MSCI Endeksi'nde ağırlığımız artabilir mi?

Şant MANUKYAN
Şant MANUKYAN Ekofobi [email protected]

Bildiğiniz gibi ister aktif, ister pasif yönetiliyor olsun her fonun bir benchmarkı yani performansının karşılaştırıldığı kriteri olması gerekiyor. Hisse piyasalarında bu genelde iyi bilinen bir endekstir. Örneğin ABD’de S&P, Türkiye’de BIST 100 veya 30, veya farklı versiyonlara sahip MSCI endeksleri. Bu endekslerde yapılacak olası değişiklikleri önceden kestirebilmek yatırımcılara artı bir değer katabilir. Zira bir endekse herhangi bir hissenin girmesi veya çıkması, bir ülkenin ağırlığının artması veya azalması endeksi takip eden fonların da aynı düzenlemeyi yapmasını gerektirir. 

Son günlerde Güney Kore ve Tayvan’ın MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi'nden Gelişmiş Ülkeler Endeksi'ne alınacağı ve buna paralel olarak da Türkiye’nin ağırlığını arttırılacağı konuşuluyor. Bu iki ülkenin cari ağırlığı yüzde 28 civarında. Böyle bir durumda Türkiye’nin ağırlığının ise yüzde 1.5'ten yüzde 3.0'e çıkması konuşuluyor. 

Peki, gelişmiş ülke olma kriterleri nelerdir? Kişi başına brüt milli gelirin 3 yıl üst üste Dünya Bankası kriterini yüzde 25 aşması. Likidite, piyasa değeri gibi çeşitli kriterleri yerine getiren en az 5 şirketin bulunması ve piyasalara girişin serbest olması. Bu son kriteri biraz daha açmak faydalı olabilir.  Yabancıların şirket sahibi olması, sermaye hareketlerinin rahatlığı ve  iş yapmaya uygun bir hukuki zemin bu başlığın altına giriyor. G. Kore elbette ilk iki standardı rahatlıkla karşılıyor. Zengin bir ülke olduğunu ve sadece Samsung’un bile tek başına dünya standartlarının üzerinde bir şirket olduğunu biliyoruz. ABD’nin etkisi ile yabancı yatırımlara açık ve şeffaflık endeksinde 45. sırada olsa da iş yapmanın kolay olduğu bir ülke niteliği de taşıyor. O halde neden MSCI Gelişmiş Ülke endeksine dahil değil? Değil zira kur hareketleri yani sermaye hareketlerinin serbestliğinde sorun var. Yabancıların borsasında işlem yapması, yabancı bir para birimini Won’a çevirmek ve offshore bir piyasaya sahip olmak konusunda açık bir ülke değil. Geçen yıl MSCI bu sorunu öne sürerek Kore’nin bir üst sınıfa geçmesini geciktirmişti. Bildiğim kadarı ile bu konuda G. Kore önemli bir reform yapmış değil. Ancak yapılmama nedeni boş vermişlikten ziyade daha önce yaşanmış kur krizlerine karşı bir önlem alarak yabancıların rahat hareket etmesini engellemek. Şu anda Londra piyasasında Saauray veya Dimsum (Çin) bonoları var ama Kimchi (won bazında) bonoları yok. Ruble veya Yuan kaldıraçlı işlemler olmasına rağmen 'Won' yok. Şayet bu kriter çalışacaksa G. Kore gelişmekte olan ülke olarak devam edecektir.

İş Portföy'ün ekonomisti Can Uz’un da dikkat çektiği bir başka nokta Geçen yıl Katar ve Bileşik Arap Emirlikleri Frontier Piyasalar olarak tabir edilen gruptan çıkarak (ki bu grupta ağırlıkları yüzde35 seviyesinde) Gelişmekte Olan Piyasalar grubuna yükseltildi. Bu değişim şimdi gerçekleşecek (yani G. Kore’nin statüsü değişirse fiili değişiklik yine bir seneyi bulacaktır). Dolayısı ile maç sadece Türkiye-Güney Kore ve Tayvan arasında geçmiyor. Aksine Çin, Hindistan, BAE, Katar gibi oyuncuların da ağırlıkları çeşitli oranlarda değişecek. Kişisel beklentim yukarıda paylaştığım nedenlerden ötürü Güney Kore’nin gelişmekte olan piyasalar grubunda kalması yönünde olduğundan Türkiye’nin ağırlığında radikal bir değişiklik beklemiyorum. Ancak her durumda grubumuza yeni komşular geldiği için belli bir değişim ve buna paralel fonların yeniden konumlanması söz konusu olacaktır. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dijital Paraya Geçiş 27 Eylül 2019
ECB’nin alternatifleri 26 Temmuz 2019