Naklen yayın gelirleri ne olacak? (II)
Geçen haftaki yazımızda genel olarak naklen yayın gelirlerinin futbol endüstrisi içindeki yeri ve önemi üzerinde durmuş; bu önemli gelir kalemine ekonomik krizin nasıl etki edebileceğini tartışmaya çalışmıştık.
Bu hafta da futbol endüstrimizin en önemli gelir kalemi olarak karşımıza çıkan naklen yayın gelirlerinin paylaşımı ve bundan sonra nasıl bir gelişim süreci izleyeceği üzerinde durmaya çalışacağız.
Futbol gelirleri içinde naklen yayın gelirlerinin payı
Ülkemizde bugün profesyonel olarak 150 kulüp faaliyet gösteriyor. Bu kulüplere yapılan mahalli destekler de dikkate alındığında; (Süper Lig'in dışında profesyonel futbol kulüplerinin yıllık faaliyetleri için minimum bir milyon dolar civarında ortalama bir bütçeye ihtiyaç duyulmaktadır.) Türk futbol pastasının büyüklüğü 450 milyon Euro'ya ulaşıyor. Bu büyüklük 13,5 milyar Euro'luk Avrupa futbol pastasının yaklaşık %3,3'üne karşılık geliyor.
Bu gelirler içinde en önemli kalemi yüzde otuzla naklen yayın gelirleri oluşturuyor. Bu geliri takip eden diğer önemli gelir kalemi ise %16'lık payla sponsorluk gelirleri. Tribün gelirlerinin payı ise %13'e düşmüş durumda. %22'lik diğer gelir kalemleri içinde ise, sportif AŞ'lerin temettü gelirleri, logolu ürün satım gelirleri (merchandising gelirleri), hibe, yardım, İDDAA gelirleri vb. gelirler bulunuyor.
Futbol pastamızı oluşturan gelir kalemlerinin kulüplere dağılımına bakıldığında ise bu pastadan en büyük payı dört büyük kulübün aldığını görüyoruz. Nitekim, TV yayın gelirlerinin %42'si; tribün gelirlerinin %49'u; sponsorluk gelirlerinin %23'ü; saha içi reklam gelirlerinin %35'i dört büyük kulübe gitmektedir.
Futbol pastasının paylaşımı (2006-07)
Gelirler Dört büyük kulübün payı (%)
Tv yayın hakları 42
Tribün gelirleri 49
Sponsor gelirleri 23
Saha içi reklam pastası 35
Diğer gelirler 27
Futbol faaliyetlerinin finansmanında yeterli öz kaynağa sahip olamayan Türk futbol endüstrisinin yoğun bir şekilde yabancı kaynağa, özellikle de banka kredisine yöneldiğini görüyoruz. Güncel verileri baz aldığımızda kulüplerin mali sektörden kullandıkları kredilerin 240 milyon dolara ulaştığını gözlemliyoruz. Toplam futbol pastasının %51'ine karşılık gelen bu oran, bize futbolun kendi faaliyetlerinden fon yaratamadığını gösteriyor. Kullanılan kredilerin 205 milyon dolarlık kısmının da, yani %85'inin de üç büyüklere ait olduğunu belirtelim.
Süper Lig'de gelirlerin dağılımı ve Anadolu kulüplerinin bu dağılımdan aldıkları pay
Kayıtlı değerler üzerinden hesapladığımız yaklaşık 450 milyon Euro'luk Türk futbol pastasının paylaşımına bakıldığında üç büyük kulübün, toplam gelirin yüzde otuz beşini kendi aralarında bölüştüklerini görüyoruz. Trabzonspor'u da dahil ettiğimizde bu pay %42'ye kadar çıkıyor. Dört kulübün ortalama geliri 49,7 milyon dolar civarında gerçekleşirken; %58'lik payı alan diğer 149 kulübün payına düşen ortalama tutar ise 1,8 milyon dolar düzeyinde kalıyor. Bu paylaşım aşağıdaki grafikte net olarak görülüyor.
Naklen yayın havuz gelirlerinin kulüplere dağılımı
Ülkemizde naklen yayın gelirlerinin dağılımına bakıldığında ise aşağıdaki tabloyu iyi analiz etmemiz gerekiyor. Aşağıdaki tablodaki verileri dikkate aldığımızda; 1994-2008 dönemleri arasında mevcut naklen yayın gelirlerinden en büyük payı Süper Lig'in aldığını görüyoruz. İlk naklen yayın ihalesinin açıldığı 1994 yılında Süper Lig ekipleri 7,2 milyon dolarlık ihale bedelinin neredeyse tamamını kendi aralarında paylaşırken; diğer liglere aktarılan tutar sadece 144.000 dolar civarında. Bu dönemde dört büyük kulüp başına düşen ortalama tutar 792.000 dolar düzeyinde gerçekleşirken; diğer on dört kulüp başına düşen ortalama tutar 230.000 dolar olmuştur.
