Moody’s ne diyor
Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeden spekülatif-riskli düzeyine düşürmesi konusundaki tartışmalar sürüyor. En başta gelen eleştiri kararın politik olduğu yönünde.
Kredi notu değerlendirme kurumlarının kararlarının politikadan arınmış olduğunu ve ekonomik değerlendirmelerinin nesnel ve doğru olduğunu söylemek mümkün değil. Enron krizinde ortaya çıkan kirli çamaşırlar hala hatırlarda. Sözde güvenilirliği ölçen bu kurumların nasıl yolsuzluğun parçası haline gelebildiği biliniyor.
Buna rağmen global finansal düzen, bu kurumları sisteminin önemli bir parçası olarak tutuyor. Sistem de buna göre çalışıyor.
Dolayısıyla Moody’s not artırdığında o gün bunun ABD ile yapılan Suriye pazarlıkları çerçevesinde politik bir rüşvet olduğuna gözleri kapatıp “ekonomimizin sağlamlığı belgelendi” derken, bugün ekonomik ve politik risk değerlendirmelerine gözleri kapatıp uluslararası politik nedenlere dikkat çekmenin, bu alemde bir karşılığı yok.
Global finansal sistem böyle çalışmaya devam edecek ve o alem de bu kurumların raporlarını esas alacak. Bu yüzden olası gelişmeleri öngörebilmek için raporlarda ne yazdıklarını bilmek gerekiyor.
Moody’s, not düşürürken yaptığı değerlendirmede aslında bu kırılganlıktaki bir ekonomiye eskiden yatırım notu verirken şimdi neden vermediğini, ekonomik göstergelerin kendisi ile açıklamakta zorlanıyor. Ekonomik göstergeler açısından yatırım notu verdiği son döneme göre çok büyük bir kötüleşme olmasa da iki önemli nedenle Türkiye’nin risklerinin arttığını vurguluyor.
Bunlardan birincisi global fon akımlarındaki oynaklığın artmış olması ve süreklilik arz etmesi.
“Bu oynaklık karşısında Türkiye’nin kırılganlıkları, eskisine göre artmasa bile artık daha riskli hale geldi” demeye getiriyor.
İkincisi Türkiye’nin içinde bulunduğu jeopolitik risklerin süreklilik arz etmesi ve iç politikada da risklerin artması. Moody’s özellikle darbe girişimi sonrasındaki uygulamaların Türkiye’deki kurumsal yapıyı zayıflatmasının yanı sıra hukuk devleti ve yatırım güvenliği konusundaki kaygıları artırdığını vurguluyor. Buradan çıkarak “politik risklerin yatırım iklimini tehdit ettiğini ve bu durumun Türkiye’nin dış finansal kırılganlıklarının kaldıramayacağı bir düzeye geldiğini” söylemeye çalışıyor.
Özetle Moody’s Türkiye’nin kredi notunu düşürmesinin asıl nedeni politik riskler alanındaki gelişmeler.
Moody’s kredi notunun yükselmesinin kısa vadede pek mümkün olmayacağını da söylüyor. Ki bu da en az kredi notunun düşürülmesi kadar önemli bir nokta. Moody’s Türkiye’nin kredi profilinin, önümüzdeki 2-3 yıl boyunca yavaş yavaş bozulmaya devam edeceği düşüncesinde.
Moody’s kredi notunu düşürürken yaptığı değerlendirmede “Türkiye’nin ekonominin tüketim ve yabancı kaynağa dayalı büyüme modelinden daha dengeli bir büyüme modeline geçmesini sağlayacak güçlü adımları içeren kararlı bir reform uygulama ihtimali düşük gözüküyor” diyor.
Kredi notunu düşürürken politik ve jeopolitik risklere vurgu yapan Moody’s, notun tekrar artışı için politik ve jeopolitik risklerin azalmasının tek başına yeterli olmayacağını belirtiyor. Moody’s not artışı için Türkiye’nin dış dengelerindeki zayıflıklarında yapısal bir azalma meydana gelmesi veya rekabet gücü ve kurumsal çerçevesinde ciddi bir ilerleme meydana gelmesinin gerektiğini söylüyor.
Moody’s buna karşın notun daha da düşürmesinin daha kolay olacağını ima ediyor. Şu üç şıktan herhangi birinin ortaya çıkması, Moody’s için notun daha da düşürülmesi için yeterli olacak. Bu üç şart şöyle sıralanıyor:
1) Bütçe finansmanındaki eğilimlerin ciddi bir şekilde tersine dönmesi.
2) Yabancı sermaye akımlarında ani ve süren bir tersine dönüşün ortaya çıkması.
3) Kurumsal sağlamlıkta beklenenden fazla bir bozulma olması veya politik risklerin beklenenden fazla artması.