Mutluluk üstüne
Peş peşe bir dizi soru gelebilir aklınıza: Bir ekonomi gazetesinde, bir ihtisas arayışında, teknik hesap kitap yargısının önde olduğu bir alanda, "mutluluk" ve "aşkın" yeri olabilir mi? Daha ileriye gider, işletmelerin sorunlarını algılama ve çözmede, duyguların yeri var mi ki, manzum anlatımlarla bir şeyler ifade etmeye çabalıyorsunuz?
Önce ekonominin,üretimin anlamı ve temel amacı üzerinde anlaşalım: Temel amaç, maddi ve kültürel zenginlik üreterek insan yaşamını kolaylaştırma, refahını artırma, sıkıntılarını azaltma ise, manzum anlatımın böylesi bir amacın tam da orta yerinde olması gerekir.
Bilginin tek başına hiçbir anlamı olmadığını, doğru verileri, ayıklanmış işe yarar bilgileri güçlü bir sezgiyle "anlamaya" dönüştürmezsek insanları mutlu edemeyiz. Çünkü mutluluk, ne teknik bir kavramdır; ne de ekonomik.Mutluluk zamanı unutmakla ilgilidir.Bize zamanı unutturan şeyler mutluluğumuzun da kaynağıdır.
California Teknik Üniversitesi İşletme Okulu'ndan Dawn Chandler yaşamın özündeki bir gerçeği çok güzel betimliyor: " Nelerden hoşlanmadığınızı iyice sorgulayın. İnsanlarla iletişim içinde olmak istemiyorsanız, yöneticilik size göre değil!" diyordu.
Hayatta doğru yerde durmak isteyen herkes, insanlarla olan ilişkilerini bir açıklığa,bir netliğe kavuşturmalı…Meşhur hakkında meçhulden bilgi derleyen, duyduğu bilgi kırıntısını kendi dukalıkları için dedikodu ile besleyip zenginleştirenlerden hiçbir zaman değil yönetici, "insan" bile olmamıştır. Şöyle aynanın karşısına geçip, başkalarını, yanı insanları "…pire gibi" görenlerdenseniz, insanlığınızı sorgulayın.
Gücümüzle ve zaafımızla insanız…Aklımızla ve duygularımızla varız…O zaman "denge arayışı" içinde olmalıyız… Bir boşluk anında kendimizi yakaladığımızda kaleme alınan aşağıdaki manzum anlatımı beğenmeyebilirsiniz; ama lütfen "anlamaya" çalışın.
Zamanları tutsak etmek istesem
Düşer mi ağıma bilemiyorum
"Unutmak isterim beni seni" desem
Bir türlü aklımdan silemiyorum
Ne benimlesin, ne benden uzak
Gülüşün içten mi, kurar mı tuzak
Hem yakın durursun, hem de çok uzak
Ben senin sırrına eremiyorum
Aşkın vefasına gölge düşürmem
Güzellik aşını yere taşırmam
İhanet görsem de asla şaşırmam
İnsan bu, kimseyi yeremiyorum
Her yanın bahçedir gül ile süslü
Goncalar bekliyor hep uslu uslu
Aydınlık değildir zihnim pek puslu
İyi mi, kötü mü bilemiyorum
Ömür geldi son demine dayandı
Umudum kırıldı ,yüreğim yandı
İçten olmasan da gönlüm inandı
Ufukta bir ışık göremiyorum
İstesen insanı anlayamazsın
Bırak ateşine umudun yansın
Hayatta aldanan bir sen değilsin
Dünyam sağır oldu duyamıyorum
Gülağa dünyada her şey değişti
Saflık gitti,aşka hile karıştı
Aldatan ateşte çok yürek pişti
"Neden böyle?" diye soramıyorum