Nabucco’dan çıkarılacak dersler
Geçtiğimiz hafta, bir zamanlar Avrasya enerji dengelerini değiştirecek proje gözüyle bakılan Nabucco Gaz Boru Hattı Projesi'nin yürütücüsü konumundaki şirketin faaliyetlerine son verdiği haberi geldi. Nabucco Konsorsiyumu, Türkiye'nin de BOTAŞ eliyle yüzde 17 payla ortak olduğu bir şirketti.
Peki bu şirketin tasfiye edilmesi, Nabucco Projesi'nin sona ermesi bir başarısızlık mıdır? Yani BOTAŞ da bunca masrafa katlandığına göre, boşuna mı kürek çekmiştir?
Bize göre bu Türkiye açısından bir başarısızlık değil. Bu cevabın, BOTAŞ'ın projeye ne kadar para harcadığıyla da bir ilgisi yok. O kadar harcanmasaydı da şu kadar harcansa daha iyi olurdu gibi ayrıntılara ise hiç girmeyelim. İşin esasına bakalım. Türkiye, Asya tarafındaki doğal kaynak zengini ülkelerle, batısındaki enerji tüketicisi ülkeler arasında bir köprü olma potansiyeline sahip ve bunu da coğrafi pozisyonuna borçlu.
Bu pozisyonu işe yarar hale getirmenin yolu ise uluslararası enerji iletim hattı projelerinde aktif rol almaktan geçiyor. Böylesi bir rolü üstlenebilmek. söz konusu projelerin Türkiye üzerinden geçirilmesi ve/veya Türkiye'nin de kontrolünde söz sahibi olduğu projelerin artmasıyla mümkün.
İşte Nabucco Projesi de Hazar Havzası ve daha ötesindeki gaz kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınmasını öngörüyordu. Ama olmadı.
Peki, Türkiye kaybetmediyse ne kazandı bu işten? Bir kere Nabucco, Türkiye'yi küresel ve bölgesel enerji oyununda daha görünür kıldı. Kendi alternatiflerini de yaratan proje aynı zamanda, mevcut enerji yollarını ve kaynaklarını kontrol eden bölgesel güçler nezdinde, Türkiye'nin elini güçlendirdi, pazarlık şansını artırdı.
Ayrıca Türkiye, uluslararası projeler geliştirme konusunda know-how sahibi oldu. Halen üzerinde çalışılan ve ileride çalışılacak yeni projelerde görev alacak bir insan kaynağı da eldeki artılardan... Geçmişte Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı projesinde çalışmış pek çok mühendisin, başka projelerde de önemli görevler üstlendikleri biliniyor.
Bu arada, Nabucco Projesi'nin Türkiye'den geçecek kısmı da, adı başka olsa da zaten bir şekilde hayata geçirilecek. Üstelik bu proje, Nabucco borularının içini dolduracak gazın sahibi Azerbaycan ile projede en uzun güzergaha sahip ülke konumudaki Türkiye'nin ortaklığında geliştirildi. Adı da TANAP.
Üstelik TANAP da sadece Türkiye'ye gaz getirmekle kalmayacak, bu gazın bir kısmını Yunanistan üzerinden İtalya'ya kadar gönderecek. Yani TANAP da sadece Azerbaycan-Türkiye arasında bir gaz boru hattı olmanın çok daha ötesinde, bölgesel enerji dengeleri için de önemli.
Her neyse, konumuza dönelim. Nabucco Gaz Boru Hattı Projesi belki hayata geçirilemedi. Ama "hayali bile güzeldi" denilebilecek bu proje Türkiye'ye bir şey kaybettirmenin aksine, çok şey kazandırdı. Biliyorsunuz, AR-GE projelerine milyarlarca dolar yatıran dev şirketler, her AR-GE projesini ürüne ve sonuca dönüştüremez. Yüzlerce proje arasından birkaçı hayata geçirilip ondan elde edilecek gelirler, tüm harcamaların kat be kat fazlası olarak şirketlere geri döner.
Yani Nabucco için harcanan emek, zaman ve parayı da bu gözle değerlendirelim. Harcamayı hesaplamak mümkün. Kişisel olarak ben de merak etmiyor değilim ve Enerji Bakanlığı ya da BOTAŞ bunlara ilişkin bir açıklama yapsa iyi de olur. Ancak bu harcamalara kuyuya atılmış para gözüyle asla bakmıyorum...
Hem daha İsrail ve Akdeniz doğalgazı, Türkmenistan gazı, Irak gazı ve petrolü, Türkiye üzerinden batıya taşınabilecek kaynaklar. Ve bunlarla ilgili enerji koridorlarında çok proje uçuşuyor.
Bir kısmı sıfırdan projeler, bir kısmına da Nabucco’nun versiyonları diyebiliriz. Bunlara ileride değinebiliriz ama kesin olan bir şey varsa, o da Nabuccco yeni projeler konusunda Türkiye’nin birikimidir.