Moda ve teknoloji
Yapay zeka
“Dünyadaki en seksi şeylerden birisi, takım elbisenin altında bir erkeğin çıplak bacağının görünmesidir” diye dalga geçerdim profesyonel imaj derslerimde. Ama şimdi bunu söyleyemiyorum. Genç profesyonellerde artık bunu görüyorum. Çünkü moda diye bir şey var. Şimdi bu moda oldu. Sımsıkı elbiselerin içindeki gençlere bakıp merak ediyorum: Elbisenin içine mi girmek istiyorlar, dışına mı çıkmak? Ve de bu moda denen şey sürekli değişiyor. Eğer giyim sektöründe iseniz modayı yakalamak zorundasınız. Tahminlerinizi doğru yaparak, adımlarınızı ona göre atmalısınız. Yoksa elinizde bir yığın işe yaramaz malla kalırsınız.
“Moda çok yaratıcı, ama verimsiz bir sektör” diye başlamış The Economist’teki makale. E-ticaretin gelişmesi ile artık insanlar alışverişlerini internetten yapıyorlar. Ancak giyim eşyası ısmarladıklarında genelde alacaklarının iki misli getirtiyorlar ve deniyorlar. Uymayanı veya beğenmediklerini geri yolluyorlar. Bunun dünyadaki yıllık maliyeti 62 milyar dolarmış. Bir de pazardaki ihtiyacı doğru tahmin edememekten dolayı elde kalan stoklardan gelen maliyetler var. İşte bu, sektörü verimsiz kılıyor.
Moda diye erkek bacaklarını moda olarak piyasaya çıkaran, bu kadar yaratıcı olan sektör, verimlilik konusunda da yaratıcılığını konuşturmaya başlamış. Yapay zekayı yardıma çağırmışlar. Ellerindeki, müşterilere ait bol miktardaki verileri değerlendiriyorlarmış. Algoritmalar, müşterilerin alışveriş alışkanlıklarını inceleyerek gelen sezonun tahminlerini yapabiliyormuş. Ve hangi bölgelere ne kadar stok yapacaklarına karar veriyorlarmış.
Giysi üreten veya satan firmaların elindeki verilerin yanında, internette dolaşan muazzam bir veri bolluğu var. Örneğin: Sosyal medyada kişilerin “ beğen” tercihleri, alışveriş sitelerinde yaptığı tıklamalar, moda konusunda uzman kişilerin bloglarından gelen bilgiler… Edited gibi firmalar, bu verileri yapay zeka yardımıyla, yarattıkları algoritmalarla değerlendirip müşterilerine sunuyorlar. Onların doğru zamanda, doğru yerde, doğru malı bulundurmalarını sağlıyorlar.
Yapay zekanın imkanları, sadece tahmin yapmakla sınırlı değil. Müşterinin fotoğraflarından onun sanal modeli yaratılıyor. Müşteri, seçtiği giysiyi bu sanal model üstünde deneyerek bedenine uyma ihtimali daha yüksek bir seçimler yapabiliyor. Bu şekilde iadelerin oranı aşağı çekiliyor.
Bir yorum
Yukardaki bilgileri “AI in vogue” makalesinden (The World in 2019, the Economist) aktardım. Gördüğünüz gibi, teknoloji her yere giriyor. Küresel bir dünyada ayakta kalmanın, başarılı olmanın yolu, pazarı doğru okumak ve doğru malı, doğru zamanda, doğru yerde bulundurmaktan geçiyor. Bunu sağlayacak bilgiyi de teknolojiyi kullanarak elde ediyorsunuz. Ne yaparsanız yapın, konu teknolojiye dayanıyor. Böyle bir teknolojiyi yaratmak veya kullanmak için de iyi yetişmiş beyinlere ihtiyaç var. Ve işte bu konuda ülkemizde sorun var.
Ekonomik, ya da siyasal krizler gelir geçer. Ama bütün bu kör döğüşü içinde, eğitim sistemini çağdaş düzeye getiremezseniz, bunun yarattığı çöküntü korkunç olur. Ülkenin bir numaralı, acil ve önemli sorunu, eğitimdir. Sadece açılan okul ve üniversite sayısı ile övünmek, hamamda türkü söylemeye benzer. Asıl olan kalitedir. Ülke kaynaklarının bu ülkenin gelecek nesillerini yetiştirmeye harcanması gerekir. Ama bu bir tercih meselesidir. Dünya pazarlarında başa güreşmek istiyorsak, bunu yapmak zorundayız. Yoksa sadece “Kabir azabından koruyan kefen” pazarında çabalar dururuz.