Milyondan milyara yayın ihalesi üzerine (I)
14 Ocak 2010 günü yapılan ve dört saate yakın soluklarımızı tutarak izlediğimiz yayın ihalesi Rekabet Kurulu'ndan da geçerse, resmileşip kulüplerimize yeni bir ufuk açmış olacak. Bu ihaleyle 1994-95'te Cine5 / ATV / Show TV / Kanal D / TGRT konsorsiyumunun 7.2 milyon dolar ödeyerek satın aldığı Türk Futbolu'nun yayın hakkı satış serüveni dört yıla ulaşacak süreçle milyar dolarlar düzeyine ulaşmış olacak. Evet milyondan milyara giden bu 15 yıllık tarihi süreçte futbol, televizyon, digital platformlar, futbol topu, gelirlerin niteliği, taraftarın yapısı kısacası futbolu doğrudan veya dolaylı ilgilendiren ve etkileyen tüm faktörler çok büyük bir değişim gösterdi. Bu evrimsel gelişim sonuçta niteliksel değişimleri de beraberinde getirdi. Öncelikle televizyonlar yerlerini yavaş yavaş digital platformlara bırakmaya başladı. Gelirlerin nominal büyüklükleri arttı. Kulüplerin bütçeleri milyar dolarlara ulaştı. İşte tüm bunlar sonuçta geçen hafta yaşadığımız ihaleyi aslında bir futbol ihalesi olmaktan daha ötelere taşıdı.
İletişim teknolojisi temelinde yeni bir ekonomi gelişiyor!
Günümüzün teknolojik gelişmeleri doğrudan tüm yaşamımızı ve futbolu etkiliyor. Özellikle son on beş yılda iletişim teknolojisindeki gelişim ortaya yeni bir iş modeli çıkarttı. Bu model TV-İnternet-İletişim teknolojisinin bileşiminden oluşan digital yayın platformlarını hayatımıza soktu. Ortaya çıkan bu yeni pazar aslında futbolun endüstriyel gelişiminin kaçınılmaz sonucu…Teknolojik gelişim digital yayın platformlarını içerik olarak daha da geliştirip kompleks hale getirdi. Bugünkü tüm kavgalar da bu ekonomiden pay alabilme savaşımından kaynaklanıyor. Değişen ve gelişen digital yayın platformları içerik ve yapılanışlarını da bugün tamamen futbol ve spor üzerine kurgulamış durumda. Bugün bu platformları ayakta tutan yegane unsur spor ya da futbol. İşte bu gelişimle giderek bir iş modeline dönüşen bu yapı doğal olarak futbolun artık "iş" olarak oynanmasına neden olan futbol endüstrisinin de temel dinamiklerinden birisini, belki de en önemlisini oluşturuyor. Bu iş modeli artık, endüstriyel futbola da hayat veren bir yaşam enerjisi haline geldi.
Bugün 3G ile mobil TV, hızlı internet ile IPTV gibi teknolojiler sadece futbolun rekabet gücünü artırmıyor, aynı zamanda geçen haftaki yayın ihalesinde de gördüğümüz üzere Turkcell ve Türk Telekom'un yeşil sahalarda da rekabetini kızıştırıyor.
Çünkü artık 1970'li 80'li yılların TV yayınları tarih oldu. Digital platformlar yüksek kalitede ses ve görüntüyü eşanlı olarak dört milyara yakın insana ulaştırıyor. Olaya bu pencereden bakıldığında; yeni iş modelinde önemli olan sadece TV yayın hakları değil, mobil ve internet TV ile öne çıkacak olan içerik. Bugün teknoloji bize hızlı mobil internet olanağı sunabiliyor ve ortaya çıkan yeni nesil teknoloji 3G ile cepten golleri ve maçları online izleyebiliyoruz. Hal böyle olunca doğal olarak IPTV ve internet televizyonu gibi telekomünikasyon sektörünün bu yeni ürünleri de artık naklen yayın ihalesinin içeriğine girmiş oldu. İşte iletişim devleri bu pastadan pay alabilmek için dört saat boyunca savaştılar. İş burada bitmiyor bu rekabet ve savaş yeşil sahalarda da artarak devam edecek gibi görünüyor.
