Mikro reformlar "bilgiyle" tasarlanır

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Daha önce, mikro reformların zihinlerde başlaması, ölçüler konarak tasarlanması, dünya genelindeki eğilimleri dikkate alması gerektiği tartışıldı. Bir reformun etkin biçimde tasarlanması dün hakkında nesnel bilgi, bugünün eğilimlerini kavrama ve geleceği hangi değerler ve kaynaklar üzerine kuracağımıza kafa yorma gerektirir. Dünü bilmenin olmazsa olmazı da dinamik envanter mekanizmasını işletebilmedir. Sağlıklı veriler, gerekli enformasyon, ayıklanmış ve işe yarar bilgi, hepsinden önemlisi de anlama derinliğiyle, hayatın gerçeğine yakın öngörü ve önlemler geliştirebiliriz. Arşivin hafızası ve envanterin güncelliği olmaksızın tutarlı mikro reformlar tasarlanırsa emeklerimizin önemli bir bölümü boşa gider.

Bilgi Çağında, reformlar başta olmak üzere girişilen işlerin başarısı üç temel koşulun yerine getirilmesine bağlanıyor:

Birincisi, üzerine çalışılan konu hakkında "net bilgilere" sahip olma. Enformasyonun giderek parçalanması, internet gibi teknik altyapının yarattığı erişebilirlik nedeniyle daha çok bilgiye sahip olmamıza karşın, daha az "anlayabilen" insanlar haline geliyoruz. Tanıklık ettiğimiz bu yeni olgu, karar çerçevelerini belirlemeyi zorlaştırıyor.

Bir başka koşul, insan kaynağı, fiziksel sermaye ve teknoloji arasında denge kurmasını bilme… Bu üç zenginlik kaynağının üretim sürecinde etkin kullanılması "koordinasyon" yeteneğinin geliştirilmesi ile mümkün. Eğer kirlenmiş bilgileri ayıklayacak mekanizmalarımız varsa, dinamik envantere sahipsek, bilgilerimiz sürekli yenileniyor ve kirlilikten arındırılıyorsa, nelerin ayıklanacağını, nelerin birleştirileceğini, yolumuzda nasıl ilerleyebileceğimizi bilerek "koordine" edebiliriz.

Diğer bir koşula daha dikkat çekiliyor: Rekabet gücü yaratacağımız iş alanlarının seçilmesi ve girişimci enerjisinin bu alanlara "odaklanması". Girişimci ve onun arka planını oluşturan toplumsal örgütlenmelerin enerjisini odaklayamazsak, yaratmak istediğimiz sonuca ulaşmamız güçleşir.

Akılcılık, dünya genelindeki eğilimlerin yarattığı fırsat ve tehlikeler ile kendi olanak ve kısıtlarımız arasında "denge" kurabilmedir. Denge kurma sanatı, her şeyden önce sağlıklı ve doğru bilgi gerektirir. Eğer bilgi eksikse, belirsizlik alanını daraltarak, risk alanını belirleyemeyiz; zihinler karışır ve karar verme güçleşir.

Dinamik bir envantere sahip değilsek "öngörme ve önlem alma disiplinini" işletemeyiz.

Tasarlama soyutlamayı gerektirir

Hep birlikte "dijitalleşen ve sanallaşan " karşılıklı-bağımlılık ilişkileri sürecinin hızlandığını gözlemliyoruz. Öngörme ve önlem alma giderek daha çok somuttan soyuta doğru kayıyor. Somut bilgi bazını yeterli düzeye ulaştırmadan bilginin soyut bağlamlarını ilişkilendiremeyiz. Gelecekle ilgili her türlü yapının tasarlanması, düşüncenin ciddi biçimde soyutlayabilmeyi gerektiriyor. Soyut bilginin bazını oluşturan envanter bilgisi mutlaka elimizin menzili altında olmalı ki tutarlı ve doğru algılamalarla gelecek kurgusunu sağlam temeller üstüne kurabilelim.

Mikro reformların doğru tasarlanması ve etkili sonuçlar yaratması, özellikle bilişim teknolojilerinin kullanılmasına ilişkin algıların değiştirilmesi gerektiriyor. Eğer hala bugün işyerlerimiz bileşim teknolojilerinin kullanımına ilişkin yatırımları "maliyet merkezi" olarak algılıyor, "kâr merkezi" olarak göremiyorsa, Bilgi Toplumunda doğru bir konumlanma yapılamaz.

Önerilen reformların, iş çevresindeki değişmeler bağlamında doğru konumlandırılması gerekir. Gelişmeler, verileri derlemeyi, enformasyona dönüştürmeyi, bilgi haline getirmeyi ve anlama düzeyine yükseltmeyi gerektiriyor. Bilgiden anlamaya uzanan süreçte "merkezileşme" eğilimi güç kazanıyor.

Bulut teknolojileri 

Yeni devreye sokulan "bulut teknolojileri" anlayışlarımızı köklü biçimde değiştirecek özellikler içeriyor. Bazı iş insanları bileşim teknolojilerini kurumların damarları olarak tanımlıyor. Dünya genelindeki eğilimleri yakından izleyen uzmanlar, yasal düzenlemelerin de bilişim teknolojilerini kullanmayı zorladığını, giderek yeni düzenlemelerin yapılacağının altını çiziyor. Kurumların öncülüğü yerlerini hızla bireylerin öncülüğüne bırakıyor.

Sosyoekonomik ve kültürel yaşam, "sınırlı şeffaflıktan sınırsız şeffaflığa" kayıyor.

Anlatılan gelişme sürecinin temelinde ciddi "dinamik envanterler" var. Envanterimiz yoksa, olanak ve kısıtlarımızı bilmiyorsak, tutarlı "mikro ekonomik reform" önerileri de yapamayız…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar