Mısır üretiminde başarı hikayesinin sonu hüsran olmasın

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Çukurova'da mısır hasadı başladı. Çiftçi aylardır emek verdi.Para harcadı.Ürününü hasat etmeye başladı. Ancak, bu yıl mısıra ne kadar destek alacağını bilmiyor. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin mısır alım fiyatı açıklanmadı. Türkiye'de çiftçilik yapanlar sadece doğa koşullarıyla değil, belirsizliklerle de mücadele etmek zorunda.

Avrupalı,Amerikalı çiftçi daha tohumu tarlaya ekmeden ne kadar destek alacağını bilir. Buna göre üretime karar verir. Nasıl bir dış ticaret politikası uygulanacağını bilir.Buna göre ürününü pazarlar. Girdi fiyatları bellidir. Ne kadar artacağını bilir.Hesabını buna göre yapar. Türkiye'de ise çiftçi tohumu tarlaya daha atmadan büyük bir belirsizlik içindedir. Ne kadar destek alacağını bilmeden üretim yapar. Bu yıl olduğu gibi, hasat zamanı bile destek belli değildir.

Dış ticaret politikasında her an değişiklik olabilir.İthalat sopasını hep başının üstünde hisseder. Gümrük vergilerinde bir ayda iki kez düzenleme yapılır.Mısır hasadına hazırlanırken Toprak Mahsulleri Ofisi'ne 700 bin ton mısırın sıfır gümrükle ithalat yetkisi verilir ve fiyat baskı altına alınır.

Girdi fiyatlarındaki artışın ne kadar olacağı bilinmez. Ayda bir kaç kez mazota zam gelir. Dışa bağımlılık nedeniyle dövizdeki her artış çiftçinin maliyetini artırır.Girdi fiyatları artınca "serbest piyasa ekonomisi var müdahale edemeyiz" denilir. Çiftçi ürününü sattığında her türlü müdahale yapılır. Ürün markete gelince yine "serbest piyasa" denilerek müdahale edilmez. Bu nedenle üretici ucuza satmak zorunda bırakılırken, tüketici pahallıya almak zorundadır.

Tarım ürünlerinde fiyat belirlenirken,genellikle enflasyon,maliyetler dikkate alınmaz. Çiftçiyi üretime teşvik etmek yerine, üretimden caydıracak politikalar uygulanır. Bu nedenle ekim alanları daralırken, çiftçi sayısı azalıyor. İthalat ise artıyor.

Mısır üretiminde gerileme olacak

Türkiye, 2000'li yılların başında 2 milyon ton civarında mısır üretirken ihtiyacının önemli bölümünü ithal ediyordu. Çiftçilerin pamuk ekiminden kaçması, ikinci ürün ekiminin yaygınlaşması, hayvancılık yatırımlarının desteklenmesi ile mısır üretimine yönelme oldu.Mısır fiyatlarındaki artış,tohum şirketlerinin bölgelere uygun verimli çeşitleri geliştirmesi, devletin mısıra destek olması ile üretim 2016 yılında 6 milyon 400 bin tona ulaştı. Bu, önemli bir başarıydı. Fakat Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre mısır üretimi azalıyor. 2017 yılı için yapılan tahmin 5.9 milyon ton. Bir yandan da mısıra verilen destekler azaltıldı.Öyle anlaşılıyor ki, üretimdeki başarı birilerini rahatsız etti, korkuttu.Türkiye'nin üretmesini değil,ithal etmesini isteyenler devreye girdi.

Mısır üretiminin azalması hayvancılığı ve gıda sektörünü olumsuz etkileyecek. Yem için,nişasta bazlı şeker için ve mısır yağı üretimi için daha çok ithalat yapılacak. Türk çiftçisine verilmeyen destek başka ülke çiftçilerine verilecek.

Pamuk ağalarının yerini bilinçli mısır üreticisi aldı

Adana Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı Nur Özkan, mısır hasadı başlarken sektörde yaşananları şöyle özetliyor:

"Üreticinin yılda bir defa ürününü hasat ederek emeğinin karşılığını değerlendirebilme imkanı vardır. Diğer sektörlerde olduğu gibi aylık ve günlük ciro yaparak kazanç sağlama imkanı yoktur.

Bu nedenle tarım tüm dünyada önemli destekler alır, kollanmaya destek görmeye muhtaçtır.

Günümüzde Çukurova artık pamuk ovası değil, mısır ovasıdır. Eskinin pamuk ağaları bitmiş, yerini bilinçli ve geniş alanda dünyayı takip eden mısır yetiştiriciliği yapan üreticilere bırakmıştır.

Mısır nişasta ve yem sanayinin ham maddesi olup üretime ihtiyaç vardır.

Bilineceği gibi tarımsal üretim süreklilik ister(gıda güvenliği)bunu da sağlamanın ön koşullarından biri çiftçinin mahsulünü değerince pazarlamaktan geçer.

Üretici üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Bütün zor koşullara rağmen üretim girdi maliyetlerinin başta mazot, ilaç, gübre vs altında ezilen çiftçi, her şeye rağmen hem de dünyanın en kaliteli, (protein ve nişasta değerleri bakımından) mısırı üretmiştir.

Bir başka değişle ulusal üretimi 6.5 milyon ton seviyelerine getirmiş. Ülkemizi mısır üretiminde kendi kendine yetecek başarısını göstermiştir.

Fakat, günümüzde bu değerler yok sayılmış zamansız ve gereksiz yere gümrük vergileri yüzde 130’ dan yüzde 25'e çekilip Toprak Mahsulleri Ofisi'ne de sıfır gümrükle 700 bin ton mısır ithal etme yetkisi verilmiştir. Enflasyonu suni olarak düşük gösterme çabasında olan yetkililer çiftçiyi harcamış yok saymıştır.

Üretim olmazsa, GDO'lu mısır ithal edilecek

Tarımsal üretim süreklilik ve istikrar ister.Türk çiftçisin en önemli geçim kaynağı olan mısır hasadına başlarken, ithalat kararı piyasaları alt üst edecek, çiftçi aleyhine işleyecektir. Zaten sermaye gücü olmayan çiftçiyi haksız rekabetle karşı karşıya bırakacaktır. Çiftçi biraz daha yoksullaşacak borç batağına sürüklenecek tefecinin faizcinin eline düşecektir.

Bu sonuca göre üreticinin mısır üretiminden vazgeçip daha düşük maliyetli, katma değer oluşturmayan ürünlere yönelecektir. Veya tarlasını boş bırakacaktır. Pamuğun, soyanın, ayçiçeğin, baklagillerin başına gelen üretim açığını bir türlü kapatamadığımız ürünler zincirine mısırında dahil olacağı bu durumda görülüyor.

Buyursunlar dışarı ülkelerden kalitesiz GDO’ lu sübvansiyonlu mısın ithal etsinler. Uzun vade de ne yazık ki kim haklı çıkacak hep birlikte göreceğiz.

Bir taraftan ekonominim sağlam temeller üzerinde oturması için üretmek gerekli deniyor, öbür taraftan üreten cefakar Türk çiftçisi cezalandırılıyor.

Bu durum hangi sosyal devlet anlayışına sığıyor.

Bilinmelidir ki, bu yanlış kararlardan yalnız köylü, çiftçi zarar görmeyecektir. Uzun vade de siyasette şüphesiz bu durumdan nasibini alacaktır."

Özetle, mısır üreten çiftçi rakipleriyle eşit koşullarda üretim,eşit koşullarda pazarlama,eşit koşullarda destek ve eşit koşullarda rekabet olsun istiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar