Milli hasıla rakamları soğutma ihtiyacını teyit ediyor

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM [email protected]

Küresel krizin etkisiyle 2009 yılında %4.8 oranında gerileyen milli hasılamız 2010 yılında hızlı bir toparlanma göstererek %8.9 oranında büyümüş bulunuyor. Esasen, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış milli hasılaya baktığımızda toparlanmanın 2009 yılının 2. çeyreğinden itibaren başladığını söylemek mümkün. 2010'un 3. çeyreğinde beklenenin altında gelen %1.2'lik büyümeden sonra milli hasıla artışı tekrar hız kazanarak son dönemde %3.6'lık bir büyüme hızına ulaşmış bulunuyor. Milli hasılanın son çeyrekte sabit fiyatlarla da %9.2 gibi oldukça yüksek bir oranda büyümesi ekonominin ne kadar ısınmakta olduğunu bir kez daha gözler önüne sermekte.

İktisadi faaliyet kollarına baktığımızda 4. dönemde %9.2'lik büyümeye en çok katkıyı %2.7 ile imalat sanayiinin yaptığı görülüyor. Diğer önemli katkılar ise ulaştırma (%1.9), ticaret (%1.7) ve bankacılıktan (%1.4) gelmekte. Milli hasılaya harcamalar yönüyle baktığımızda ise 4. çeyrekteki bu yüksek oranlı büyümenin itici gücünün toplam harcamaların yaklaşık %70'ini oluşturan yerleşik hanehalklarının tüketim harcamalarındaki %9 oranındaki artış olduğu görülmekte. Aynı zamanda bu artış oranı 2005 4. çeyreğinden sonra tüketim harcamalarında bir çeyrekte görülen en yüksek artış. (Öte yandan, yapılan son revizyonlar 2010'un ilk 3 çeyreğindeki tüketim harcamalarının büyüme oranlarında da önemli farklılıklar yaratmış. Örneğin, 2. çeyrekteki tüketim harcaması büyümesi önceki raporda %6.2 gözükürken, bu raporda %3.3'e düşürülmüş bulunuyor.)

4. çeyrekte milli hasılanın %22'sini oluşturan özel sektör sermaye yatırımlarında ise %49.5 oranında çok yüksek bir artış oranı dikkat çekmekte. 2010'un genelinde de özel sektör yatırımları %33.5'lik artışla rekor kırmış vaziyette.

Milli hasıla ile ilgili bir başka önemli veri de, cari açık bağlamında da çokça tartışılan kamunun harcama ve sabit sermaye yatırımları ile ilgili reel gelişmeler. Bilindiği gibi, cari açığın aynı zamanda ülkenin tasarruf açığı anlamına geldiğinden hareketle, açığın sınırlandırılması için maliye politikasının sıkılaştırılması isteniyor. 4. çeyrekte, kamunun tüketim harcamaları %3.5, sermaye harcamaları ise %17.1 oranında artmış bulunuyor. Özellikle sermaye harcamaları bakımından kamuda fazla bir kemer sıkıldığını söylemek zor.

Dış ticaretin net etkisi ise giderek artan boyutta negatif olmaya devam ediyor. Son çeyrekte mal ve hizmet ihracatı reel olarak sadece %4.3 artarken, ithalat ise %25.4 artmış. Böylece dış ticaret nette milli hasılayı %5.6 oranında azaltıcı etki yaratmış. Artan petrol fiyatları ve daralan ODKA (Orta Doğu - K. Afrika) pazarlarıyla birlikte bu trendin 2011 yılı boyunca süreceğini söylemek sanırım yanlış olmaz. Dün, TUİK'in milli hasıla rakamları ile birlikte yayınladığı dış ticaret istatistikleri de yılın ilk 2 ayında ortalama olarak takvim etkilerinden arındırılmış ihracatın %22.1, ithalatın ise %43.6 arttığını gösteriyor.

Sonuçta, GSYH verileri de ekonominin soğutulması gereğini teyit eder nitelikte. Her ne kadar, faiz artışıyla desteklenmediği sürece zorunlu karşılık artışlarının ekonomik aktiviteyi ne zaman ve ne ölçüde soğutabileceği önemli bir tartışma konusu ise de, gerek açıklanan milli hasıla verileri, gerekse de son dış ticaret verileri MB'nın bu konudaki endişesini doğrulamakta. Bu bağlamda geçen Cuma açıklanan kapasite kullanım oranı verileri de önemli. Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre kapasite kullanımı Mart'ta önceki yılın aynı ayına göre %5.9, önceki aya göre ise %0.3 artmış gözüküyor. Ancak, milli hasıla rakamlarında son çeyrekte özel sektör sermaye yatırımlarının çok yüksek oranda arttığını ve bu senenin ilk 2 ayında bu artışın devam ettiğini dikkate alırsak (ilk 2 ayda dolar bazında sermaye malı ithalat artışı %43.2), bu dönemde kapasitenin de önemli boyutta arttığını göz önüne almamız gerekiyor. Diğer bir ifadeyle, aylık kapasite kullanım oranları bundan sonraki aylarda geçen sene ile aynı olsa bile üretimdeki büyüme devam edebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019