Aradan geçen on dört yıllık süreçte naklen yayın ihale bedeli yıllık 170 milyon dolara kadar yükselirken; Anadolu takımlarına da aktarılan tutarın arttığını gözlemliyoruz. En son tarih itibariyle 2007-2008 sezonunu dikkate aldığımızda, dört büyük kulüp toplam 84 milyon dolar naklen yayın geliri elde ederken; Süper Lig'de diğer on dört kulübün 58 milyon dolar; diğer liglerde mücadele eden kulüplerin de 5,1 milyon dolar civarında gelir sağladıklarını görüyoruz.
Aşağıdaki tabloya göre geçen 14 yıllık süre içinde toplam ihale bedellerinin 1.3 milyar dolara ulaştığını; bu tutarın net 1,1 milyar dolarının kulüplere dağıtıldığını; bu kapsamda Süper Lig ekiplerinden dört büyüklere 567 milyon dolar ödenirken, diğer on dört takıma 573 milyon dolar; diğer liglere de 28,1 milyon dolar para transfer edildiğini görüyoruz.
Naklen yayın bedellerinin kulüplere dağıtım Tablosu (1994-2008 )
Yıllar Yıllık ihale bedeli (milyon dolar) Toplam Net Dağ.Gelir (milyon dolar) Dört büyük kulübe ödenen tutar (milyon dolar) Diğer on dört kulübe ödenen tutar (milyon dolar) Diğer Liglere dağıtılan (%2)'lik tutar (milyon dolar) Dört büyük kulüp başına düşen ort. pay (milyon dolar) On dört kulüp başına düşen ort. pay (milyon dolar)
1994-95 7,2 6,3 3,168 3,168 0,144 0,792 0,23
1995-96 23 20,2 10,12 10,12 0,46 2,53 0,72
1996-97 40 35,2 17,6 17,6 0,8 4,4 1,26
1997-98 45 39,6 19,8 19,8 0,9 4,95 1,41
1998-99 55 48,4 24,2 24,2 1,1 6,05 1,73
1999-2001 120 105,6 52,8 52,8 2,4 13,2 3,77
2001-04 465 409 205 205 9,3 51,15 14,61
2004-05 95 83 41,5 41,5 1,9 10,384 2,97
2005-06 150 125 54,5 70,5 3 13,625 5,03
2006-07 150 125 54,5 70,4 3 13,625 5,03
2007-08 170 142 84 58 5,1 20,975 4,15
Toplam 1320,2 1139,3 567,088 573,188 28,104 141,681 40,91
Gerek yukarıdaki tablo, gerekse kulüplerimize ödenen naklen yayın gelirlerinin yıllar itibariyle dağılımını gösteren aşağıdaki grafik, bize toplam futbol pastasının büyük kısmının dört büyük kulübe gittiğini gösteriyor. Bu tarihsel süreçte, naklen yayın gelirleri dağıtım kriterlerinin değiştirildiği 2005 sezonuna kadar geçen dönemde Süper Lig'deki on dört kulübün aldığı pay ile dört büyük kulübün aldığı pay hemen hemen eşitken; 2005'ten sonra bu dağılım yüzdesinin değiştiği görülüyor. Bu pastadan Lig A ve Lig B'nin aldığı payda ise bir değişikliğin olmadığı anlaşılıyor.
Yukarıdaki tablolardan ortaya çıkan ortak sonuç şudur: Futbol gelirlerinin dağıtımında dengesiz ve haksız rekabete olanak sağlayan bir durum söz konusu. Toplam futbol gelirlerinin paylaşımında;
1.Süper Lig'de dört büyükler (daha çok üç büyükler) lehine haksız ve dengesiz bir durumun söz konusu olduğunu;
2.Anadolu kulüplerinin aldığı pay itibariyle,
•İktisadi ve mali anlamda dört büyüklerle (daha çok üç büyüklerle) rekabet edemediklerini,
•Lig A ve Lig B'de yer alan kulüplerin iktisadi ve mali olarak Süper Lig ekipleriyle rekabet edebilmekten çok uzakta olduklarını,
görüyoruz.
Toplam futbol pastasını oluşumunda yer alan gelir kalemlerinden en önemlisi olan havuz gelirlerinden kulüplerimizin aldıkları paylara ilişkin 2006-07 sezonuna ait gelir dağıtım tablosu aşağıda dikkatlerinize sunulmaktadır.
