Müslüman coğrafyada 'icat’çı yerine neden sözde 'cihat’çı çıkı
Son yıllarda ardı ardına duyduğumuz Müslüman ülkelerde canlı bomba, araçla bombalı eylemleri eğitim yönüyle değerlendirmeye alalım. Dinimiz Müslüman Müslüman’ın kardeşidir diyor, ama sözde İslam adına, Kuran adına, şehitlik adına, cihat adına Müslüman bir kardeşinin ibadet ettiği camiye veya masum insanlara, okullardaki, parklardaki çocuklara, canlı bomba veya bomba yüklü araba ile saldırıp onların sakat kalmasına, ölmesine sebep oluyor. Bu soruların gerçek cevabını bulabilmek için Müslüman dünyasının son yüz yılını inceleyecek olursak, en başta gelen konu cahillik, alt yapısı olmayan şehirler, işi olmayan ve gelecekte beklentisine ulaşamayacağını düşünen insanların ortaya çıkması olacak.
114 yıldır verilen Nobel bilim ödüllerine baktığımızda Müslüman bilim insanımızdan, 1 Pakistan, 1 Mısır ve 1 Türk bilim insanı Aziz Sancar (2015) olmak üzere toplam 3 kişi ödül aldı. Bu ödülü alanların tamamının Batı ülkelerinin, laboratuvarlarından veya eğitim imkânlarından yararlandıklarını görmekteyiz.
Pakistanlı Abdus Salam, elektromanyetik etkileşimle elementel parçacıkların zayıf etkileşimini kapsayan kuramı birlikte geliştirdikleri 2 Batılı bilim adamı Steven Weinberg ve Sheldon Lee Glashow ile 1979 Nobel Fizik Ödülü’nü paylaşmış. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde Fizik ve Kimya profesörü olan Mısırlı Ahmed Zewail femtokimya üzerine çalışmaları nedeniyle 1999 Nobel Kimya Ödülü’nü kazanmış, 2015 yılında ise Aziz Sancar ve Paul L Modrich, Tomas Lindahl beraber Kimya ödülü almışlardır.
Peki, sizce neden dünyada 1 milyar 574 milyon Müslüman yaşarken, bu kalabalık nüfustan yalnızca 3’ü Nobel Bilim Ödülü alabilmiş de, Müslümanların yalnızca %1’i kadar nüfusa sahip olan Museviler, Nobel Bilim Ödülü alan 100’ün üzerinde bilim insanını yetiştirebilmişler? Çünkü onların aldığı eğitim türü analitik düşünceye dönük, sorgulayıcı, araştırıcı, yaratıcı aynı zamanda bilgi üretmeye, bulmaya yönelik. İslam dünyasının büyük bölümünde ise çocuğun zihinsel gelişimine yararı olmayan, teslimiyetci, sorgusuz, ezberci, dayatmacı bir eğitim sistemi var. Bu anlayış yetişen neslin ürettiklerine ve nasıl ürettiklerine de yansıyor. Müslüman ülkelerin ihracatlarını incelediğimizde birçoğunun sadece fosil kaynaklar olduğunu, sadece Malezya da ise yüksek teknolojili ürünler olduğu görüyoruz.
5.5 milyon nüfuslu Singapur tek başına 1.57 milyar nüfuslu Müslüman dünyasından 2 katı, Malezya hariç karşılaştırdığımızda 12 kat daha fazla yüksek teknolojili mal ihracı gerçekleştirmektedir..
Tabloda görüldüğü gibi Müslüman dünyasının sözde “cihatçı” yerine “icatçı” yetiştirebilmesi için askeri harcamalara ayırdığı bütçe kadar, eğitim sisteminde analitik düşünce yeteneğine öncelik veren, fen bilimleri ve felsefe alanlarının gelişmesine imkân sunan çalışmalara başlamalıdır.