Moloz
1999 depreminin acılarını ailesi ile yaşamış biri olarak konuşulanlara bakmıyorum. Biliyorum ki kısa bir süre sonra ‘bugün erkenden konuşulanlar’ daha önce konuşulanların büyük ölçüde tekrarı olacak şekilde yine konuşulacak. Herkesin kendi düşüncesini anlatmak için yine fırsatı olacak. Zaman o zaman değil.
Gözlerim, kulaklarım, kalbim deprem bölgesinde. Artık çok kıymetli 72 saat bitti. Üstelik kış ve çok soğuk. Onun için halâ öncelik, başında çaresiz bekleyeni olmayacak şekilde, tüm yıkıntılara girmek, içerde kalanı kurtarmak, olmuyorsa oradan almak!
Halâ bir süre önce yetişemediğimiz yere, şu an yetişecek şekilde çaba göstermeliyiz. Mücadelede biraz olsun dinlenme şansımız yok. Çünkü artık her geçen saat, umudu ‘mümkün’den ‘mucize’ye çeviriyor. Arama, kurtarmada ‘mümkün’den, ‘mucize’ye geçişi çok iyi yönetmek zorundayız. Elimizde ne varsa; daha çok görevli, daha çok gönüllü, daha çok araç ve gereç…
Son ana, son şans kırıntısına kadar olabildiğince kullanmak zorundayız. Gerçekten büyük ve yaygın bir felaketle karşı karşıyayız. 13.5 milyon kişiden oluşan 10 ayrı il, ilçeler… Bu nedenle müdahaleler zorluklarla yapılıyor. Biliyorum bu çaba sürüyor ve gittikçe büyüyerek sürecek. Ancak bir süre sonra başında umutla beklenen yıkılmış evler, büyük iş makinalarının büyük kamyonlara yükleyeceği moloza dönüşecek.
Evlerimiz moloza dönüşmeden, lütfen daha fazla hız, daha fazla gayret, daha fazla inançla ‘mümkünlerin’, ‘mucizelerin’ yolunu açalım!..
Bölgede yaşayan depremzeler açısından da kış ve soğuk ayrı sorunlar yaratıyor. Bu kadar büyük ve yaygın bir deprem olmasının yanı sıra bu felaketin kışa, kara denk gelmesi bile başlı başına sorun. Bu nedenle AFAD’ın ayni yardım önceliklerini içeren listesinde elektrikli ısıtıcı, soba, tüp, jeneratör başta olmak üzere çocuk ve erişkin mont, iç giyim, çorap, polar, ayakkabı, yağmurluk, uyku tulumu, yastık gibi kışa karşı dayanıklı malzemeler yer alıyor.
Ayrıca tek kullanımlık tabak-bardak-çatal, tava ve kettle gibi malzemelerin yanı sıra yiyecek ve içecek olarak kavurma, barbunya, peynir, çay, kahve, zeytinin yanı sıra su, ekmek, hazır gıda isteniyor. Başta Gölcük Depremi olmak üzere tüm felaketlerde Türkiye, tüm kurumları ve vatandaşlarıyla, ihtiyaçları fazlasıyla felaket bölgelerine göndermeyi, yerinde hazır bulundurmayı, acıları paylaşmayı başardı. İnsanımız hayatta kalanların tüm yaralarını saracak anlayış birliği ve deneyime sahip. Bu anlayış sadece yardımla sınırlı da kalmıyor.
Türkiye’nin neresinde olursa olsun insanlarımız karda kışta kalan depremzedeler için evlerinin kapılarını da açıyor. Felaketleri önlemeyi başaramasak bile ihtiyacı, acıyı paylaşmayı başarıyoruz. Tesellimiz bu.