Mükelleflerce mesleki teşekküllere ve derneklere yapılan ödemeler ve gid
Dr. Mehmet ŞAFAK
Küreselleşmeye ve demokrasinin gelişimine paralel olarak resmi kuruluşlar dışında ve bu kuruluşlardan bağımsız olarak faaliyet gösteren ekonomik, politik, sosyal ve siyasal amaçlı birçok kuruluş ortaya çıkmıştır. Genel olarak sivil toplum kuruluşları olarak nitelenen bu kuruluşlar oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterirler.
Ülkemizde de son yıllarda toplumsal dayanışmayı ve mesleki yardımlaşmayı geliştirip güçlendirmek amacıyla kurulan sivil toplum örgütlerin sayıları hızla artmıştır. Genel olarak üyelerinin menfaatlerini korumayı amaçlayan kuruluşlar meslek kolları itibariyle bölgesel ve ulusal alanda faaliyet göstermektedirler.
Vergi mükellefleri icra ettikleri meslek veya faaliyet kollarına göre kurulan dernek, oda, meslek örgütü gibi kuruluşlara üye olmakta ve kendisinin ve bulunduğu sektörde çalışanların menfaatlerinin korunması amacıyla yıllık üyelik aidatı, katkı payı adı altında ödemeler yapmaktadırlar. Bunun dışında toplumsal dayanışma amacıyla dernek ve vakıflara gönüllü olarak bağışta bulunmaktadır. Bu yazımızda mesleki teşekküllere ve derneklere yapılan aidat ve benzeri ödemelerin vergi mevzuatı karşısındaki durumunu ele alacağız.
Mesleki teşekküllere yapılan ödemeler
Mesleki teşekkül, çeşitli meslek ve iş kolunda faaliyette bulunan mükellefler arasında birlik ve dayanışmayı, üyelerin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlayan, mesleklerini icra etmelerini kolaylaştıran, birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak üzere kuruluşu ve faaliyeti özel kanunlarla düzenlenen meslek örgütleridir.
Anayasamızın 135. maddesinde bu kuruluşların kamu kurumu niteliği ifade edilmiştir. İş hayatının düzenlenmesinde önemli etkileri söz konusudur. Kamu kuruluşları ile uyumlu ilişki içinde çalışmaktadırlar.
İfa ettikleri hizmetler itibariyle kamu hizmeti gören ticaret ve sanayi odaları, odalar birliği vd. meslek örgütleri faaliyetlerinin finansmanını üyelerinden aldıkları aidatlarla karşılamaktadırlar. Birçok halde mükelleflerin ilgili meslek kuruluşlarına üyeliği ve aidat ödemeleri bir zorunluluktur.
Mükellefler tarafından yapılan aidat ödemelerinin gider yazılabileceği GVK'de ve KVK'de açık olarak belirtilmemiştir. Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinde safi ticari kazancın elde edilmesinde indirilebilecek giderler sayılmıştır. Maddenin 1.bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirilebileceği belirtilmiştir.
Buna göre bir masrafın gider yazılabilmesi için;
- Gelirin elde edilmesi için yapılmış olması,
- Masrafla iş arasında açık ve güçlü bir illiyet bağlantısının olması,
- Masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış olması,
Gerektiğini belirtmiştir.
Bu itibarla derneğe veya mesleki teşekküle yapılan aidat ödemesinin indirim konusu yapılmasında en önemli kriter gider niteliğinde olan ödemenin ticari kazancın elde edilmesinde etkisinin olup olmamasıdır.
İşletmenin faaliyetinin devamlılığına doğrudan bir etkisi bulunmamakla birlikte dayanağını anayasadan alan ve mesleki anlamda düzenleyici bir kurum olarak kamu hizmeti gören mesleki teşekküllere üyelik yasal zorunluluk arz ettiğinden işletmeler açısından işin devamlılığına kanıt teşkil etmektedir. Bu nedenle vergi uygulamaları bakımından dernek olarak kabul edilen; odalar, borsalar, meslek örgütleri ve bunların üst kuruluşlarının üyelerinden topladıkları aidat ve benzeri ödemelerin bu ödemeyi yapan kişi ve kurumlarca (mükelleflerce) vergi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınması gerekir.
Bordrolu olarak çalışan meslek mensuplarının bağlı bulundukları meslek kuruluşlarına ödedikleri aidatlar:
Kişi ve kurumlar tarafından istihdam edilen ve yasal olarak belli meslek kuruluşlarına aidat ödemesi mecburiyeti bulunan mühendis, avukat, doktor ve benzeri meslek mensuplarının bağlı bulundukları meslek kuruluşlarına yaptıkları aidat ödemeleri, bu kişiler adına verilen makbuzlarla belgelenmektedir.
