Mukayeseli üstünlük alanlarımıza destek
Son 15 yılda hayata geçirdiğimiz Teşvik Uygulamaları ve sonuçlarını gözden geçirirken, daha farklı yeni desteklere ihtiyaç olduğunu düşündüm. “Mukayeseli üstünlük” taşıyan iki alanın tarım-gıda sektörü ile turizmin olduğunu gördüm. O alanlarda farklı projelerin desteklemesiyle katma değer artışı sağlanabilir.
1998 yılında 4325 sayılı teşvik yasasıyla 1500 doların altında milli gelire sahip 22 ildeki yatırımlara destek verdiğimiz teşvik sistemini, daha sonra 2002 yılında illerin gelişmişlik endekslerine dayalı olarak değiştirip 36 ilde uygulamaya başladık. 2005 yılında kapsamı geliştirerek 13 il ve 2 adayı ekleyerek 51 merkeze çıkardık. 5 yıllık süresini de zaman içinde uzattık. 2009 yılında bütün illeri farklı oranlarda kapsayan 4 bölgeli teşvik uygulamasına geçtik.
Bu üç teşviğin üçünün de amaçları arasında “Bölgeler arası farkların azaltılması ve Doğu-Güneydoğu’nun kalkındırılması” önceliği vardı.
Ama sonuçlar öyle olmadı. Bu üç teşvik döneminde kamunun verdiği 136 milyar liralık teşvik desteğinin 80 milyarlık bölümü ülkemizin gelişmiş birinci ve ikinci bölgedeki 24 iline giderken, Doğu ve Güneydoğu'daki ülkemizin geri kalmış 15 ilinin de içinde yer aldığı üçüncü ve dördüncü bölgedeki 57 il 46 milyonluk bölümü kullanabildi.
Bu da doğal olarak bölgeler arası farkları azaltmak yerine artırıcı bir sonuç getirdi. Son olarak 2012 yılı Temmuz’unda gündeme gelen altı bölgeli teşvik sistemi biraz daha sağlıklı bir sonuç verdi. En geri kalmış bölge olan 6. Bölgenin illeri verilen teşviğin getirdiği imkan nedeniyle 2013 yılının ilk çeyreğinde önemli yatırım çekme başarısını gösterdi.
Ancak, bana göre teşviklerin farklı yeni uygulamalarla geliştirilmesi gerekiyor. Bunlardan biri zaman zaman yazdığım, “yeniden kazanım” projelerinin enerji desteği, işçi prim desteği gibi uygulamalarla geliştirilmesi. Teleften pamuk, çöpten enerji, çöpten kağıt üretimi ile atıkları değerlendiren “Yeniden kazanım” projeleri mutlaka desteklenerek, miktarları ve çeşitleri artırılmalıdır.
Bir ikinci uygulama da ülkemizin “Mukayeseli üstünlük” sağlayacak alanlarının saptanarak desteklenmesidir. Bu alanlardan biri tarım ve gıda sanayidir. Buna ülkemiz coğrafyası ve iklim-ürün çeşitliliğimiz büyük imkan yaratmaktadır. Ve küresel kuraklık, bazı Avrupa ülkelerinde tarım alanlarının terk edilmesi gibi gelişmeler bu alanda önümüzdeki dönemde de bizim için yeni fırsatlar doğurabileceği için, mukayeseli üstünlüğümüzün süreceği bu alan yeni bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.
Mukayeseli üstünlüğümüzün ortaya çıkardığı desteğinin artırılması gereken turizmdir. Son yıllarda güneş-kum-deniz üçlüsünden çıkıp kültür, yayla, sağlık gibi çeşitlenerek hızlı büyümeye başlayan bu alanda şaşırtıcı imkanlar ortaya çıkmaktadır. O nedenle bu alana yapılacak her doğru yatırım ve destek önemli katma değer artışına dönüşüyle ülkemize katkıda bulunacaktır.
Doğaldır ki, dünyadaki trendlere ve çevremizdeki ülkelerin taleplerine bağlı olarak yapılacak bir araştırma yeni dönemde “Mukayeseli üstünlük” sağlayabileceğimiz alanların sayılarını artıracaktır.
Ben, bu alanda bazı düşüncelerimi ortaya koyarak, ilgi duyacaklara bir çağrıda bulunmak istedim…