İletişim teknolojisi sadık müşteri-taraftar yaratıyor!
İletişim şirketlerinin futbol yayın ihalesine böylesine ilgi duymasının ve yayın ihalesini, basit bir futbol olayı olmaktan çıkartmasının arka planında içerik yatıyor. Çünkü futbol yayınlarını izlemek isteyen tüketici taraftar uzun vadeli sözleşmelere imza atmaktan kaçınmıyor. Bu ise taraftar tüketicinin, kulüpler ve iletişim/telekomünikasyon sektörü tarafından müşteri-taraftar olarak algılanmasına neden oluyor. Hal böyle olunca da hızlı internet ve içeriğin karşılığı komünikasyon şirketlerine sadakat olarak geri dönüyor. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de tüketicinin 1 yıl ve daha fazla kontrat yaparak ödeme yaptığı en önemli içerik olarak karşımıza futbol çıkıyor.
Nitekim, D Smart'ın da hareket noktasını burası oluşturuyor ve bu amaçla Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Kupası maçlarının yayın haklarını alarak, bu rekabette Digitürk'ün gerisinde kalmak istemiyor.
Rekora Ulaşan Bir İhale
15 Ocak 2010 tarihinde yapılan naklen yayın ihalesi, rekora ulaşan bir sonuçla tamamlandı. Üç paket üzerinden yayın haklarını ihale eden Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Türk Telekom'un da ihaleye girmesiyle beklentilerin ötesinde bir tutarla ihalenin sonuçlanmasına neden oldu. Büyük bir ihtimalle TT ihaleye girmemiş olsaydı, ihale bedeli 220-225 milyon dolar aralığında bir tutar üzerinden sonuçlanacaktı. Bunu TFF ve Kulüpler açısından bir şans olarak değerlendirmek gerekir.
Biz kısaca önce paketlerin içeriği hakkında kısaca sizleri bilgilendirelim.
Digitürk'ün kazandığı A Paketi (321 milyon Dolar)
Digitürk haftada en az 4 adet Süper Lig maçını canlı (şifreli) yayınlayabilecek. Canlı yayınlandığı maçların geniş özetini de (15'er dakika) (şifreli) verebilecek. Bu görüntüler, canlı yayın bitiminden en az 45 dakika sonra başlayacak. Diğer maçlardan haber amaçlı görüntüyü (3'er dakika) yayınlayabilecek (aynı gün-şifreli) (Örneğin Maraton programı şifresiz olmayacak). Maçların canlı yayın uluslararası pazarlama yetkisi bu paketi alan kuruluşta olacak. Bant yayın hakkı da yine yayıncı kuruluşta olacak. IP-Web yayın hakkını kendi firmaları üzerinden yapabilecek. Canlı yayın haklarını alan firmanın, medya teknolojiyle ilgili tasarruf hakkı elinde olacak.
TRT'nin Kazandığı B Paketi (40.2 milyon dolar)
Süper Lig'in geniş ve kısa özetleriyle Bank Asya 1. Lig'in canlı maç yayın hakkını 40 milyon 210 bin dolara kazanan TRT, Bank Asya 1.Lig'den en az 3 maçı şifresiz canlı yayınlanabilecek. Bank Asya 1.Lig maçlarının tüm özet görüntü hakları elinde tutacak olan TRT, Süper Lig'in tüm maçlarının (15'er dakika) geniş özetlerini de maç bitiminden 45 dakika sonra yayınlayabilecek. Süper Lig'in tüm maçlarından haber amaçlı görüntülerin satış ve pazarlamasına sahip olacak. TRT bu geniş ve kısa maç özet yayın haklarını bir başka yayıncıya satabilir. TRT aynı zamanda maçların 3'er dakikalık kısa özetlerini de diğer televizyonlara haber ve görüntü amaçlı satabilir. Ancak bu görüntüler, maçlar bittikten en az 12 saat sonra yayınlanabilecek.
Telekom'un kazandığı C paketi (13.4 milyon dolar)
13.5 milyon dolara bu paketi satın alan Telekom, Süper Lig ve Bank Asya 1.Lig'in GSGM operatörleri üzerinden haber görüntülerini yayınlayabilecek veya satabilecek.
5 yıla ulaşan yayın gelirleri bilançosu
Türk futbolunun 2010-14 sezonlarında oynanacak maçlarının naklen ve özet görüntülü olarak yayınlanmasına ilişkin 15 Ocak 2010 tarihinde yapılan ihaleye 3 kurum iştirak etti. Bu kuruluşlardan Digitürk ve Türk Telekom A paketi için yarışırken; TRT B paketini; Türk Telekom da C paketini elde etme hakkın sahip oldu.
En değerli paket olan A paketinin yayın hakkının kazanımına ilişkin tam dört saat süren ihaleyi sonunda Digitürk 321 milyon dolar gibi rekor bir tutarla kazandı.
4 yıllık olmasına karşın yayıncı kuruluşların bir yıllık ta opsiyonel haklarını kullanmaları durumunda naklen yayın gelirlerinin ne tutarlara ulaşabileceğini gösteren tablo aşağıda dikkatlerinize sunuluyor.
5 Yıla Ulaşan Yayın gelirleri Bilançosu (USD)
(USD) DİGİTÜRK TRT TURK TELEKOM
A PAKETİ PAKET B PAKET C TOPLAM
Muhammen Bedel 214.300.000 40.200.000 13.400.000 267.900.000
İhale Sonucu 321.000.000 40.210.000 13.500.000 374.710.000
%10 TFF Payı 32.100.000 4.021.000 1.350.000 37.471.000
%2 Organizasyon Payı 6.420.000 804.200 270.000 7.494.200
Paylar Toplamı 38.520.000 4.825.200 1.620.000 44.965.200
Toplam Tutar 359.520.000 45.035.200 15.120.000 419.675.200
%18 KDV 64.713.600 8.106.336 2.721.600 75.541.536
KDV Dahil Yıllık Toplam 424.233.600 53.141.536 17.841.600 495.216.736
4 Yıllık Toplam 1.668.532.320 209.008.363 70.171.920 1.947.712.603
4 Yıllık KDV Dahil Toplam 1.968.868.138 246.629.868 82.802.866 2.298.300.872
5 Yıllık Toplam (Opsiyonel) 2.194.905.552 274.944.400 92.309.112 2.562.159.064
5 Yıllık KDV Dahil Toplam 2.589.988.551 324.434.392 108.924.752 3.023.347.696
Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere; Türk Futbolunun yıllık yayın haklarının satımından 2010 -11 sezonunda elde edilecek gelir tutarı (KDV hariç) 419 milyon 216 bin 736 dolara ulaşıyor. 5 yıllık birikimli tutar ise 2 milyar 562 milyon 159 bin 064 dolar. Bu tutarların devlete yaratacağı vergi geliri ise beş yılda tam 461.188.632 dolar.
Yeni ihale ile Türk Futbolunun yıllık naklen yayın gelirleri bir önceki yıla göre %156.7 artarak, 140 milyon dolardan 359.5 milyon dolara yükselmiş bulunuyor. (TFF ve Organizasyon payı ile birlikte). Sadece Süper Lig kulüplerine yapılacak ödemedeki artış ise %129 civarında gerçekleşti. Buna göre Süper Lig ekipleri geçen yıl almış oldukları 140 milyon dolar yerine 2010-11 sezonundan itibaren artık 321 milyon doları kasalarına koyacaklar.
Digitürk yılın sonuna kadar 2.5 milyar dolar ödeyecek!
2000-01 sezonunun naklen yayın ihalesini 86 milyon dolara satın alan Digitürk yapılan yeni ihale ile 2010-11 sezonunda Federasyon'a 359 milyon dolar ödeme gerçekleştirecek. 2015 yılına kadar yapacağı toplam ödemeler ise 2.589.988.551 dolara ulaşacak.
Digitürk 10 yılda ödediğinin iki katını beş yılda ödeyecek!
Digitürk aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere 2000-10 sezonları arasında toplam 1 milyar 72 milyon doları Türk Futboluna aktarmış. On yıllık süre içinde naklen yayın gelirlerinin gelişimine bakıldığında ise toplam yayın gelirlerinin %226'lık bir artış kaydettiği görülüyor. Buna göre yıllık ortalama gelir artışı %22.6; ortalama yayın geliri de 107.2 milyon dolar civarında gerçekleşmiş.
