Mülteci sorununu çözmek için beş önemli adım
Danimarka, Lübnan gazetelerine ilginç bir ilan verdi. İlanda bizzat dile getirilmese de verilmek istenen mesaj şu: "Sevgili mülteciler, buraya gelmeyin."
İlanda, Danimarka'nın mülteciler için uygun olmayan bir ülke olduğuna dair bilgiler yer alıyor. Mevcut yasalar ile mültecilere sağlanan sosyal yardımların yüzde 50 oranında azaltıldığı; Danimarka'da sürekli oturma izni almak için Danca konuşmak gerektiği ilanda yer alan bilgiler arasında. Ülkedeki sol partiler buna tepki verdiler ve "zamanlama açısından tüm zamanların en kötü ilanı" olarak değerlendirdi. Hükümet ise mevcut mülteci akımının sürdürülemeyeceğini açıkladı. Danimarka geçtiğimiz yıl 15 bin mülteci kabul etti. Bugün Lübnan'daki Suriyeli mültecilerin sayısı 1 milyona ulaşıyor ve her dört mülteciden birisi savaştan kaçmış durumda.
Almanya ise Danimarka'dan farklı olarak, her yıl 500 bin mülteciye kapılarını açabileceğini söyledi. Alman Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel, ülkenin ekonomik açıdan güçlü olduğunu ve mültecilere destek verebileceği kaydetti.
Her bir Avrupa ülkesinin mülteci konusuna farklı bir yaklaşım göstereceği ortada. İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) bir açıklama yaparak Avrupa Birliği ve 28 üye üyesini, yaşanan bu insan hakları krizine dur demeye çağırdı. 14 Eylül'de gerçekleşecek olan AB Zirvesi'nde bu konuya çözüm üretilmesi büyük önem taşıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, mülteci sorununu sonlandırmak amacıyla AB liderlerini beş önemli adım atmaya davet ediyor.
1. Daha güvenli ve yasal yollar oluşturmak: Mültecilerin tehlikeli şartlarda yol almaları engellenmeli. Ailelerin bir arada yaşayabilmeleri için daha büyük alanlar oluşturulmalı. AB'nin 22 bin mülteci sınırlaması yeterli değil. İnsani vize sayısının artırılması gerekiyor.
2. AB'nin işlemeyen sığınma sisteminin işler hale getirilmesi: Ortak yasalar ve standartlara rağmen, AB üyeleri arasında, sığınma kriterleri ve entegrasyon önlemleri konusunda önemli farklılıklar mevcut. Avrupa Komisyonu'nun bu konuda harekete geçmesi ülkeler arasındaki bu farklılıkların kaldırılması; sığınma süreçlerin şeffaflaşması ve mülteci haklarının korunması gerekiyor.
3. Etkili arama-kurtarma operasyonlarının devreye girmesi: Akdeniz'de etkili arama-kurtarma operasyonlarının devreye girmesi ve ölümlerin engellenmesi gerekiyor.
4. Mültecilerin Avrupa genelinde farklı ülkelerde konumlandırılması: Mültecilerin Avrupa genelinde farklı ülkelerde konumlandırılması, Yunanistan gibi AB sınırlarında kalan ülkeler üzerindeki ağır yükü kaldırmak açısından önem taşıyor. Mülteci akını yaşayan Yunanistan bu süreci yönetmeyi başaramadığı için ciddi bir insanlık krizi ile karşı karşıya. Her ülkenin kendi kapasitesi doğrultusunda, çözümün bir parçası olması gerekiyor.
5. Güvensiz ülkeler listesi oluşturmak: Uluslararası destek ihtiyacı duyan ve ulusal grupların risk altında olduğu ülkelerin bir listesinin hazırlanması önem taşıyor.
AB ülkelerinin kabul ettiği mülteci sayısı 32 bin 256. BM verilerine göre, 200 bin mültecinin gidecek yeri yok. Uluslararası Göç Örgütü’ne göre, bu yıl 350 bin kişi Akdeniz’den geçerek AB’ye ulaştı. 2 binin üzerinde insan yolda hayatını kaybetti. 2015 yılında AB kıyılarında kaç kişinin hayatını kaybettiği ise bilinmiyor.