Mikro yönetim bir liderlik kusurudur
SERDAR YURDAKUL - Kurumsal Gelişim Danışmanı - IKEDA Yönetim Danışmanlığı
Görevime yeni başlamıştım. Odamın yer alacağı katta bazı tadilatlar yapılıyordu. Yol üzerinde duran bir faks dikkatimi çekmişti. Bu faks müşterilere ait bilgilerin trafiğinde kullanılıyordu. Gizli kalması gereken bilgiler için kullanılan faksın ulu orta bir yerde durması beni rahatsız etti. Mimari düzenlemeyi yapan teknik kadrodan faksın daha kapalı, meraklı gözlere karşı korunmalı bir köşeye taşınmasını talep ettim. Cuma günü işten çıkarken gerekli düzenlemeler yapılmaya başlanmıştı. Pazartesi sabahı tertemiz yeni bir ofiste işe başlıyordum, yapılan çalışmaları görmek için dolaşmaya çıktığımda, faksın tekrar eski yerine taşındığını görünce şaşkınlığımı saklayamadım. Sebebini sorunca verilen cevap beni iyicene şaşırttı. Yönetim kurulu başkanı hafta sonu etrafı dolaşmış ve faksın eski yerine geri taşınmasını istemiş. Tabii talimatı veren YKB olunca akan sular durmuş! Burada o tarihlerde yaklaşık 1500 kişi çalışıyordu. Bir sürü genel müdür yardımcısı, müdür vs. ama hiçbirinin bir faksın yerini değiştirme yetkisi yok! Şirkete hâkim kontrol kültürü yüzünden büyük patron seyahatte olduğu tarihlerde yapılan yönetim toplantılarında kimse karar almak istemiyordu. Böylece toplantılar yüksek maaşlı yöneticilerin havanda su dövdükleri konuşma seansları olarak başlayıp bitiyordu. Bu iş yapış kültürü nedeniyle üst yöneticilerin masalarının üzerinde alt kademe yöneticilerinin masalarından daha fazla dosya yığılı duruyordu. Büyük patronun mikro yönetim tarzı kurumu yukarıdan aşağıya etkilemiş ve verimsizliğe yol açmıştı.
Ünlü mikro yöneticilere tarihten bir örnek ise Hitler’dir. Birçok kimse onu askeri bir dahi olarak bilir. Hâlbuki Hitler bir paranoiddir. Paranoidler çevrelerindeki insanlara güvenmedikleri için mikro yönetim onların hâkim yönetim stili haline gelmiştir. Paranoidler kendilerini tek güvenilir kişi olarak görürler ve karşılarındakileri buna inandırırlar. 20 Temmuz 1944’te kendisine karşı yapılan başarısız darbe girişiminden sonra Hitlerin çevresine olan güveni iyicene sarsılmış, Sovyet cephesindeki tank tümenlerinin yönetimini kendisi devralmıştır. Komutanlarının uyarılarına rağmen yanlışlarına devam etmiştir. Sonucu biliyorsunuz, yenilgi! Bu süreci 2008 yapımı Valkyrie isimli filmde izleyebilirsiniz.
Mikro yönetimin neden bir liderlik kusuru olduğunu şu satırlarla özetleyebilirim: Başlangıçtaki anımda yer aldığı gibi mikro yöneticinin altında çalışan kadrolar bir savunma mekanizması olarak hiçbir konuda sorumluluk almak istemezler. Böylece büyük patronun omuzu ağırlaşır. Bütün kararları en tepedeki adam alınca, astlarının beceri veya beceriksizlikleri hiçbir zaman ortaya çıkmaz. Tüm kararların kendi bilgisi dahilinde alınmasında ısrar edince işler ilerlemez süreçler tıkanır. Bir süre sonra özellikle becerikli astların, kendilerine güvenilmediği için moralleri bozulur, isteksiz çalışırlar.
Kendi fikirlerinde ısrar eden yönetici, başkalarının fikir ve görüşlerini önemsemediğinden yaratıcılığın ve özgür düşüncenin önünü keser. Bu tarz yöneticiler günün birinde başka bir göreve atandıklarında arkalarında bir boşluk oluşur. Örgüt bir kişiye bağlı çalışmaya alıştığı için süreçler unutulmuş ve paslanmıştır!
Mikro yönetim günümüz dünyasının gerçekleriyle çelişiyor. Belki 3. Sanayi Devrimi’ne kadar insana önem vermeyen, işe odaklı, Taylor’un görüşlerine dayalı kumanda ve kontrol tarzı yönetim modelleri o dönemin gerçek ve paradigmalarına uygun olmuş olabilir ama bugünkü karmaşık örgüt ve sistemleri yönetmek için uygun değildir. Sistemi oluşturan unsurların sesini dikkate almadan tüm kararları tek başına almakta ısrar etmek şirketlerin de içinde yer aldığı tüm sosyal sistemler için sakıncalıdır.