MÜSİAD da...

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED); bankacılık sisteminin çatı örgütü Türkiye Bankalar Birliği ve hepsini yazmaya kalksak  sütuna sığdıramayacağımız diğerleri, günlerdir AKP hükümetini uyarıyor: Küresel kriz kapıda, ekonomimiz tehlikede, tedbir gerek.

Hükümet ve ekonomi yönetimi hiç oralı değil. Daha doğrusu "oralı gibi görünüp" aynı ezberi tekrarlayıp duruyor. Son bir yıldır "iltihaplanan" ABD kökenli küresel mali krizin patladığı son bir hafta içinde Başbakan Tayip Erdoğan'ın basın toplantısı dışında, kamuoyuna yansıyan herhangi bir hareket yok. Ezbere devam!

Hükümetteki bu hareketsizlik devam ettiği sürece iş dünyasından gelen uyarıların arkası da gelecek. Son olarak Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Yönetim Kurulu'nun önceki gün Ankara'da Başbakan Tayip Erdoğan'a sunduğu rapor bunu gösteriyor. MÜSİAD'ın krizle ilgili öneri ve uyarılarında genel olarak yeni bir şey yok. Olmaması da doğal; çünkü, iş dünyasının önemli kesiminde "akıllar" aynı "yolda" birleşiyor. Öneriler ve talepler de aynı formüllerde buluşuyor.

2 bin 750 üye ve 10 bin şirketle  iş dünyasının önemli bir kesimini temsil eden MÜSİAD, "muhafazakar" çizgisiyle kendine farklı bir duruş veriyor. Bu yönüyle AKP iktidarına "yakın" olduğu izlenimi var. Bu izlenim nedeniyle, hükümetin icraatına ilişkin tespit ve değerlendirmeleri de farklı bir ilgi uyandırıyor. Tabii, farklı ilginin sebebi sadece bu değil.

Eleştirel tavır

MÜSİAD bugüne kadar gözlemlendiği kadarıyla, AKP'nin ekonomik ve siyasi icraatına karşı "eleştirel"  tavrıyla da dikkati çekti. Özellikle yayımladığı ekonomik raporlarda, analizlerde, tavsiyelerde ve uyarılarda bu tavrını iktidarla arasına belirgin bir "mesafe" olarak koydu. Bu da, "AKP iktidarına yakınlık" izlenimine rağmen, işadamları örgütü olarak  MÜSİAD'a "objektifliğine güvenilebilecek" bir görünüm kazandırıyor.

Bu tavır Başbakan'a sunulan rapora da yansıyor.  Vurgulanan üç öneri var ki, bugünün konjonktüründe Başbakan Erdoğan'ın "sinirsel hassasiyetini" artıracak cinsten. Bakanlar Kurulu'nda değişiklik istiyor: "Kabinede bakanlar düzeyinde, üretim ekonomisi odaklı bir revizyon yapılmalı". AKP'nin elindeki belediyelerden yükselen yolsuzluk, usulsüzlük iddiaları temizlenmeli: "Yerel yönetimler özellikle arsa spekülasyonunu tetikleyenler

zapt-ı rapt altına alınmalı". Ve, yolsuzlukların üzerine "etkin ve açık yüreklilikle" gidilmeli.

MÜSİAD'ın yolsuzluklar konusunu tam da bugünlere denk getirmesi ve Başbakan'a "meselenin üzerine etkinlikle ve açık yüreklilikle gidilmesi" tavsiyesinde bulunması, en az küresel kriz karşısındaki hareketsizliği eleştirerek tedbir istemesi kadar önemli. Neden mi?  Kendisine yakın hissettiği bir siyasi parti ve iktidarı, ekonomiyi sadece "kaynak dağılımına tecavüz ederek" değil, savundukları "muhafazakar değerleri" bozan ve "ahlak çöküntüsünü" derinleştiren bu mesele karşısındaki hareketsizliğini eleştirebildiği için...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013