DİGİTÜRK ON YILDA NE ÖDEDİ?
(milyon dolar)
2000-01 86
2001-02 107
2002-03 144
2003-04 77
2004-08 378
2008-10 280
Toplam 1.072
Ancak son ihale dikkate alındığında Digitürk'ün beş yılın sonuna kadar ödeyeceği toplam tutar %105'lik artışla 2 milyar 194 milyon dolara ulaşıyor. Buna göre yıllık ortalama ödenecek naklen yayın bedeli 438 milyon 981 bin 110 Dolar'a yükseliyor. Bu ise geçen on yıllık süreçte ödenen ortalama yıllık 107,2 milyon dolarlık bedele göre %310'luk bir artışı ifade ediyor.
Digitürk'ten önceki yayıncı kuruluşlar ne ödedi?
Türk futbolunun naklen yayın macerası 1994/95 sezonunda Cine5 / ATV / Show TV / Kanal D/ TGRT konsorsiyumuyla başladı. O zamanın koşullarına göre çok da fazla olmayan bir tutarla ihaleyi kazanan yayıcı kuruluşlar ancak iki senelik bu işi götürebildiler. Daha sonra Cine 5 dönemi başladı. Ancak bu dönemlerde toplam tutar 290.2 milyon dolar düzeyinde kaldı.
Yıllar Yayıncı Kuruluşlar Tutar
(Milyon Dolar)
1994/95 Cine5/ATV/Show TV/ Kanal D/TGRT 7,2
1995-96 Cine5/ATV/Show TV/ Kanal D/TGRT 23
1996/97 Cine5 40
1997/98 Cine5 45
1998/99 Cine5 55
1999/2001 Teleon 120
Toplam Ödenen Tutar 290.2
Naklen yayın ihalesinin genel değerlendirmesi
Buraya kadar naklen yayın ihalesinin tarihsel gelişimiyle birlikte son durumun bir fotoğrafını çektik. Şimdi esas yazımızın ana konusuna gelmek istiyorum. Türk futbolu için çok önemli bir kaynak olarak görünen bu ihale sonunda Türk futbol kulüplerinin önünde ne tür fırsatlar oluşacak? Ne tür olası tehditlerle karşılaşabiliriz? Oluşan tutar futbolumuzun değerini ne ölçüde yansıtıyor? Diğer liglerdeki mevcut yayın bedelleri ile kıyaslandığında ne durumdayız? Yayıncı kuruluş nasıl bir maliyet ile karşı karşıya? Bu maliyetlerini nasıl çıkartabilecek? Ödemede herhangi bir sorun olabilir mi? Bu işin kulüplere yansımaları ne olacak? TFF'nin bu süreci yönetimi, takip ve denetimi nasıl olacak? Bu ihalenin sonucu tüketici taraftara ilave bir maliyet getirecek mi?
Yazımızın bu bölümünde işte biz bunlara yanıt ararken, kendi analizlerimizi de sizlerle paylaşmış olacağız.
Konuya nasıl yaklaşmalı?
Bu ihalenin böylesi bir tutarla sonuçlanmasını kesinlikle bir başarın olarak görmek gerekir. Ancak bu başarıda kritik faktör nedir? sorusunu da burada hemen sormamız gerekiyor? Federasyon mu? Kulüpler mi? Ya da bazı yayın organlarında dile getirildiği gibi Aziz Yıldırım mı? Digitürk mü? Türk Telekom mu? Veya Türk futbolunun kalitesi mi? İhalenin bu fiyata kadar yükselmesi ve sonuçlanmasında ana etmen hangisidir?
Bu soruya kestirmeden yanıt verirsek: Karşımıza Türk Telekom faktörü çıkar. Gerçekten de Türk Telekom'un son ana kadar bu ihaleye girmesi beklenmiyordu. Ancak Türk Telekom bu ihaleye girdi ve bu vesileyle ihale fiyatı ta 321 milyon dolara çıkmış oldu. Aksi halde, oluşacak fiyat aralığı maksimum 215-225 milyon dolar arasında gerçekleşecekti. Bunun makul ve haklı sebepleri vardı. Çünkü ortada devam eden bir ekonomik durgunluk ve buna bağlı düşen talep vardı. İkincisi Avrupa'da yenilenen naklen yayın ihalelerindeki artış oranı %3 ile %5 arasında değişmişti. Hal böyle olunca Digitürk'ün de buna göre kendisini konumladığını düşünüyorum.
