Moda işçileri hâlâ Rana Plaza'nın enkazı altında
Bundan tam bir yıl önce, 24 Nisan 2013’te Bangladeş’te, dünyaca ünlü markalara üretim yapan tekstil atölyelerinin bulunduğu Rana Plaza çöktü. Bin 138 işçi hayatını kaybetti. Binlercesi sakat kaldı. Bangladeş, dünya tekstil endüstrisinin en önemli üretim merkezlerinden biri; fakat ülkedeki çalışma koşulları ve iş güvenliği uluslararası standartların çok gerisinde. Rana Plaza’nın çöküşünün birinci yıldönümü, dünya genelinde Moda Devrim Günü olarak anıldı.
Bir yıl sonra aynı gün, yani 24 Nisan 2014'te, dünya genelinde tekstil işçilerini desteklemek, çalışma şartlarını iyileştirmek için kampanyalar yürüten LabourBehindTheLabel (LBL) ilgi çekici bir rapor yayınladı.
LBL, 15 ülkeyi kapsayan Clean Clothes Campaign’in (Temiz Giysi Kampanyası) İngiltere platformunu temsil ediyor. Temiz Giysi Kampanyası 1989 yılından bu yana, küresel tekstil ve spor giysisi endüstrilerinde çalışan işçilerin güçlenmesini desteklemeyi ve çalışma koşullarını iyileştirmeyi hedefliyor. LBL’nin ‘Ismarlama maaşlar’ adını taşıyan ve 40 Avrupalı giyim markasını değerlendiren raporu, hangi markaların işçilerine asgari ücret verdiğini ortaya koyuyor. Rapor, Rana Plaza’da hayatını kaybeden işçilerin günde 8 dolardan daha az bir ücretle çalıştıklarını da hatırlatıyor. Raporda kimler iyi not almış, kimler kötü bakalım:
İyiler: Marks & Spencer, Zara, Switcher ve Tchibo
Rapor, Marks&Spencer (M&S) ve Inditex’in markası Zara’yı, işçi çalışma şartları ve ücretleri konusunda örnek alınması gereken markalar olarak sıralıyor.
M&S’nin planı, Sri Lanka, Bangladeş ve Hindistan gibi en az gelişmiş ülkelerdeki işçilerinin 2015 yılına kadar rahat bir şekilde yaşayabilecekleri asgari ücret almalarını sağlamak. M&S tüketicileri de etik iş yaklaşımını destekliyor.
Inditex bünyesindeki Zara ise asgari ücret ödemeyi kabul ediyor ve ücret düzeylerini yerel sendikalarla görüşüyor. Şirketten yapılan açıklamaya göre, Zara sadece kendi işçileri için değil, tüm tedarik zinciri için aynı ücret uygulamasını hedefliyor.
Rapora göre, işçi ücretlerinde adil bir politika uygulayan ve bu yüzden sektördeki diğer markalara örnek oluşturması gereken diğer iki marka Switcher ve Tchibo.
Kötüler: Debenhams, Mango, Matalan ve The North Face
LBL raporu, Debenhams, Mango, Matalan ve The North Face markalarını, ücret düzeyi ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi konusunda ‘kötü’ örnek olarak gösteriyor.
Debenhams, “Gerçekçi bir asgari maaş uygulaması için çalışıyoruz” yorumlarında bulunsa da rapora göre, markanın biraz daha fazla çaba göstermesi gerekiyor.
Mango, araştırmada en düşük notu alan marka. Bunun nedeni, şirket kuralları arasında, asgari ücret düzenlemelerine yer verilmiyor olması. Mango’nun bazı işçileri sendika üyesi; fakat bu durum markanın ana vatanı İspanya için söz konusu. Rapor, Mango’nun üretiminin yüzde 42’sinin Çin’de, diğer büyük bir bölümünün de İspanya dışı ülkelerde gerçekleştiğine dikkat çekiyor.
Papaya, Falmer Heritage ve Rogers & Rogers gibi markaları bünyesinde barındıran Matalan da işçi maaşları konusunda raporda kötü not alan bir diğer şirket. Rapora göre, şirketin denetleme modeli de çok eski.
Öte yandan, The North Face, Timberland ve Vans gibi markaları bünyesinde barındıran VF Corporation, verdiği maaşların işçilerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz kaldığını kabul ediyor ve ‘sürdürülebilir yaşam alanları’ yaratmak yönünde stratejiler geliştiriyor. Fakat rapora göre, şirketin bu stratejiyi gerçeğe dönüştürebilmesi çok zor.
Yemek mi ayakkabı mı?
LBL raporuna, sendikalar ve işçi hakları aktivistlerinden oluşan bir ittifak olan Asia Floor Wage destek vermiş. Bu ittifaka göre, Kamboçya gibi ülkelerde tekstil işçilerine verilen ücretler, ortalama asgari ücretin üç kat altında. Kamboçya’daki tekstil işçilerinin aylık geliri yaklaşık 100 dolar. Bu oran, ülkedeki asgari ücretin yüzde 25’ine denk geliyor.
Labour Behind The Label kampanyasının direktörü Anna McMullen ise şunları söylüyor: ”Raporda, markaların ücret iyileştirme sürecine girdiklerini görüyoruz, fakat bu süreç çok yavaş ilerliyor ve bütün markalar için söz konusu değil. Bizim için giysi üreten işçiler kendi hayatları ile ilgili şu kararı vermek zorunda bırakılıyorlar: "Çocuklarıma ayakkabı mı almalıyım, yoksa yiyecek mi?"