Mobilya devi IKEA’nın öyküsü
1970’li yılların sonunda Stokholm’de bir işçi evinde karşılaştım açık renk tahtalı IKEA mobilyalarıyla. İlk edindiğim kolay taşıyabileceğim o tahtalardan yapılmış bir saatti. Zamanla IKEA mağazaları Türkiye’de de açıldı. Önce isminden başlayayım. Ingvar Kamprad’ın 17 yaşındayken 1943 yılında babasının verdiği para le açtığı dükkâna verdiği isim IKEA, kendi isminin ilk harfl eri ile yaşadığı Elmtayd ve Agunnary’in ilk harfl erinden oluşuyor. İlk yılarda IKEA ucuz dekoratif ürünlerin satıldığı bir küçük dükkandır.
1951 yılında mobilya piyasasına adım atarken ilkesi ucuz satış yapan küçük üreticilerden alım yapmasıdır. “60 pahalı sandalye satmaktansa 600 ucuz sandalye satmak daha iyidir” ilkesiyle yola çıkar. “Öde-al-taşı” sistemi ile demonte mobilya satmaya, montajını müşteriye bırakan büyük ucuzluk getiren bir model geliştirir. Sistemin bir başka özelliği uluslararası ham madde tedarik zinciridir. Polonya’dan başlayarak tedarik zincirini 80 ülkeye yayıp ulus ötesi tedarik zinciri ile büyük avantaj elde eder. 1955’te bir adım daha atarak kendi tasarım grubunu devreye sokar. Tasarımcı çizmeden önce prototip üstünden maliyet yapma zorundadır. Maliyeti ikna edici olmayan tasarımcının mobilyası üretilmez. 1965’te Avrupa ülkelerinde büyük sergi holleri kurmaya başlar. Bununla yetinmez, demonte mobilyaların taşınması için arabalara monte edilen kazık sistemini geliştirir. Mağazalarda tüketicinin uzun zaman geçirmesi için, adımlar atar. Bunlardan biri İsveç köftesi satışıdır. IKEA dünyanın iki ülkesinde Türkiye ve Yunanistan’da de-monte uygulaması yerine anlaşmalı marangoz uygulamalı satış yapar. Alıcı dilerse bu marangozlardan hizmet alarak konutunda mobilyasının montajını yaptırabilir. Bu da IKEA’nın tüketici odaklı bir hizmetidir. Ingvar Kamprad ilkesini, “Bizim hayalimiz az parası olanlara hizmet etmek” diye ortaya koyar.
1994 yılında Ingvar Kamprad’ın bir dönem Nazi olduğunun belgesi yayınlanır. 1999 yılında yayınladığı “Leading by Design: The IKEA story” kitabında bu konuda özeleştiri yapma gereğini duyarak, “Bu hayatımın en büyük yanlışı oldu” der. Ama bu gecikmiş ikrarı yaptığında 73 yaşındadır. “Tasarımı demokratlaştıran adam” olarak tanımlanan Kamprad, belki de bu ilkeye büyük yanlışının özeleştirisi ile ulaştı…
2013 yılında Kamprad, kurucusu olduğu şirketin bütün mal varlığını, tüm mülkiyetini ve yönetimi INGKA Vakfına devretti. Bütün vakıf çalışanlarını ortak etti.
60 milyar dolarlık varlığı ile dünyanın en zenginleri listesindeyken, bu çalışanlarını ortak eden hareket, çalışanların demokratik uygulaması olarak önemli bir kurumsallaşma oldu. Bunun yanı sıra özgün tasarım modeli, tasarım dünyasında “tasarım demokrasisi” olarak tanımlanıyor.
Ingvar Kamprad, “Yapacak çok işim var” demesine karşın 2018’in Ocak ayında vefat ederek 91 yaşında aramızdan ayrıldı.
Mobilya devi IKEA’ın kurucusu, bu uluslararası dev şirketin yaratıcısı, Ingvar Kamprad’ı biraz yakından tanıyalım istedim.