2006-07 sezonu itibariyle kulüplerin yayın havuzundan aldıkları para (YTL)
Kulüp Adı Dayanışma İsim Puan Şampiyon Sezon sonu Toplam Toplam Garanti Toplam Payı
Payı Hakkı Performansı Payı Derecesi Tutar Garanti Farkı Ödeme (%)
Fenerbahçe 3.134.251 87.720 5.408.130 7.522.203 3.639.776 19.792.080 21.893.515 2.101.435 21.893.515 12,44
Beşiktaş 3.134.251 87.720 4.712.799 4.701.377 2.911.821 15.547.968 21.893.515 6.345.547 21.893.515 12,44
Galatasaray 3.134.251 87.720 4.326.504 7.522.203 2.183.865 17.254.543 21.893.515 4.638.972 21.893.515 12,44
Trabzonspor 3.134.251 87.720 4.017.468 2.820.826 1.455.910 11.516.175 16.912.907 6.345.547 17.861.722 10,15
Kayserispor 3.134.251 87.720 3.940.209 727.955 7.890.135 7.890.135 4,48
Gençlerbirliği 3.134.251 87.720 3.708.432 363.976 7.294.379 7.294.379 4,14
Sivasspor 3.134.251 87.720 3.708.432 6.930.403 6.930.403 3,94
Ankaraspor 3.134.251 87.720 3.631.173 6.853.144 6.853.144 3,89
Konyaspor 3.134.251 87.720 3.476.655 6.698.626 6.698.626 3,81
Bursaspor 3.134.251 87.720 3.476.655 6.698.626 6.698.626 3,81
G.Antepspor 3.134.251 87.720 3.322.137 6.544.108 6.544.108 3,72
V.Manisaspor 3.134.251 87.720 3.244.878 6.466.849 6.466.849 3,67
Ankaragücü 3.134.251 87.720 3.244.878 6.466.849 638.361 7.105.210 4,04
Denizlispor 3.134.251 87.720 3.167.619 6.389.590 6.389.590 3,63
Rizespor 3.134.251 87.720 3.090.360 6.312.331 6.312.331 3,59
Antalyaspor 3.134.251 87.720 3.013.101 6.235.072 6.235.072 3,54
Erciyesspor 3.134.251 87.720 2.858.583 6.080.554 6.080.554 3,45
Sakaryaspor 3.134.251 87.720 1.699.698 4.921.669 77.605 4.999.274 2,84
Toplam 56.416.518 1.578.960 64.047.711 22.566.609 11.283.303 155.893.101 82.593.452 20.147.467 176.040.568 100,00
Yukarıdaki tabloyu yakından incelediğimizde gerçekten de büyüklerin aslan payını aldıkları bir havuzla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Üç büyükler toplam havuz gelirlerinin yüzde 37,31'ini kendi aralarında paylaşırken, geriye kalan 15 takım da toplam havuz gelirlerinin yüzde 62,69'unu aralarında bölüşüyorlar. Bu tabloda Trabzonspor'u da dikkate aldığımızda Süper Lig'de dört kulübün toplam geliri, havuz gelirlerinin %47,46'sına karşılık geliyor. Diğer 14 kulübün payına düşen oran ise %52,54 oluyor.
2010'da naklen yayın gelirleri ne olur?
2010 yılına kadar naklen yayın hakkı Digitürk'e ihale edilmiş bulunuyor. Yaşanılan küresel kriz öncesi Süper Lig naklen yayın gelirlerinin yıllık minimum 200 milyon dolar civarında satılabileceği beklentileri genel olarak hakimdi. Bunda genel ekonomik olumlu konjonktürün yanı sıra, Türk futbolunun 2008 Eurocup performansının da büyük etkisi vardı. Aynı zamanda Avrupa'da da naklen yayın bedellerinin de bir yükseliş trendi içine girmesi, 2010 yılında yapılacak naklen yayın ihalesinde, ihale bedelinin yıllık minimum 200 milyon dolar üzerine çıkabileceği düşünülmekteydi.
Oysa bugün içinde bulunduğumuz koşulların getirdiği finansal olanaksızlıklar ve ekonomik olumsuzluklar, sadece ülkemizde değil aynı zamanda Avrupa'da da naklen yayın gelirlerinin küçüleceğini ortaya koyuyor. Bunun doğrudan etkisi ise futbol endüstrisine yani kulüplere olacak. Kulüplerin en önemli gelir kalemindeki bu azalma, doğal olarak bütçelerin daralması, harcamaların kısılması, futbol pastasının küçülmesi anlamına geliyor. Yıllık futbol pastasında önümüzdeki iki yıl içinde yüzde yirmiye yakın bir düşüşün olması kuvvetle muhtemeldir. Bu durum kulüplerin finansal dengelerini de çok olumsuz olarak etkileyecektir. Gelir ve gider dengesizliği içinde bulunan kulüplerin fon ihtiyaçları giderek daha da artacaktır. Başta transfer bütçeleri olmak üzere, oyuncu ve teknik adam ücret ve bonservis bedellerinde de önemli düşüşler yaşanabilecektir. Kısacası bu genel ekonomik resesyondan futbol da payına düşeni alacaktır. Bu süreçte başta Avrupa'da olmak üzere çok önemli maliyetlere katlanmış bazı yayıncı kuruluşların yüksek naklen yayın bedellerinin altından kalkamayarak iflas etmesi ya da kulüplere para ödeyemez duruma gelmesi de çok uzak bir olasılık değildir.
