Mükelleflerin mali idareden açıklama talebinde son durum
Mükellef hakları ve demokratikleşme konusunda tüm dünyadaki iyileşmelere paralel olarak ülkemizde de vergi yasalarında mükellef haklarını öne çıkaran değişiklikler yapılmaktadır. Bunun son örneğini mükelleflerin vergi idaresinden kanun maddelerinin yorumu sırasında tereddüde düştükleri hususlarda izahat istemeye ilişkin düzenlemeler de görüyoruz.
Başlıca yasal düzenlemeler
1 Ağustos 2010 tarihinde yürürlüğe giren 6009 sayılı vergi kanunlarında değişiklikler getiren torba yasa ile Vergi Usul Kanunu'nun 413'üncü ve 369'uncu maddeleri değiştirilmiştir. Son duruma göre VUK'un 413'üncü maddesi şöyledir.
Mükelleflerin izahat talebi
Mükellefler, Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan veya bu hususta yetkili kıldığı makamlardan, vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında yazı ile izahat isteyebilir.
Gelir İdaresi Başkanlığı, kendisinden istenecek izahatı özelge ile cevaplandırabileceği gibi, aynı durumda olan tüm mükellefler bakımından uygulamaya yön vermek ve açıklık getirmek üzere sirküler de yayımlayabilir.
Sirküler ve özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde, Gelir İdaresi Başkanı veya tevkil edeceği bir başkan yardımcısının başkanlığında en az üç daire başkanından müteşekkil bir komisyon marifetiyle oluşturulur.
Söz konusu komisyonda oluşturulmuş sirküler veya özelgeler ile konu, kapsam ve ilgili olduğu mevzuat bakımından tamamen aynı mahiyeti taşıyan bir hususta izahat talebinde bulunulması halinde, komisyon tarafından oluşturulan sirküler veya özelgelere uygun olmak şartıyla Gelir İdaresi Başkanlığı taşra teşkilatı tarafından da özelgeler verilebilir.
Sirküler ve vergi mahremiyetine ilişkin hükümler göz önünde bulundurulmak şartıyla özelgeler, Gelir İdaresi Başkanlığı'nca internet ortamında yayımlanır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı'nca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Yanılma ve görüş değişikliği
VUK'un 369'uncu maddesinde ise verilen izahatın sonradan değişmesi veya mükellefe yanlış izahat yapılmış olması halinde mükellefin mağduriyeti önlenmek istenmiştir. Maddeye göre; yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz.
Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olup, geriye dönük olarak uygulanamaz. Şu kadar ki, bu hüküm yargı mercileri tarafından iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında uygulanmaz.
Yönetmelik ve tebliğler
6009 sayılı Yasa ile VUK'un 413'üncü maddesinde özelge ve sirküler ile ilgili maddenin sonuna eklenen bir bent ile bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasların, Maliye Bakanlığı'nca yayımlanacak bir yönetmelik ile belirlenmesi kabul edilmiştir. Bu hükme dayanarak Bakanlık bu yasal düzenlemeyi kısa zamanda tamamlayarak 28.08.210 tarih ve 27686 sayılı Resmi Gazete'de "Mükelleflerin İzahat Taleplerinin Cevaplandırılmasına Dair Yönetmelik" başlığıyla yayınlanmıştır.
Konu ile ilgili olarak 16.01.2010 tarih ve 27464 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 395 Sıra No'lu VUK Genel Tebliği'nden sonra, 6009 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ve yukarıda belirtilen yönetmelikten sonra 01.10.2010 tarih ve 27716 Sayılı Resmi Gazete'de 400 Seri No'lu VUK Genel Tebliği yayınlanmıştır. Bu tebliğin yayınlanması ile 395 Sıra No'lu VUK Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmıştır.
Yukarıda açıklanan mevzuat düzenlemelerinden sonra mükelleflerin izahat talebinin cevaplandırılması konusu yeni ve sistemli bir yapıya ulaşmıştır. Yönetmeliğe göre yapı şöyledir.
Özelge talebinin kapsamı
1- Özelge, mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkındaki izahat taleplerine ilişkin olarak verilir.
2- Mükelleflerin aşağıdaki başvuruları özelge kapsamında değerlendirilmez:
a) Başkalarının vergi durumları hakkında bilgi ve izahat talepleri.
a)Yargıya intikal etmiş olaylara ilişkin izahat talepleri.
b)Hakkında vergi incelemesi yapılmakta olan mükelleflerce veya vergi sorumlularınca incelemeye konu olan işlemlerle ilgili izahat talepleri.
c)Somut bir olaya dayanmayan, teorik hususlara ilişkin bilgi ve izahat talepleri.
d)Mücbir sebep hali ilanı, vergi borçlarının terkini, belge düzenine ilişkin yetkilerin kullanılması gibi kanunlarla uygulamanın tespitine dair Maliye Bakanlığına yetki verilen konulara ilişkin talepler.
e)Mükelleflerin ve vergi sorumlularının vergi uygulamaları ile ilgili işlemlerinin gerçekleşmesinden sonra yaptıkları başvuruları ile kanunun 122'nci maddesine göre vergi hataları ile ilgili yapılan düzeltme talepleri ve 124.maddesine göre Maliye Bakanlığı'nca incelenecek olan şikayet yoluyla müracaatlar.
f)Sözlü veya yazılı olarak veya internet aracılığıyla, 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca yapılan talepler.
