Mutlu bir aşk öyküsü

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

Tam karşımdaydı... Gözlerini ayırmadan bakıyordu... "Just You" diyordu, "yalnızca sen." Kendisini görür görmez arkadaşlarıma, "30 bin kişilik bir stadyuma girse, anonsa falan gerek kalmadan herkes döner, ona bakar" demiştim... Çukulata renkli bir Afrikalı'nın harika silüetiydi söz konusu olan... Başka türlüsü nasıl olabilirdi?!

Just you...

Daha tanımadan, onu görmeden önce yaşamöyküsüne vurulmuştum...

1964 doğumluydu... Bir gitarist ile 2000'lerin başına kadar neredeyse on yedi yılı bulan bir beraberlik yaşamıştı. Daha sonra besteci ve klarnetçi olan bir sanatçı ile ilişkisi olmuş; onun tarafından terk edilmiş, gözyaşları içinde acı çekerken hamile kaldığını öğrenmişti... 39 yaşındaydı, bu mümkündü... Ama gebe kalmak, özel durumu nedeniyle onun için imkânsızdı. Çünkü doktorlar, rahmindeki miyomlar yüzünden hiçbir zaman hamilelik yaşayamayacağını söylemişlerdi çok yıllar önce. İkinci eşi de zaten buna inanmıyor, vazoktemi yaptırmıştım ben, diyordu.

Ama, hamileliği gerçekti...

İşte böyle bir ortamda yapılan tahlillerde bebekte down sendromu çıkacaktı...

Ama o, kabul etmeyecek, "ille de doğuracağım," diyecek, 2004 yılında nurtopu gibi sağlıklı bir kız bebek dünyaya getirecekti: Ella'yı...

Adını, ünlü caz şarkıcısı Ella Fitzgerald'tan esinlenerek koymuştu...

Dünyanın dört bir köşesine bebek Ella da onunla birlikte gidecekti uçaklarda, vapurlarda, trenlerde...

Birlikte yapamadıkları seyahatlerde, annesine emanet edecek, göğüslerinden 20-25 şişe süt çekip bırakacaktı bebeği için...

Büyük bir yetenek olduğu söyleniyordu... Konuşurken 120 hertz civarında titreşen ses telleri, onun gibi bir mezzosopranoda saniyede 700 hertze ulaşacak kadar hızlı çarpıyorlardı... Ancak, büyük bir talihsizlik yaşayacak ve bu olağanüstü yetenek, bir gün şarkı söyleyemeyecekti. Sesi çıkmayacaktı... Yerleşen bir polip, titreşimi engelleyecek ve kanamaya neden olacaktı... Buna da direnecek ve başarılı bir ameliyatla kanserojen olmayan polip alınacak, yeniden şarkı söylemeye başlayacaktı...

Sıkıntılı iki evlilik, bir ses tellerinden ameliyatın ardından doğmuş bebek Ella, şansını değiştirecekti... Kızıyla bindiği bir Paris uçağında, John Hopkins Tıp Merkezi'nde doktor olan Robert Montgomery ile tanışacaktı. Ella'nın dvd çaları çalışmıyordu. Robert, kısa bir incelemeden sonra pillerinin bittiğini anlayacak, oyalanması için ona dizüstü bilgisayarını verecekti.

Doktor Robert, operayı biraz biliyor, ama onu, daha da az tanıyordu. Fakat aşktı bu... Önüne geçilemezdi... Benim doğumgünüm olan 29 Haziran'da (2009) aile arasında yapılacak bir tören ile evleneceklerdi. Çift, Ağustos ayında, geleneksel Masai düğünü için Kenya'ya uçacak ve önce orada, ardından özel bir uçak hangarında, Washington Ulusal Katedral gibi farklı farklı mekânlarda sayısı altıya varan düğünler yapılacaktı...

"Düğünümüzün aşkımızın bir deklarasyonu olduğunu belirtmek istiyorum diyecekti" kadın, "Robert ve ben aynı fabrikadan çıkmış gibiyiz, aynı ruha sahibiz ve kalplerimiz aynı dili konuşuyor" diyerek haykıracaktı aşklarını...

İşte bu kadın, gözlerini o geceki konser sırasında en ön sırada, tam yanımda oturan kocasının gözlerine dikmiş, ona "just you" diyordu...

Mersin Uluslararası Müzik Festivali'nde günümüzün en etkileyici ses yıldızlarından mezzosoprano Denyce Graves'i gözlerini gözlerinden ayırmadan hayranlıkla izleyen Robert'e; onu ayakta alkışlayan, izleyicilere siz de ayağa kalkın diye işaret eden doktora; birlikte yenilen yemekte herhangi bir sigara dumanı oluştuğunda, "ses tellerine zarar veriyor Denyce'in" diye herkesi teker teker uyaran eşine bakıyordu ünlü ses yıldızı...

Diğer yanımda oturan genç kız, âşık ikilinin oluşturduğu olağanüstü aura'nın etkisini solumaktan yorulmuş, samimiyetle "ağlamak istiyorum" diye mırıldanıyordu...

Bense yalnızca özlüyordum: Ahhh, min-el aşşkkk....

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar