Moody's olmaz demiş, borsa düşmüş

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

 

Not artışı rüzgarı şimdilik bitti. Piyasalara yeni hikayeler bulmak gerekiyor. Aslında Moody's, on gün önce not spekülasyonlarının kendisi ile alakasının olmadığını açıklamıştı. Buna rağmen, piyasa anlamsız yükselişine devam etti. Geçen cuma Ali Babacan'ın yaptığı ''Kredi büyümesi yüzde 15'i aşmamalı'' açıklamasının da yaşanan düşüşte etkili olduğunu savunuluyor. Ancak yüzde 15 oranı ilk defa o gün telaffuz edilmedi. TCMB Başkanı Erdem Başçı, bu oranı daha önceden belirtmişti. Düşüş yaşandıktan sonra, kılıfına uydurmak kolay olabilir.

Dün açıklanan enflasyon raporundan sonraki basın toplantısında Başçı; ''Reyting kurumları gereğinden fazla konuşuluyor'' ifadesini kullandı. Gerçekten, bizim kadar bu kurumlara önem atfeden başka bir ülke yok. Türk yatırımcılar, dünyanın bütün önemli piyasalarını takip ediyor. Birçok internet sitesi, işlem platformu var. Muazzam bir bilgi akışı oluştu. Dış dünyada, reyting kurumlarının yaptığı açıklamaları kim ciddiye alıyor? Bir açıklama yüzünden bir günde yüzde 4.5 düşen borsa endeksi gördünüz mü? Finans merkezi olma iddiasındaki bir ülkenin borsa endeksi, böyle bir oynaklığa sahip olur mu? Televizyon kanalları, ''Fitch'in Türkiye analisti, bize özel açıklamalar yaptı'' gibi haberleri büyük puntolarla yayımlıyor. Spikerler, sanki ülke gündeminde şok yaratacakmış gibi, bu tarz haberleri heyecanlı şekilde anlatıyor. Bu anlamda medyanın gücü yadsınamaz.

İster istemez, yatırımcı psikolojisi üzerinde etkisi oluyor. Türkiye ekonomisi iyi performans gösterirse, reyting kurumları buna zaten kayıtsız kalamaz. Cari açık ve enflasyondaki düşüş devam ederse, not artışları da gelebilir.

Reel ekonomi ile borsa endeksi arasındaki kopukluğu, zaman zaman dile getiriyorum. Borsa endeksi tabii ki reel ekonomi değildir. İkisi arasında hiçbir zaman mükemmel korelasyon olamaz. Ekonomik değişkenler, hisse senedi fiyatlarına tamamen yansımayabilir. Ancak en azından, ''ekonomik aktivite ve şirket karları'' ile ''oluşan fiyatlar'' arasında biraz denge olur. İMKB endeksi 2012'de yüzde 53 yükseldi. Reel ekonomi potansiyelinin çok altında büyüdü. Piyasalar, ''önce vur, sonra sor'' sendromundan muzdarip bir görüntü veriyor.

Not artışı bir süreliğine rafa kalktığına göre, Türkiye piyasalarının dış piyasalara olan duyarlılığı önümüzdeki dönemde artabilir. İMKB, 2012'nin büyük bir kısmında, Avrupa kaynaklı olumsuz gelişmelere ve ABD'deki risklere tepkisiz kalmıştı. 2013'te Türkiye ekonomisinden güçlü bir başarım beklenmediğine göre, dış dünyadaki fiyat hareketleri piyasalarımız üzerinde daha etkili olabilir.

Avrupa tarafında İspanya, piyasalarda yeni rahatsızlıklar yaratabilir. Burada ekonomik veriler tek kelimeyle ''berbat'' geliyor. Yükselen işsizlik oranına rağmen (son rakam yüzde 26), hükümet vergileri artırdı. Bugün 2012'nin son çeyreğindeki büyüme rakamı açıklanıyor. Tahminlerden daha kötü bir rakam gelebilir. Avrupa Merkez Bankası'nın sözlü müdahalesinden en çok faydalanan ülke, zayıf ekonomik durumuna rağmen İspanya oldu. Piyasalar, İspanya risklerini tekrar gözden geçirebilir.

Son günlerde manşetlerden biraz düşse de, ABD'deki konular daha önemli olabilir. Çünkü bunlar hiç fiyatlanmadı. Cumhuriyetçilerin felsefesi, düşük vergi ve düşük harcamadır. Vergiler artırıldı. Cumhuriyetçiler mağlup oldu. Borç tavanı konusunda da katı bir tutum izliyorlardı. Bu cephede de teslim oldular. Üçüncü kez taviz vermeyebilirler. Başkana karşı zafer kazanmak için bu son şansları olabilir. Bu sefer, ya Demokratlar taviz verecek ve harcamalar düşecek, ya da Cumhuriyetçiler sistemi kilitlemeye çalışacak. Hangisi olursa olsun, piyasalar açısından riskler fazla gözüküyor.    

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019