Ancak ne olursa olsun, artık ortada oluşmuş bir değer var ve bu değeri artık bundan sonrası için de bir benchmark olarak almamız gerekecek.
Aslında yapacağımız analizin eksenini iki konu oluşturuyor:
I. Yıllık yayın gelirimizin diğer liglerle karşılaştırmalı analizinin yapılması ve oluşan değerin Türk futbolunun gerçek değerini ne ölçüde yansıttığı,
II. Oluşan bu yayın geliri bedelinin lokal açıdan değerlendirilmesi; yani Türk futbol pastasına olası etkileri: (Bu aşağıdaki konuları kapsıyor)
1. Oluşan bu değerin Türk Futbolunun rekabet gücünü artırmaya yönelik kulüplerce nasıl kullanılacağı;
2. Yayıncı kuruluşun bu süreci iktisadi/mali anlamda nasıl yöneteceği;
3. Taraftar tüketicinin olası ilave maliyetler karşısındaki durumunun ne olacağı;
Konuları üzerinde duracağız.
Makalemiz iki bölümden oluşuyor. Bu haftaki analizimizde biz Türk futbolunun naklen yayın gelirleri bakımından Avrupa ile bir kıyaslamasını yapacağız.
I. Turkcell Süper Lig'in naklen yayın gelirlerinin diğer liglerle karşılaştırmalı analizi
Avrupa'nın beş büyük ligine baktığımızda; bu liglere ilişkin futbolun makro göstergeleri aşağıdaki tabloyla dikkatlerinize sunuluyor.
Şimdi bu tabloyu biraz yorumlayalım.
· Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere yıllık bazda en fazla naklen yayın geliri yaratan lig olarak karşımıza 668 milyon Euro ile Fransız Lig 1 çıkıyor. Fransız Lig 1'i 665 milyon Euro'luk yıllık yayın geliriyle Premier Lig takip ediyor. Avrupa'nın diğer beş büyük liglerinden Bundesliga yıllık 591 milyon Euro'luk yayın geliriyle üçüncü sırada yer alırken; henüz havuz sistemine geçmeyen, Real Madrid ve Barcelona'nın kendilerinin pazarlayıp sattıkları gelirlerini de dikkate aldığımızda La Liga yıllık 579 milyon euroluk geliriyle dördüncü sırada yer alıyor. Beşinci sırada yer alan lig ise İtalyan Serie-A. İtalyan Serie-A 2008 yılında havuz sistemine geçti ve iki yıllık yaptığı sözleşme ile yıllık 508 milyon Euro'luk bir gelir yaratıyor. Altıncı sırada ise Türkcell Süper Ligimiz bulunuyor. Türkcell Süper Lig'in 2010-14 sezonlarında toplam yaratacağı 2.298.300.872 dolarlık (1.552 milyon Euro) naklen yayın geliri ile yıllık geliri 389 milyon Euro civarında olması bekleniyor.
Toplam Yıllık Yarattığı Nak. Yayın Ligin Abone Abone Spor Ülke Nüfusu
Nak. Yayın Nak.yayın Yıllık Gelirinin Piyasa sayısı sayısı Abonesinin İçinde
Geliri Geliri Top.Gelir Top.Gelir Değeri (Milyon içinde Top. Abone
Yayıncı Milyon Milyon Milyon İçindeki Milyon Adet) Spor Abone için. sayısı
Lig Ülke Sezon Kuruluş Euro Euro Euro Payı(%) Euro Abonesi (Milyon adet) payı (%) (%)
Fransız Lig 1 Fransa 2008-11 Canal+ 2.004 668 989 68 1.457 10,4 5,2 0,50 8,1
Premier Lig İngiltere 2010-13 Sky TV 1.996 665 2.441 27 3.065 9,0 6,3 0,70 16,7
La Liga İspanya 2009-12 La Sexta 1737 579 1450 40 2.595 2,5 1,4 0,56 6,2
Bundesliga Almanya 2009-12 Skytv+ARD 1.182 591 1.438 41 1.568 4,8 3,7 0,77 5,9
Serie-A İtalya 2010-12 RTL 1.016 508 1.421 36 2.356 2,5 1,3 0,52 4,3
Türkcell Süper Lig Türkiye 2010-14 Digitürk 1.552 389 525 74 732 2,5 0,85 0,32 3,5
· Yine yukarıdaki tabloya göre; liglerin yaratmış oldukları toplam gelirler içindeki naklen yayın gelirleri paylarının Fransız Lig'1'de %68; Premier Lig'de %27; La Liga'da %40; Bundesliga'da %41; Serie-A'da %36 ve ülkemizde de %74 civarında olduğu görülüyor.
