Mükellefi zorla uyumsuz yapmak
Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergiye Uyumlu Mükelleflere Vergi İndirimi” başlıklı mükerrer 121. maddesi ile vergilerini zamanında beyan eden ve ödeyen ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerindekiler hariç kurumlar vergisi mükelleflerinin, hesaplanan gelir ve kurumlar vergilerinden %5 oranında indirim yapılması öngörülmüştür. Bu düzenleme, vergi aflarından yararlanarak avantaj sağlayanlar karşısında dürüst mükellefleri korumak ve ödüllendirmek amacı ile ihdas edilmiştir.
Bu mükelleflerin indirim uygulamasından yararlanabilmesi için gerekli olan koşullar 23.12.2017 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 301 sayılı Genel Tebliğ ile aşağıdaki şekilde somutlaştırılmıştır.
1) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş ve bu beyannamelerden tahakkuk eden vergilerin de kanuni süresi içerisinde ödenmiş olması
2) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl içerisinde haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması
3) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla 1.000 Türk Lirası’nın üzerinde vadesi geçmiş borcun bulunmaması
4) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde sayılan fiillerin işlenmemiş olması
Söz konusu mükelleflerin hesaplanan gelir ve kurumlar vergisi üzerinden hesaplayacakları indirim tutarı için kanunda, 1.000.000 TL üst sınır çizilmiştir.
Vergiye uyumlu dürüst mükellefler için öngörülen indirim uygulamasını yukarıda özetledim. Ayrıntılı açıklama için 301 sayılı Genel Tebliğ’e bakılmasında yarar vardır.
Bu koşulların kanun karşındaki durumu ayrıca tartışılabilir.
Ancak benim değinmek istediğim konu, son günlerde vergi dairelerinin mükellefler aleyhine küçük tutarlı da olsa bazen iade talebine bazen haksız iadeye veya incelemeye dayalı olarak küçük küçük cezalı tarhiyatlar göndermesidir. Örneğin, önemli miktarda vergi ödeyen bir inşaat şirketine 97.35 TL, yine önemli miktarda vergiler ödeyen ve otomotiv sektöründeki bir şirkete 156.65 TL vergi ve cezası tebliğ edilmiştir. Görüştüğüm bir vergi dairesinde bu örnekler için “öyle çok ki” olduğu ifadesi kullanılmıştır.
Önce önemli tutarlarda vergi ödeyen şirketlerin bu rakamlar için üzülmesi, çok yanlıştır. Bu cezalar, hem iş âlemini idareden soğutmakta hem de vergi bilincinden uzaklaştırmaktadır.
Milyonun üzerinde vergi ödeyen bir firma, 97 TL vergiyi düşünmez.
Her halde bu cezalar gönderilirken, “ufak rakama dava açmazlar, nasıl olsa öderler” diye düşünülmektedir. Ancak bu cezalı tarhiyatlar, uyumlu mükellef indirimi hakkını da mükellefe kaybettirmektedir. Örneğin, 156 TL cezalı tarhiyat yapılan firma, bu yüzden 2018 beyanında yararlanacağı 198.000 TL indirim hakkını yitirmektedir.
Bu uygulamanın, mükellefleri açığa düşürerek, indirim haklarını elinden almak suretiyle vergi gelirlerini artırmak amacıyla yapıldığını düşünmek dahi istemiyorum.
Mükelleflere bazen ayrıca pahalıya mâl olacak olan ve vergiye uyumu arttırma yerine vergiden soğutmaya yönelik bu uygulamadan vaz geçilmelidir. Vergi dairlerine, firmanın dürüstlüğüne inanmaları halinde firma rakamları, matrahları ve ödenen vergiler karşısında bindelerle ifade edilebilecek küçük matrah farklarını, cezalı tarhiyata bağlamak yerine cari dönem matrahına eklettirmek veya fatura kestirmek gibi uygulamalara gitme konusunda takdir hakkının tanınması gerekmektedir. Hani, yıllar önce yapıldığı gibi.
Mükellefleri zorla uyumsuz yapmanın uzun vadede Hazineye de pek yararı olacağını düşünmüyorum.