Momentum ilk çeyrekte korunuyor
2017’nin güçlü büyüme performansının ardından 2018’in nasıl bir resim çizeceği merak konusu. Piyasa beklentileri ile resmi açıklamalarda ayrışma gözleniyor. Genel beklentiler “dengelenme yılı” kavramının öne çıkacağı şeklinde olsa da en az yüzde 5 ve üzeri performansın resmi makamlarca istendiği de biliniyor.
Hafta içerisinde Şubat ayına ait sanayi üretim verileri açıklandı. Mevsimsellikten arındırılmış aylık veri beklentilerin tersine yüzde 0.2 düzeyinde daralmaya işaret etse de yıllık performans yüzde 9.9 ile genişlemenin devamını teyit etti. Ocak ayının ardından Şubat ayında da yıllık değişimin bu şekilde olması, ivmenin kısmi dengelenme ile birlikte korunduğuna ve ilk çeyrekte de genişlemenin gündemde olacağını gösteriyor. Ocak-Şubat döneminde arındırılmış serinin ortalaması 117.7’de gerçekleşti. Mevcut haliyle bir önceki çeyreğin üzerinde oluşumu gösteriyor. Ancak hala Mart ayı verisi eksik.
Verinin detaylarına girmeden diğer öncü göstergelerle devam etmek doğru olacaktır. Sanayi üretim verileri geriden geldiği için İSO tarafından açıklanan imalar PMI verilerine göz atabiliriz. 2017’nin son çeyreğinde ortalama PMI rakamı 53.5 olurken, 2018’in ilk çeyreğinde söz konusu rakam 54.4’e yükseldi. 1 puanlık fark imalat sanayi cephesinde işlerin şu an için yolunda gittiğini gösteriyor. Çeyrekten çeyreğe değişim yüzde 2. 2017’nin son çeyreğinde üçüncü çeyreğe kıyasla ortalama değişim yüzde 1 gerilemeye işaret etmişti. Nedir? PMI tarafı büyümede ivmenin korunduğunu göstermektedir.
Kapasite kullanım oranı ile devam edelim. Arındırılmamış manşet rakamın ortalaması yılın ilk çeyreğinde bir önceki seviyesi olan 79.5’ten 77.9’a geriledi. Arındırılmış performans ise sınırlı kayıpla 0.4 puan düşüş şeklinde gerçekleşerek 78.9 ile yüzde 1 düşüşü ifade ediyor. Bu noktada, yüksek kapasite kullanım oranı durumunun sürdürülebilir olmadığını ve bir miktar gerilemenin sağlıklı olduğunu belirtmek gerekiyor.
Peki, reel kesimin güveni nasıl şekilleniyor? İlk çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksinin ortalaması 110.4 ile değişim göstermedi. 2017’nin son çeyreğinde yüzde 1 artış olmuştu. Kayıp olmaması aynı zamanda dengelenme isteği olarak da okunabilir.
2018’de Türk varlıklarına olan ilginin iki temel nedeni vardı: i) Küresel risk iştahının genele yayılır biçimde seçici davranmadan portföy çeşitlendirmesine gitmesi. ii) Yüksek büyüme performansının şirket bilançolarına olumlu yansıyacağı beklentisi ile oluşan pozitif hikayenin satın alınması. Fırsatı kullanmasını bildik, portföy akışının gerçekleşmesini sağladık. Bu yolda iki fire verdik: i) Genişleyen bütçe açığı ii) Çift haneye tırmanan manşet ve ortalama enflasyon.
Şimdilerde büyümenin devam ettiğini konuşuyoruz. İlk çeyrekte global ortam koşulları da Ocak sonuna dek lehimize çalıştı ancak sonrasında dalgalanma ve güven kaybı öne çıktı. Bugünlerde küresel büyümede ivme kaybının öne çıktığı tartışmaları yapılıyor. Ekonomik verilerden oluşan sürpriz endekslerinde eksi yönde performanslar söz konusu. Korkulacak ölçekte olmasa da finansal koşullar sıkılaşıyor. İçeride ise Mart ayı başından bu yana dalgalanma boyutu genişliyor, Türk lirası değer kaybediyor, para çıkışı yaşanıyor. Büyüme cephesinden gelen ek desteği ilk çeyrekte de almaya devam edeceğimizi söylemek yanlış olmayacaktır. Yılın geri kalanı içinse globalin durumu kadar içerideki sakinleme isteğine de bakacağız. Dengelenme beklentileri çok da uçuk olmayabilir.