Musibetten başarı doğacak
Ülkelerde ortaya çıkabilen ekonomik krizlerin, kimi zaman o ülkeye çok olumlu katkılarda bulunduğu da bir gerçektir. Ben burada bizzat yaşadığım ve tüm gelişmelerine şahit olduğum bir ülke krizinden bahsetmek istiyorum. Bu 1998 yılında yaşanan Rusya ekonomik krizidir.
Planlı ekonomiyi terk eden ve pazar ekonomisine (liberal ekonomi) geçen Rusya 1990'lı yıllardan 1998'e kadar adeta bir yabancı mal cennetine dönüşmüştü. Öyle ki marketlerde Rus malı olarak neredeyse hiç bir mal kalmamış ve petrol yüksekliğini getirdiği dövizler, yabancı gıda maddeleri dahil ürünlere yatırılmaya başlanmıştı.
1997 yılında Asya'da çıkan kriz Dünya petrol fiyatlarını allak bullak edince, gelirinin çok büyük bir bölümünü petrol ihracatından sağlayan Rusya için de deniz neredeyse bitmişti.
O dönemlerde varil başına 1 dolarlık iniş ya da çıkış Rusya bütçesine 1 milyar dolarlık etkide bulunuyordu.İşte krizin zirve yaptığı dönemde Devlet Başkanı Boris Yeltsin'i sarsan petrolde fiyatlar varil başına 10 doların altına inmişti. Kimilerine göre Rusya'yı çökertmek için yapılan bu adımlar, sonuç ne olursa olsun, ekonomiyi çökertmiş ve bankalar durmuş, ve akıl almaz bir oranda ruble (yüzde 400) değer yitirmişti. İthal mallar döviz yokluğu nedeniyle gelmemeye başlamış, mağazalar, marketler ve tezgahlar yeniden boş kalmıştı.
Tam bu aşamada musibet, mucizeye dönüşmeye başlamış, başta et ile süt ürünleri olmak üzere yerli üretim ürünleri marketlerde boy göstermeye başlamış ve yerli üretim kendine gelerek, kendi pazarının ihtiyacını karşılama yolunda hızlı ve kararlı adımlar atmıştı. Sıkıntı mı?. Çekilmişti tabii. Güvensizlik, piyasaların allak bulma olması. Bankacılık sektörünün sarsılması ve benzeri sorunlar. Fakat Rusya'nın yerli üreticileri, bu sıkıntıyı, fırsata çevirerek ülkede ciddi ve kalıcı bir başarıyı yakalamış, yabancı üretici karşısında ezilen değil, dik duran bir konuma gelmişti. Ülkemizin de karşı karşıya bilerek ve bilinçli olarak karşı karşıya bırakıldığı bu ekonomik durum el birliği ile başarıya dönüşebilir. Bunun önünde bir engel olmadığı gibi, başarı örneklerinden birini yukarıda sundum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının 1960'lı yıllarda başlatıp, başarıya götürdükleri, 'Millet Yapar!' kampanyalarını hatırlayalım...