Miktar içeren ihbarnamenin makbuz mahiyetinde olması
Av. Cihan AVCI
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2008/ 40877 E. ve 2008/ 33119 K. sayılı 02.12.2008 tarihli ilamında, kıdem tazminatı ödemesi ve bunun ibraname ile belgelenmesi hususunda ilke haline getirdiği ''miktar içeren ibranamelerin makbuz niteliğinde olması'' kuralını, girdi - çıktı yapılan iş ilişkileri için değerlendirilmiştir. Karar esasında Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin, bizim de yazılarımızda daha evvel incelediğimiz, miktar içeren ibranamelerin hükmü ile alakalıdır. Ancak incelediğimiz kararda esaslı bir farklılık söz konusudur. Bu da çalışılan süre boyunca sigorta kayıtlarında çalışmanın aralıklı olarak görülmesidir. Bu tip bir durumda miktar içeren bir ibranamenin durumunun değerlendirilmiş olması emsali çok görülmeyen bir karardır. Bu sebeple karar içeriği itibari ile büyük önem taşımaktadır.
İncelediğimiz kararda davacı, kıdem, ihbar tazminatı, izin, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti ve ikramiye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Dosya içeriğinde, davacının değişik işyerlerinde aralıklı olarak çalıştığı ve bazı sona erme dönemlerinde ihbar ve kıdem tazminatı olarak ödemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının işyerinde çalıştığı toplam süreye göre ihbar ve kıdem tazminatı hesaplatılmış ve önceki dönemlerde ödenen tutarlar mahsup edilerek bakiye kıdem ve ihbar tazminatları hüküm altına alınmıştır. Davalı vekili, fesih sonrasında tazminat ödemeleri yapılarak tasfiye edilen dönemler için yeniden hesaplama yapılamayacağını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
Yargıtay dosya içeriğinden ve tarafların taleplerinden hareketle meseleyi değerlendirmiştir. Yargıtay meselenin 1475 sayılı yasanın 14. maddesinin 2. fıkrasını ilgilendirdiğini ve bu hükümde gösterilen çözüm tarzı dairesinde değerlendirme yapılacağını belirtmiştir. Buna göre ,işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirilmesi gerekecektir. Bu durumda kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki aralıklı çalışmaları dikkate alınacaktır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleşmesi için gerekli bir koşul olmaktadır.işçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmayacaktır. Ancak aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanacaktır. Yargıtay'ın çözümü bu şekildedir.
Yargıtay bu değerlendirmesinin ardından, tazminat adı altında yapılan ödemeler karşılığında alınan ibranamelerin miktar içermesi sebebi ile makbuz hükmünde olduğunu tespit ile ve yapılması gerekenin ödenen miktarların hak kazanılan tutarları karşılayıp karşılamadığının araştırılması olduğunu belirtmiştir. Bu araştırmanın da gerekirse bilirkişiden rapor alınarak yapılması gerektiğini vurgulamıştır.