Müteahhitlere göre; Büyüme düşük, demokrasi orta, risk yüksek
Ülke, haftaya yeni bir polemikle daha girdi. Geçtiğimiz hafta sonu Danıştay kuruluş yıl dönümünde, Başbakan ile Barolar Birliği Başkanı'nın tartışması haftaya damgasını vurdu. Ne zaman, nerede, nasıl bir haber veya bomba patlayacağını kestirmek çok zor değil. Hatta üç vakitten biri diyerek yeni bir senaryo yazmak veya kehanette bulunmak içten bile değil.
Belki de bu yazının okunacağı gün, gündeme başka bir konu girmiş olacak.
Artık bu gidişi durduracak şey, yeni bir faza geçmek veya farklı bir zemin oluşturmak. Yani gündemdeki oyuncuların birilerinin veya oyunun değişmesi. Bunun için de en az 1-1.5 yıla ihtiyaç var gibi. Her neyse biz yine konumuza dönelim.
60 yılını geride bırakan Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), geçen hafta genel kurulunu yaptı, yeni yönetimi seçti. Aynı zamanda Fenerbahçe Kulübü yöneticisi olan Mithat Yenigün bayrağı devraldı.
İnşaat sektörünün ekonomimizdeki yeri
İnşaat sektörü deyip geçmeyin. Sektörün ekonomimiz için çok ciddi önemi var.
- Sektörün içinde yer alan ve sektörü besleyen ve sektörden beslenen onlarca ve hatta yüzlerce alt sektör var. Bunlar sürekli olarak inşaat sektörüne girdi sağlıyor.
- Aynı şekilde sektörden gelen ciddi bir istihdam var. Özellikle yurt içi inşaat sektörü tam anlamıyla bir istihdam deposu. Kalifiye olmayan ve en fazla sayıda istihdam sağlayan sektör.
- Yurt dışında sağladığı başarılar ve hatta yarattığı mucizeler ortada. Son 40 yılı aşkın zamandan beri dünyanın dört bir bucağında bayrağımızı dalgalandıran Türk müteahhitlik firmaları var. Bugüne kadar birkaç yüz milyar dolarlık iş yapmış ve her yıl ortalama 30 milyar dolara ulaşan iş kapasitesi yaratan sektör. Dünyanın 250 en büyük inşaat firmaları içerisinde 32 Türk firması var.
- Bu arada Türkiye’nin askılı ve özellikli köprü, tüp geçit, tünel, metro gibi teknik işlerini artık yabancı müteahhit firmaları yapmıyor. Bunlara eşlik ve ortaklık eden Türk firmaları ülkemiz için ciddi döviz tasarrufu sağlıyor.
- Aynı zamanda teknolojiyi de takip eden ve devlerle yarışan bir sektör.
TMB, genel kurul dolayısıyla inşaat sektörünün analizini yapmış ve 2014 Nisan ayı sayısında yayımlamış. Bu yayında; dünya ekonomisinin seyri, Türk ekonomisindeki gelişmeler ve inşaat sektörüne ilişkin analizler yer alıyor.
Bu analizin satır başları veya temel çerçevesi şu:
- Dünya ölçeğinde eski riskler gidiyor ama yerine daha ağır yenileri geliyor.
- Küresel ölçekte büyüme eğilimi düşük seyrediyor. Üretkenlik durmuş, dünya, üretmek yerine tüketmeyi yeğliyor.
- FED dünya piyasalarının aklını karıştırmaya devam ediyor. Dolayısıyla çözüm yerine karmaşanın ana belirleyicisi oluyor.
- Dünyada sabit sermaye yatırımları azalıyor. Buna bağlı olarak işsizlik artıyor, reel ücretler düşüyor, gelir dağılımı bozuluyor.
- Türkiye özelinde yaşanan 17 Aralık operasyonunun yarattığı artçı şoklar siyasi gerilimin devamına neden oluyor. Neredeyse 1 yıla yakın zamandan ülkenin gündemini siyaset ve dış politika oluşturuyor.
- Ekonomi gündem dışına çıkmış görünüyor. Oysa ekonomide de önemli konular var.
- 2013 yılında büyüme yüzde 4 olmuş, ama cari açığın GSMH’ya oranı yüzde 8’e dayanmış.
- Yüksek enflasyon, cari açık ve cari açığın finansman biçimi ekonomimizin en önemli zafiyetlerini oluşturduğu kanısı yerleşmiş durumda.
- Bu arada inşaat sektörü, 2012 yılında yerinde saymış olmakla beraber 2013 yılında yüzde 7.1 gibi ciddi bir büyüme sağlamış.
Beklentilerin de çok iç açıcı olmadığı yönünde değerlendirmelerle rapor son buluyor.