SONUÇ
Bugün liglerimizde Türk futbolunun kalitesini yükseltecek, rekabetçi yapısını geliştirecek, teşvik ve şikeyi ortadan kaldıracak, kalitatif ve kantitatif sıçramayı sağlayabilecek niteliksel gelişimi ve dönüşümü gerçekleştirebilecek bir gelir dağılımının bulunmadığını görüyoruz.
Süper Lig başta olmak üzere tüm profesyonel liglerimizde haksız rekabet temelinde yükselen dengesiz bir rekabet bulunuyor. Özellikle Süper Lig'in dışındaki diğer liglerimizde kulüplerin gelirleri ile Süper Lig gelirlerinin arasında büyük uçurumlar bulunuyor. Futbol pastasının yaratılmasında Süper Lig'in şüphesiz ki büyük bir katkısı bulunuyor. Bu çok doğal olmakla birlikte, Süper Lig'in rekabetçi kalitesini artırabilmesi ve kendisine yeni yeteneklerin diğer alt liglerden gelebilmesi, bu liglerin sportif ve mali/iktisadi rekabet düzeylerinin yükseltilmesine bağlı.
Günümüzde Lig A ve Lig B'de yaratılan gelirler, bu liglerin masraflarını karşılamaktan ne yazık ki çok uzakta. Lig A'da bir kulübün bütçesi minimum 2,5-3 milyon dolar civarındayken, bu tutar Lig B'de yaklaşık 1 milyon dolar civarında. Bir kulübün yıllık minimum giderleri Lig A'da 1,5-2 milyon dolar düzeyindeyken; Lig B'de bu durum minimum 1 milyon dolar mertebesindedir.
Mevcut durum bu yapının daha da devam edeceğini gösteriyor. Türk futbolunun bir yerde fidanlığı olarak değerlendirilebilecek Lig A ve Lig B'nin varlıklarını devam ettirebilmesi, mali ve iktisadi rekabetçi dengenin, dengede rekabeti sağlayacak şekilde yeniden konumlandırılmasını gerektiriyor. Bu liglere aktarılan gelirlerin, en azından liglerin operasyonel giderlerini karşılayacak düzeye çekilmesi büyük ve acil bir görev olarak Türk futbol otoritesinin önünde duruyor.
Süper Lig'in dışındaki liglerin yaşayabilmesi parasal dengesizliği en aza indirebilecek yeni düzenlemeleri zorunlu kılıyor. Olaya sadece bir paylaşım/dağıtım sorunu olarak da bakılmamalı. Bu sorunun giderilebilmesi ancak futbol pastasının daha da büyütülebilmesiyle mümkün olacaktır.
Tüm bu olumsuzluklar, daha baştan Anadolu kulüplerinin "başaltı'' takımı olmayı kabul etmiş bir yönetim anlayışı ve oyun felsefesiyle varlıklarını idame ettirmeye çalışmalarına; vizyon ve misyon olarak da "rekabete odaklı'' ve büyükleri zorlayabilecek bir "şampiyonluk şiarına" ulaşamamalarına neden oluyor.
Bu durum Türk futbolu için kanayan bir yaradır. Futbol gelirlerinin adil paylaşımı belki de hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Ama rekabeti öldürmeyecek ve dengede rekabeti oluşturabilecek bir yapıyı kuramadığımız sürece Türk futbolunda rekabete ve kaliteye hasret kalacağımız görülüyor. Bu yapının oluşturulması, sadece lokal rekabeti getirmiyor. Avrupalı devlerle de baş edebilmenin yolu buradan geçiyor
Rekabetçi yapının yükseltilmesi bugün Türk futbol otoritesinin önünde duran en önemli sorun olmakla birlikte; günümüzde yaşanılan ekonomik kriz nedeniyle başta naklen yayın gelirleri olmak üzere, bazı futbol gelir kalemlerinde önemli önemli düşüşler yaşanabilecektir. Futbol pastasını daraltabilecek bu olumsuzluk, futbolun rekabetçi yapısını da olumsuz etkileyecek, finansal yetersizlik ve dengesizlik içinde olan kulüpleri ciddi sıkıntılara itecektir. Bu olumsuzluğun en aza indirilmesi yine Futbol Otoritesi(TFF'nun) öncelikli görevleri arasında yer almalıdır. Bu önlemlerin neler olabileceğini gelecek hafta tartışacağız…