· Abone sayılarına bakıldığında en fazla spor abonesine sahip lig olarak 6,3 milyon adet aboneyle Premier Lig'i görüyoruz. Bu rakama göre İngiltere'de toplam Pay TV abonesi içinde spor paketi abonesi payı %61 civarındayken; bu oran Fransız Lig 1'de %58; La Liga'da %56; Bundesliga'da %77; Serie-A'da ise %52 civarındadır. Ülkemizde ise bu oran 850 bine ulaşan abonesiyle Digitürk'te %32 düzeyindedir.
· Liglerin yıllık yaratmış oldukları gelirlere göre Türkcell Süper Lig'in yaratmış olduğu pastaya bakıldığında; ülkemizde 2009 itibariyle toplam futbol pastası büyüklüğünün yaklaşık 525 milyon Euro civarında olduğu; buna göre beş büyük ligin ortalama yıllık gelirleri toplamının 1,5 milyar Euroya ulaşırken; Turkcell Süper lig ile aralarında ortalama 1 milyar euroya ulaşan bir büyüklük farkının bulunduğu görülüyor. (2010-11 sezonundan itibaren yıllık toplam gelirimize yaklaşık 250 milyon euro daha eklememiz gerekecek. Bu durumda toplam pastamız 775 milyon Euro'ya yükselmiş olacak)
Bu kısa analizden çıkan sonuçlar;
· Türkcell süper lig'in toplam gelirleri içinde naklen yayın gelirlerinin payı, diğer liglere görece daha yüksektir. Bu rasyo TSL'de %74 civarındayken; diğer liglerin ortalaması %42.4 düzeyindedir. Bu durum bize TSL'de futbolun diğer faaliyet gelirlerinin yeterince yaratılamadığını; naklen yayın bedellerine göbeğinden bağlı bir Lig'e sahip olduğumuzu gösteriyor. Bu durum aynı zamanda pratikte futbol pastasının da büyümesinin önünde bir engel oluşturuyor. Bu nedenle diğer liglerle aramızda 1 milyar Euro'ya ulaşan bir fark doğmaktadır.
· Ülkemizde Digital yayın abone sayısı toplamı ve bu toplam içinde spor paketi abone oranının diğer liglere göre düşük olduğu yukarıdaki tablodan görülüyor. Ülkemizde yaklaşık %32 olan bu rasyo diğer liglerde ortalama %61 civarında olup; toplam abone sayısının genel nüfusa göre oranı da ülkemizde %3.5 seviyesindedir. Diğer liglerden İngiltere'de digital platform sahibi kişi sayısının toplam nüfus içindeki oranı %16.7 iken; bu oran diğer liglerde sırasıyla Fransa'da %8.1; İspanya'da 6,2%; Almanya'da 5.9%; İtalya'da 4.3% düzeyindedir.
· Liglerin yıllık naklen yayın gelirlerinin, piyasa değerlerine oranı Bundesliga'da %37; Fransız Lig 1'de %45; İspanyol La Liga'da %22; Premier Lig ve Serie-A'da %21 iken; bu rasyo TSL'de %53 civarındadır. Yani TSL'de yıllık yayın geliri piyasa değerine göre en yüksek lig konumundadır.
Gelecek Hafta lokal olarak yapacağımız analize genel tespitlerimizi de ekleyerek, bir sonuca ulaşmaya çalışacağız. Bu hafta Avrupa ile durumumuzu kıyasladık ve ne durumda olduğumuzu gördük.
Gelecek hafta görüşmek üzere…