Mülteciler enflasyonu da artıracak, büyümeyi de...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Suriyeli mültecilerin sayısını herhalde tam olarak kimse bilmiyor. Elek bile bazı şeyleri süzer, oysa bizim Suriye sınırımız elekten de beter. Gelen geçiyor. Hele hele bazı dönemlerde girişleri önleyebilmek hiç mümkün olamıyor. Hem zaten "Sınırımızı açmayacaktık da ne yapacaktık" yaklaşımı sergilendikten sonra...

Bir satranç tahtası konumundaki Ortadoğu, hamlelerini iyi yapanlar ile güçlü olanların tam bir oyun alanı. Rusya ile iplerin adeta kopma noktasına gelmesi ve bu ülkenin Suriye'deki operasyonlarla Türkiye'ye olan mülteci akınını körükleyecek adımlar atması işimizi iyice zorlaştırıyor. "Gelsinler, hepsini alırız" diyoruz demesine ama, bir yandan da Avrupa ile yardım pazarlığı yapıyoruz. Hele bir de, "Para verirseniz tabii ki akıl verebilirsiniz" anlamına da gelecek "Para vermeden akıl veriyorlar" gibi "büyük siyasi söylemlerimiz" yok mu...  

Öyle görünüyor ki mülteci sayısı üç milyon dolayında artık. Biraz üstünde ya da altında. Ve anlaşılan henüz üç milyon değilse de, sayı giderek bu düzeye doğru yol alacak ve aşacak.

Türkiye mülteciler için milyarlarca dolar harcadı, harcamaya da devam ediyor. Bu, bizim için çok büyük bir yük. Biraz önce de belirttik, bu yükün bir kısmını Avrupa'ya fatura etmeye çalışıyoruz. Avrupa, "Aman bize gelmelerini önle, masrafının bir kısmını karşılayayım" havasında.

İyi de mültecilerin masrafı ya da yarattıkları tahribat yalnızca onlar için yaptığımız harcamayla mı sınırlı ki? Bu tahribat, yapılan 8-10 milyar dolarlık harcamanın çok ötesine geçmeyecek mi?

Okul çağında yüz binlerce çocuk, çalışma çağındaki yüz binlerce genç, sağlık hizmeti götürülmesi gereken milyonlar... Üç işe talip beş kişi zaten varken, şimdi o üç işe talip kişi sayısının altıya, yediye çıkması gerçeği... Kayıt dışı istihdamda ortaya çıkacak artış... İş barışının bozulması olasılığı... İş bulamayanların bir süre sonra illegal işlere bulaşacakları gerçeği... 

Enflasyon ve büyüme

Yaşadığımız ve giderek daha yoğun yaşayacağımız olumsuzlukları sıralamaya çalıştık. Bir başka sorunumuz daha var; enflasyon. Üç milyon kişi bir talep yaratacak ve bu durum enflasyon hedefimizi iyice zora sokacak.

Bu talep daha çok gıda maddelerinde yoğunlaşacak. Gıda enflasyonu zaten yüksek. Eğilim daha da hızlanabilecek. Et fiyatlarındaki artışa karşı önlem olarak tavan fiyat uygulamasına geçmek zorunda kalmamız da bir çaresizlik içinde olunduğunu ortaya koymuyor mu zaten.

Sayıları üç milyona dayanmış olan mültecilerin etkisiyle gıda maddelerine olan talep artacak, bu da fiyatları yukarı itecek. Bundan kaçış mümkün görünmüyor. Gıda ve alkolsüz içeceklerin TÜFE içindeki payı, bu yıl bir miktar daha gerilemiş olsa da hala yüzde 23.68 ile oldukça yüksek bir düzeyde. Bu insanlar da öncelikle karınlarını doyurmak durumunda. Dolayısıyla gıda maddeleri üstündeki fiyat baskısı artarak sürecek. Gıda maddelerinin fiyatında ocak ayında yüzde 4.28, ocak itibariyle son bir yılda yüzde 11.69 artış oldu. Aylık oran hep böyle seyretmeyecek elbette, ama yıllık oranı tek haneye indirmek öyle görünüyor ki pek mümkün olmayacak.

Daha önce de değindiğimiz gibi geçmiş yıl eğilimleri bizi normalde 2016 sonu için yüzde 9'luk bir enflasyona götürüyor. Ama Suriyeli mültecilerden gelen baskıyla bu oranı daha yukarıda, çift hanede görme olasılığı da hiç yok değil. 

Enflasyonu yukarı iten olumsuzlukların karşısında şimdilik kayda değer en olumlu gelişme petrol fiyatlarının ve şubattan itibaren döviz kurunun düşük seyrediyor olması. Ocak ayı ortalaması 3.01 olan dolar, şubat ayının şimdiye kadarki ortalaması bazında 2.94'e indi. Doların yılbaşından bu yana olan ortalaması ise 2.99 oldu. 

Mülteciler enflasyon üstünde olumsuz bir baskı unsuru olacak. Üç milyon kişi barınacak, doyacak, harcama yapacak. İster kendileri doğrudan yapsın bu harcamayı, ister kamu eliyle dolaylı bir harcama söz konusu olsun. Sonuçta üç milyon kişi aç oturmayacak; yiyecek, içecek.

Bu durum nasıl enflasyonu yukarı itecekse, aynı şekilde üretimi, dolayısıyla büyümeyi de yukarı doğru hareketlendirecek. 

Orta vadeli programda büyümenin 2015 yılında yüzde 4 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. Yılın son çeyreğindeki sanayi üretiminin yüksek oluşmasından sonra bu oranın tutma olasılığı da hayli yüksek görülüyor. Yüzde 4'e ulaşılamasa bile büyümenin en az yüzde 3.7-3.8 dolayında gerçekleşmesi bekleniyor.

Bu yılın büyüme hızı hedefi yüzde 4.5. Bu orana ulaşma şansımız hiç de az değil. Geçen yılsonu itibariyle 78.7 milyon olan nüfusumuzun, aslında mültecilerle birlikte 82 milyona doğru yol aldığını ve bunun yaratacağı talep sonucu üretimin de artacağını varsayarsak, yüzde 4.5 hiç de ulaşılmaz bir oran gibi durmuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar