Müdahaleler
Kırılganlığı arttıracak nitelikteki olay ve gelişmelerin bir hafta gibi çok kısa bir süre içinde yoğunlaşması olağan dışı bir ortam yaratıyor. Koşulların sürdürülebilir olmayışı yaratıyor. Koşulların sürdürülebilir olmayışı ise günü kurtarmak adına farklı müdahalelerin devreye girmesine sebep olabiliyor, açıklık ve şeffaflık iyice azalıyor, sebep-sonuç ilişkilerini ana hatlarıyla tanımlamak ve ne olup bittiğini anlamak zorlaşıyor. Finansal piyasalar ve yatırımcılar ise paniği önlemek ve mevcudu korumak adına tehlikeyi fırsat gibi göstermek veya olumsuzlukları görmezden gelmek gibi tavırları ile itibar kaybediyor, onların isteğine boyun eğenlerde yıpranmaktan kurtulamıyor. Gizlenen gerçekler ve büyüyen çelişkiler, ciddi bir enerji birikiminin ardından büyük sarsıntıların sebebi olabilir.
Evet müdahaleler çeşitleniyor: G-7'lerin değerlenen Japon Yeni'ne karşı 25 milyar dolarlık eylemi, Libya'ya yönelik askeri operasyon gibilerini biliyoruz zira geniş kesimlerin kanaat ve davranışlarını etkilemek üzere yapılıyorlar ve belli bir bakış açısını pazarlama amacı taşıyorlar. Fakat bazı müdahaleleri hiç duyamıyoruz örneğin geniş kesimlerin yönlendirilmesini zorlaştıracak veya güvensizliği arttıracak müdahaleler bu gruba giriyor. Bazende herhangi bir müdahalenin gerçek sebebi gizlenirken bahaneler üzerine senaryo üretiliyor ve gerçek dışı beklentilerle yönlendirme ön plana çıkabiliyor. Kitle iletişim araçları tüm bu süreçlerde belirleyici oluyorlar. Genel tablo böyle olunca da hiç bir şey göründüğü gibi olamıyor, fırsatlarla tehlikeler karışıyor, farkındalık azaldıkça sorunlar ağırlaşıyor. Bu aşamada sormak gerekiyor, farkındalığı tüketilip, at gözlüğü takılan insanlık medeni sayılabilir mi?
Japonya'da yaşanan dramın ardından finansal piyasaların dalgalandığını, fiyat oynaklığının arttığını gördük. Emtia ve sermaye piyasalarında işlem hacimleri istikrarsızlaştı, geniş bant içi dalgalanmalar yaşandı, artan enflasyon baskısı nedeniyle uzaklaşılan devlet iç borçlarının senetlerinin yeniden güvenli liman haline gelmesi için çaba harcandı. Beklenenden oldukça yüksek çıkan ABD üretici fiyatlarındaki artışa rağmen, Federal Reserve Başkanı enflasyondaki artışın geçici olduğunu iddia ederek piyasaların olumsuz tepki vermesini önlemeye çalıştı. Bir anlamda ABD ekonomisinin yeterince toparlanmadığını faiz yükselişine tahammül edemeyeceğini ima etmiş oldu.
Enflasyon ve faizlere ilişkin yükseliş tehlikesinin, Japonya'daki felaketler öncesine göre daha yüksek olduğunu gerçeği geniş kesimlerden gizlendi. Parasal genişlemdeki doz artışı ve enerji arzına ilişkin gelişmeler bu sonuçta etkili oldu. Nükleer felaket kafaları karıştırdı ve bazı ülkeler 1980 öncesinde yapılan nükleer santrallere ilişkin kararları devreye sokmaya başladılar. Bu aşamada sormak gerekiyor nükleer santraller kısmen de olsa devre dışı kalmaya başlar ise ortaya çıkan enerji açığı nasıl kapanacak ve enerji fiyatları hangi yönde hareket edecek? Enerji fiyatları yükselecek ise bu diğer emtia fiyatlarında aynı yönde harekete geçeceği, enflasyon ve faizlere ilişkin yükseliş beklentilerini güçlendireceği anlamına gelmez mi?..
Enerji konusundaki olumsuzluğa ek olarak parasal genişleme cephesinde yaşananları da dikkate almak gerekiyor.
Japon Merkez Bankası yaşanan felaket nedeniyle kesenin ağzını iyice açtı, kredi notu cephesinde yaşananlar ise Avrupa Merkez Bankası'nı aynı yönde etkileyecek. ABD ise faiz yükseltemeyeceğini, parasal genişlemeye devam etmek durumunda olduğunu ima ediyor. Artan ekonomik durgunluk ve finansal kırılganlık, nedeniyle enflasyon ve faizlerdeki tehlikeye kayıtsız kalmak, günü kurtarırken orta vadeyi boş vermek gibi zorunluluklar tehlikenin büyüdüğüne işaret ediyor. Merkez Bankalarının bu yöndeki müdahaleleri artar iken, enflasyon ve faiz beklentilerinin bozulması ciddi itaber kaybını beraberinde getirecek. Rekabet koşulları bozulacak, faaliyet gelirleri eriyecek, küresel düzeyde yoks kurtarulluk sanırının altında yaşayanların sayısındaki geometrik artış sürecek... Günü kurtarmak isteyenler mecburen enflasyondaki artışın geçici olduğunu iddia edecek, enflasyon ateşini körükleyenlerin başında geldiğini görmezden gelecek!..
Küresel düzeyde sorunlar ağırlaşıp tehlike büyüdükçe müdahaleler çeşitleniyor, büyük çoğunluğun algalamaları köreltiliyor. Menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerlerinin küresel düzeyde yaratılan faaliyet gelirlerine oranı artıyor: bu durum balonlaşmanın güçlü bir şekilde devam ettiğine işaret ediyor ve enflasyon baskılarını besleyen temel dinamik olarak karşımıza çıkıyor. Varlık değerleri artmasa bile enflasyon nedeniyle satınalma gücünün eriyor olması balonlaşmanın güçlü bir şekilde devam ettiği, tehlikenin büyüdüğü anlamındadır. En büyük müdahale de bu gerçeğin algalanmasını engellemek adına yapılanlardır...
Yapılan müdahalelerin çeşitlenerek artaması, küresel düzeyde belirsizlik ve kırılganlığın çok arttığı anlamındadır. İşler düzeliyor ve tehlike azalıyor olsa müdahalelerin de azalması, adalet duygusunu ortadan kaldıran önleyiyi saldırıların hiç olmaması gerekir idi!..