Muz cumhuriyeti
Büyüklerimizin sık sık kullandığı bir ifade var. ”Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir!” Doğrusunu isterseniz bu ifadeyi duyduğumda biraz şaşkınlığa uğruyorum, acaba ülkemizin bir muz cumhuriyeti olma olasılığı var mı ki, olmadığını yinelemek ihtiyacı hissediliyor? Sizi bilmiyorum ama ben bir Fransız, İngiliz ya da Alman başbakanının veya Amerikan başkanının “Ülkemiz bir muz cumhuriyeti değildir!” şeklinde bir beyanda bulunduğuna hiç şahit olmadım. Bizim de aynı biçimde davranmamız beklenir ama sistemimize yeterince güvenmiyor ve yeterince oturduğundan kuşku duyuyor olmalıyız ki, sık sık muz cumhuriyeti değildir beyanları yapılmak ihtiyacı hissediliyor.
Muz cumhuriyeti bu tür sistemlere atfedilen nitelikleri haiz olan ülkelerin kendilerine verdikleri bir isim değildir, başkalarının onlardan söz ederken kullandıkları; özellikle Orta Amerika’da bulunan Chiquita marka muzların yetiştiği küçük ülkelerden esinlenmiş bir isimlendirmedir. Ekonomilerinde muz tarımı ve ticaretinin ağırlıklı yer tuttuğu için, bu ülkelerin siyasetinde gözlenen özelliklerden anlatmak için onlara muz cumhuriyeti deniliyor. Bu aslında küçümseyici bir ifade. Kanaatimce, güzel ve lezzetli meyveye haksızlık ediliyor.
Acaba muz cumhuriyeti dediğimizde aklımıza neler geliyor; ya da başka bir ifade ile neleri kastediyoruz? Muz cumhuriyetlerinde görevine seçimle gelmiş ya da bir darbe ile makama oturmuş liderler olabiliyor. Liberal demokrasi ile yönetilen ülkelerde hangi kurumlar varsa, bu ülkelerde de aynısı mevcut. Parlamentolar var, bürokrasiler var, anayasalar ve yasalar var, diğer devlet kurumları var. Yalnız ufak bir farkı gözden kaçırmamak gerekiyor. Evet, bütün bu kurumlar var olmasına var da, hiçbirinin bağımsızlığı, özerkliği, gücü veya ağırlığı yok. Lider ne derse, o oluyor. Ne bakanlar, ne parlamenterler, ne de bürokratlar başkanın dediğine itiraz edebiliyor. Başkanın istekleri anayasaya veya yasalara uygun mu sorusunu dahi kimse sormuyor ya da soramıyor, çünkü yasaya uymazsanız bir şey olmuyor ama başkana karşı çıkarsanız başınıza kötü şeyler gelebiliyor; en basit ihtimalle işinizden ve mevkiinizden oluyorsunuz. Sistemi koyu bir otoritecilik şekillendiriyor.
Başkanlar karar verirken ülkeden çok kendilerinin ve yakınlarının çıkarlarını düşünüyor. Devlet kurumlarından, uzmanlardan görüş almıyor, onların sadece talimatlarını yerine getirmesini bekliyor. Tabii, yönetim tek kişinin takdirine kalınca, kararlar iyi düşünülmeden, sonuçları iyi hesaplanmadan alınabiliyor. Başkanın ruh haline bağlı olarak da sık sık değişebiliyor. Hatta, bazen başkanın sabah söyledikleri ile öğleden sonra söyledikleri arasında çelişkiler bulunabiliyor.
Böyle bir sistemi biz hiç tanımadığımız için sizleri konuyla aşina kılayım istedim ki, büyüklerimiz “Ülkemiz muz cumhuriyeti değildir!” dedikleri zaman ne demek istediklerini idrakte güçlükle karşılaşmayınız. Umarım anlatabildim!