Muhtemelen yılın en düşük işsizlik oranı
Geçen hafta haziran ayı sanayi üretim endeksi açıklanmıştı. Bir önceki aya kıyasla belirgin bir düşüş gerçekleşmişti sanayi üretiminde. Öte yandan, haziran ayındaki üretim düzeyinin krizden önceki zirve üretim değerinden 5.9 puan daha aşağıda olduğu da ortaya çıktı.
Sanayi üretiminden bir hafta sonra, dün, bu sefer mayıs ayı işsizlik verileri yayınlandı. İşsizlik oranı, yıl içinde büyük dalgalanmalar gösteren bir veri. Mesela, yaz aylarında Türkiye'de işsizlik oranı yıl ortalamasına kıyasla çok daha düşük bir düzeyde gerçekleşiyor. 2005'ten bu yana daima böyle olmuş (Tablo 1). 2005-2009 döneminde, mayıs ayı ile yılın ortalaması arasında büyük fark var. Bu fark kriz döneminde azalmış. Bu da beklenen bir durum; zira mevsimlik etkilerin dışında kriz etkisi devreye giriyor.
Tablo 1: İşsizlik oranları (%)
Ortalama Mayıs ayı Fark
2005 10.6 9.6 1.0
2006 10.3 9.2 1.1
2007 10.2 9.2 1.0
2008 11.0 9.2 1.8
2009 14.0 13.6 0.4
Dolayısıyla, işsizlik oranlarını değerlendirirken, 'ham' verilerin bir ay öncesine kıyasla ne kadar arttığına bakıp üzülmenin, ya da ne denli azaldığını gösterip sevinmenin bir anlamı yok. Artık bu alışkanlıktan vazgeçmemiz gerekiyor. Peki, nedir durum?
Şu: Açıklanan veri, hem olumlu hem de olumsuz yönde karakter taşıyor. TÜİK ham işsizlik verileri ile birlikte mevsim hareketlerinden arındırılmış aylık verileri de yayınlıyor. Arındırılmış verileri kullanarak bir ay öncesine kıyasla nasıl bir gelişme olduğunu değerlendirmekte yukarıda değindiğim sakınca yok.
Grafik 1'de arındırılmış işsizlik oranlarının 2007'nin başından bu yana gelişimi gösteriliyor. İki noktanın altını çizmek gerekiyor. Birincisi, mayıs ayı işsizlik oranı ile nisan ayında gerçekleşen arasında bir fark yok: İkisi de yüzde 12. Farklı bir ifadeyle, mevsimlik nedenlerin dışında işsizlik oranında bir azalma yok. İkincisi, tıpkı sanayi üretiminde olduğu gibi, kriz öncesindeki düzeyin oldukça uzağındayız. İşsizlik oranının 2007 yılında yüzde 10 dolayında gezindiğini dikkate aldığımızda, aradaki farkın 2 puan olduğu ortaya çıkıyor. Az değil.
Peki, işsizliğe ilişkin hiç mi olumlu gelişme yok? Elbette var. Grafik bu olumlu gelişmeyi açık biçimde gösteriyor. Nisan 2009'dan bu yana işsizlik oranı düşüyor. Bu gelişmeyi ham verilerden de saptamak mümkün: 2009'un mayıs ayındaki işsizlik oranına kıyasla 2.6 puan daha düşük bu mayısta gerçekleşen değer. Ama bu olumlu gelişme, krizin yıkıcı etkisini tümüyle ortadan kaldırmak açısından yeterli değil. Peki, bundan sonrası nasıl şekillenecek?
Açık ki büyüme hızımıza bağlı işsizliğin nasıl gelişeceği. Mevsimlik nedenlerin dışında işsizlik oranının düşmesi için büyüme hızının yüzde 4-4.5 gibi bir düzeyi geçmesi gerekiyor. Yılın ikinci yarısında büyüme hızımızın ne düzeyde gerçekleşeceği ise, bir önceki yazımda tartıştığım gibi, ağırlıklı olarak ihracatımızdaki gelişmelere bağlı. O yazıda ayrıntılı bir şekilde ele aldığım için tekrarlamıyorum, ama yılın ikinci yarısında büyüme hızında düşüş gerçekleşme olasılığı yüksek. Bu durumda, mayıs ayı işsizlik oranının, 2009'un en düşük olmasa bile, en düşüğe çok yakın bir işsizlik oranı olduğu anlaşılıyor.