Bu ödemelerin işveren durumundaki kişi ve kurumlar tarafından karşılanması halinde, stopaj hesaplanmaksızın gider kaydedilebileceği görüşündeyiz.
Çünkü işveren kurum faaliyetlerini sürdürebilmek için, bahsi geçen meslek mensuplarını istihdam etmek mecburiyetindedir. Kurumun üstlendiği aidat bu istihdam işleminin beraberinde getirdiği yasal bir yüktür. Her ne kadar hukuken bahsi geçen aidatın ödenmesine ilişkin yükümlülük ücretliye ait ise de, istihdam nedeniyle bu yükümlülüğün işverene intikal ettiği, söz konusu ödemenin, GVK'nin 40/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Derneklere yapılan aidat ödemeleri:
Yukarıda belirtildiği gibi ticaret ve sanayi odaları gibi kanunla kurulmuş meslek odaları da dernek niteliğindedir. Aidat ödemelerinin gelir ve kurumlar vergisi matrahının belirlenmesinde gider yazılması konusunda tereddüt yoktur.
Mesleki, ekonomik ve sosyal ilişkilerin yürütülmesinde ve geliştirilmesinde yardımcı olma, üretim ve ticaretin verimli bir şekilde artışını destekleme, bilimsel araştırmalar yaparak üyelerine önerilerde bulunmak gibi amaçlarla mükelleflerce kurulan, (gerçek ve tüzel kişilerce kurulabilir) dernek ve birliklerin aidat, giderlere katılma payı ve benzeri ödemeler söz konusudur.
Mesleki teşekküllerde olduğu gibi bu kuruluşların faaliyetlerinin finansmanı da zorunlu olarak üyeleri tarafından karşılanır.Yapılan bağışlar ve aidatlar dışında gelirleri yoktur.
Dernek ve birliklere yapılan bu ödemeler, yukarıda belirtilen mesleki teşekküllere yapılan aidat ödemelerinden farklı olarak, uygulamada işle ilgili olmayan ve şahsi nitelikte bulundukları gerekçesiyle safi kazancın tespitinde mükelleflerce gider olarak kaydedilmesi kabul edilmemektedir.
Mesleki bir derneğin kurulması ve yaşatılması için yapılan giderlerin masraf yazılamaması haklı olarak iş adamlarına garip gelebilir. Çünkü bu ödemeler çoğu zaman işle ilgilidir; iş dışı veya şahsi amaç taşımazlar. Fakat takdir edileceği üzere böyle bir gider kaydı tamamen serbest bırakıldığında istismara uğramaya oldukça açıktır. Bu nedenle, en uygun çözüm, aşağıda açıklanan işveren sendikası aidatlarında olduğu gibi (GVK Md.40/8) mesleki dernek ve birliklerin masraflarına katılma amacıyla yapılan aidat ve benzeri ödemlerin de yasal sınır ve kontrol altında gider yazılmasını sağlayacak yasal düzenlemenin yapılmasıdır.
Öte yandan,söz konusu dernek ve birliklerin masrafına katılmak amacıyla (bağış şeklinde) değil de bu dernek veya birliğin gerçekten verdiği bir hizmetin karşılığı olarak( makul ve rayice uygun bedeli olarak) yapılan ödemelerin gider kaydında, herhangi bir engel veya sınır bulunmadığı da belirtmek gerekir.
İşveren sendikalarına ödenen aidatlar:
1986 yılına kadar işveren sendikalarına ödenen aidatların masraf kaydı vergi kanunları açısından kabul edilmemiştir. Bu konuda, vergi idaresinin yaptığı tarhiyatlar Danıştay'ca da onanmış, işveren sendika aidatlarının Gelir Vergisi Kanunu'nun 40.maddesinin 1 nolu genel hükmü uyarınca gider yazılamayacağı kesinlik kazanmıştır.
Ancak, 3239 sayılı kanunla, Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesine eklenen 8 nolu bent hükmü ile işverenlerce Sendikalar Kanunu hükümlerine göre sendikalara ödenen aidatların gider kaydedileceği, kanunla hükme bağlanmıştır. Ancak, ilgili hükme göre, ödenen sendika aidatının bir aylık tutarı, işyerinde işçilere ödenen çıplak ücretin bir günlük tutarını aşamayacaktır. Madde hükmü, ödenen aidatın bu tutarı geçemeyeceği şeklinde düzenlenmiş olmakla beraber vergi hukuku açısından, bunun bu tutarı aşan ödemenin masraf yazılamayacağı şeklinde anlaşılması gerekir.