve nakliyecilerin durumlarına bir parça da olsa değinmek istedim. Aslında nakliyeci deyince, genelde bizlerin aklına karayolu ile uluslararası taşımacılık yapan firmalar geliyor. Oysa ki, yurt içi kara taşımacılığı da bu işin önemli bir parçası olduğu gibi; uluslararası denizyolu, havayolu ve demiryolu taşımacılığı da yine bu sektörün önemli ayakları arasında. Taşıma işlerine aracılık eden kuruluşları da ele aldığımızda çok büyük bir sektörün var olduğunu, UND’nin yanı sıra, UTİKAD gibi, TND gibi çok önemli sivil toplum örgütlerinin de varlığını bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum. 

Uluslararası taşımacılık sektörü ülkemizin dış ticareti ile doğrudan endeksli bir büyüklüğe sahip. Elbette transit ticaret olarak adlandırdığımız, ülkemize uğramadan ticareti yapılan ürünlerin taşıması da ülkemiz nakliyecilerinin potansiyel işleri arasında yer alsa da, ne yazık ki karayolunda bu oran pek de yüksek sayılmaz. Dolayısı ile dış ticaret hacmimiz yükseldikçe Türk nakliyecisinin de, gümrük müşavirlik firmalarının da, antrepo işletmecilerinin de ve hatta ulusal faaliyet gösteren taşımacıların da işleri aynı oranda artmakta, elbette azaldıkça da aynı oranda düşüş göstermekte. Uluslararası karayolu taşımacılığı, ülkemiz nakliyecilerinin en çok yatırım yaptıkları alanların başında geliyor. Türkiye bu alanda her ne kadar Avrupa’daki taşımaların pek çoğunu domine edebilme gücüne sahip olsa da, halen AB’ye tam üye olmayışımızın Türk nakliyecisine yarattığı sorunlar, bu sektörde rekabet etmeye çalışan firmalar için sıkıntılar içermeye devam ediyor. UND başta olmak üzere pek çok kuruluşun girişimlerine rağmen, halen Türk nakliyecileri Avrupa’da bir çok kota eylemi ile karşı karşıyalar. TİM ve diğer kuruluşların, bürokratların ve siyasi otoritenin üzerine bu konuda çok fazla iş düştüğünü her fırsatta dile getiririz. Ancak, son yıllarda Ortadoğu ülkeleri ile olan ticaretimizin azalışı, yakın tarihte Rusya ile yaşanılan siyasi krizin ticarete yansımaları, az da olsa Avrupa ile olan ticaretimizdeki azalma hep uluslararası karayolu taşımacılığı yapan firmaların aleyhine olan gelişmelerdir. Araçlara yapılan yatırımların boyutları düşünüldüğünde önemli bir sermayeyi bünyesinde barından; ve zaten gerek mazot fiyatlarındaki artışlar, gerekse geçiş ücretlerindeki sürekli değişim ile kâr etmeyi unutan bu sektörde açılan yaraların, çok daha kalıcı ve keskin çözümler ile kapatılması gerektiğini düşünmemek elde değil. Dış ticaret politikalarımız öylesine büyük önem taşıyor ve o kadar çok sektörü besliyor ki, bunların hepsinin önemini ayrı ayrı ele almak ve çözüm üretmek bir zorunluluk. İşte nakliye sektörü de bana göre bu konuda ilklerden. Gerek Eximbank, gerekse İŞKUR, kendi üzerilerine düşeni yapmakla elbette doğru yapmışlar, ancak çok daha fazlası yapılmalı ve bu önemli sektörümüz rahatlatılmalıdır. Aksi halde bunca yatırımın, yatırımcının ve emekçinin daha büyük zararlar görmesi kaçınılmaz olacak. Duyduk duymadık demeyin. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sezon sonu, sezon başı 13 Aralık 2024
Devalüasyon olmadan olmaz 06 Aralık 2024
Sermaye göçü 29 Kasım 2024