Özelge talep edebilecek kişi ve kurumlar
Özelge talepleri, mükellefler ile vergi sorumluları, bunların mirasçıları, yetki belgesine sahip kanuni temsilcileri veya vekillerince yapılır.
Odalar ve birlikler gibi mesleki kuruluşlar, kendi mükellefiyetleri ile ilgili olanlar hariç olmak üzere, üyelerine ilan etmek amacıyla özelge talebinde bulunamazlar. Ancak, bu kuruluşlar Başkanlıktan, vergilendirme ile ilgili konularda özelge niteliğinde olmayan görüş talep edebilirler.
Özelge talep edilecek merci
Özelge, mükelleflerin gelir veya kurumlar vergisi bakımından sürekli mükellefiyetlerinin bulunduğu vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı bulunmayan illerde defterdarlıklardan talep edilir.
Diğer mükellef veya vergi sorumluları özelge talepleri için, ikametgah veya kanuni merkezlerinin bulunduğu vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı bulunmayan illerde defterdarlıklara; ikametgahı veya kanuni merkezi bulunmayanlar ise Ankara, İstanbul ve İzmir Vergi Dairesi başkanlıklarından herhangi birine başvurur.
Özelge talepleri, başkanlığın internet sitesinde bir örneği yer alan özelge talep formu kullanılmak suretiyle yapılır. Söz konusu form kullanılmaksızın yapılacak özelge talepleri kabul edilmez.
Taleplerin değerlendirilmesi ve özelge verilmesi
Vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı bulunmayan illerde defterdarlıklar özelge taleplerini yönetmeliğin 8, 9 ve 10'uncu maddelerde yer alan hükümler bakımından değerlendirir. Söz konusu maddelerde yer alan hükümlere aykırı bir durumun varlığı halinde, başvuru sahibine yazılı ve gerekçeli olarak gerekli bildirim yapılır.
Birinci fıkrada belirtilen makamlarca; konu, kapsam ve ilgili olduğu mevzuat bakımından ilk defa özelge talep edilen hususlara ilişkin olarak özelge taslağı hazırlanarak, başkanlığa gönderilir ve komisyonun onayından sonra özelge tayin edilir.
Komisyon onaylanmış özelgeler emsal teşkil etmek üzere Özelge Otomasyon Sistemi'nde bu amaçla hazırlanan emsal özelge havuzuna konulur.
Vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı bulunmayan illerde defterdarlıklar, komisyonda oluşturulmuş sirküler veya özelgeler ile konu, kapsam ve ilgili olduğu mevzuat bakımından tamamen aynı mahiyeti taşıyan bir hususta özelge talebinde bulunulması halinde, Komisyon tarafından oluşturulan sirküler veya emsal özelge havuzunda yer alan özelgelere uygun olmak şartıyla özelge verebilir.
Özelge Otomasyon Sistemi
Başkanlık, özelge talebinde bulunulması, özelge taslaklarının, hazırlanması, Başkanlığa iletilmesi, Komisyonca onaylanması ve tayin edilmiş olan özelgelerle ilgili emsal özelge havuzu oluşturulmasını sağlamaya yönelik olarak bir Özelge Otomasyon Sistemi kurar.
369'uncu maddede yapılan değişiklik ve 400 nolu VUK genel tebliği
400 sıra nolu VUK genel tebliği ile yanılma ve görüş değişikliği hallerinde ne tür uygulama yapılacağına ilişkin olarak aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.
6009 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesiyle Vergi Usul Kanunu'nun 369'uncu maddesinde yapılan değişiklikle, maddenin birinci fıkrasında belirtilen hallerin mevcudiyeti halinde, vergi cezası kesilmemesine ilave olarak, 1/8/2010 tarihinden geçerli olmak üzere, gecikme faizi hesaplanmaması da hükme bağlanmıştır. Buna göre, bir mükellef veya vergi sorumlusunun yetkili makamlarca kendisine yapılan izahata (verilen özelgeye) uygun hareket etmesi ve bilahare bu izahatın yanlış olduğunun anlaşılması veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde, mükellef veya vergi sorumlusu adına yapılacak tarhiyat dolayısıyla vergi ziyaı cezası kesilmeyecek ve gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
Diğer taraftan yetkili makamların, vergilendirme ile ilgili bir konuda, genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler, yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olacak olup, geriye dönük olarak uygulanamayacaktır.
Genel tebliğ veya sirkülerin iptal davasına konu edilerek yargı mercilerince iptaline karar verilmesi durumunda, iptal kararının işlemin tesis edildiği tarihe kadar geriye yürütülmesi zorunlu olduğundan, maddeyle getirilen yeni kural bu durumlar için uygulanmayacaktır.