Miadı dolan malların KDV'si (ilk mahkeme kararı olumsuz)
Değerli DÜNYA okurları, daha önce sizlerle 113 seri no'lu KDV Genel Tebliği'nin "E. Kullanım süresi geçen veya kullanılamayacak hale gelen mallara ilişkin yüklenilen KDV hakkında yapılacak işlem" başlıklı bölümünün iptaline karşı açılan davayı paylaşmıştım.
Tebliğe karşı açılan davada ilk etapta yürütmenin durdurulması talep edilmiş, ancak davaya ilk yargı yeri olarak bakan Danıştay 4. Dairesi bu talebi reddetmişti.
Sizlerle bu red kararını paylaşmıştım. Bu kez de aynı davada, esas ilişkin olarak verilen kararın bir özetini paylaşıyorum.
Verilen karar katılmak birçok açıdan mümkün değil.
1. Danıştay 4. Dairesi'nin bu davaya ilk derece mahkemesi olarak bakmış olması bana göre Danıştay Kanunu'nun 24'üncü maddesine aykırı.
2. Bu karar daha önce Danıştay 9'uncu Dairesi tarafından verilmiş bir kararla çelişiyor. Bu durumda Danıştay'ın içtihatlarının birleştirilmesi yoluna gidilmesi gerektiği kanaatindeyim.
3. Miadı (kullanım ömrü) dolan mallarda, yüklenilen KDV'nin 30/c kapsamında değerlendirilmesi yanlıştır.
Hiçbir şirket, hayatın normal akışı içerisinde, çöpe dökmek veya imha etmek gayesiyle üretim yapmaz.
Yine hiçbir şirketin fiyat mekanizması içerisinde, maliyet-fiyat hesabı yaparken bir kısım mallarının kullanım ömrünün dolacağı ve bu nedenle satılamayacağı gerçeğini dikkate almıyor olmasını varsayım olarak dahi dikkate alamaz.
Dolayısıyla satış yapılan her durumda, tahsil edilen - fatura kesilen her malın satış fiyatı olası bu tür kayıpları da içermektedir. Tahsil edilen KDV rakamı içerisinde kullanım ömrü dolacak olan malların maliyete etkisi de yer almaktadır.
Ortada iradi (işletmeden çeşitli nedenlerle çekiş) ya da gayri iradi (hırsızlık, yangın, sel, deprem vb.) bir yok oluş değil, işin ticari, iktisadi, teknik icabı ortaya çıkan bir durum vardır.
Yanlış hesabın "Bağdat" tan döneceğini düşünüyoruz.
T.C.
DANIŞTAY
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2010/792
Karar No : 2011/899
Davacı :
Vekili :
Davalı : Maliye Bakanlığı/ANKARA
Davanın Özeti : 5.12.2009 gün ve 27423 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 113 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin "Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yüklenilen KDV Hakkında Yapılacak İşlem" başlıklı "E" bölümünün iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduğu, Katma Değer Vergisi Kanununun 30/c maddesi uyarınca mükelleflerce bu malların iktisabi dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılmasının mümkün olmadığı, yapılan düzenlemenin Kanuna uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi Yavuz Şen'in Düşüncesi : . Aksi yönde düzenlenen
genel tebliğin dava konusu edilen bölümünün kanunu aşar nitelikte olduğu sonucuna ulaşıldığından düzenlemenin iptali gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Nagihan Altekin'in Düşüncesi : Olayda, kozmetik alanında faaliyet gösteren davacının stoklarda yer alan ve değerini tamamen kaybetmiş ürünlerin takdir komisyonu kararı ve noter gözetiminde imha edilmesinin zayi olan mal kapsamında değil fire olarak değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de; zayi kelimesinin anlamı; işe yaramaz, kayıp, yok olmuş olarak tanımlanmış olup, değerini tamamen kaybetmiş ürünlerin imha edilmesi durumunun zayi kapsamında bulunması karşısında iptali istenilen Genel Tebliğde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 113 sıra No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin E bölümünün iptali istemiyle açılan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesi'nce gereği görüşüldü:
İptali istenen düzenlemede uyuşmazlığın özü, kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya takdir komisyonu huzurunda imha edilen malların zayi mal olarak nitelendirip nitelendirilmeyeceğidir. Vergi kanunlarında zayi olan mal veya zayi olma kavramlarının ne anlama geldiği hususunda bir açıklamaya yer verilmediğinden zayi olmanın kelime anlamının ortaya konulması gerekmektedir. Zayinin sözlükteki anlamının kaybolma, yitme, kayıp, yok olmuş, elden çıkmış, mahvolmuş olarak tanımlandığı, zayi olmanın yitmek, kaybolmak olarak tarif edildiği görülmektedir. Bu itibarla, sebebi ne olursa olsun ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya takdir komisyonu huzurunda imha edilen malların yitip gittiği ve yok olduğu açıktır. Öte yandan, İdarenin önceki uygulamalarının aksi yönde olmasının uyuşmazlık konusu malların nitelendirilmesinde herhangi bir hukuki etkisi olmayacaktır. Bu nedenle, Genel Tebliğin dava konusu edilen bölümünde hukuka aykırılık görülmemiştir. 23.02.2011
KARŞI OY
Kullanım süresinin geçmesi veya diğer nedenlerle kullanılamayacak hale gelen malların takdir komisyonu kararıyla imha edilmesi işleminde, mükellefin iradesi dahilinde bir yok etme veya zayi etme olayı söz konusu olamadığı ve işlemin tamamen vergi idaresinin bilgisi dahilinde ve onun kararı ile gerçekleştirildiğinden Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30/c maddesinde öngörülen anlamda zayi olan maldan söz edilemeyeceği aksi yönde düzenlenen Genel Tebliğin dava konusu edilen bölümünün Kanunu aşar nitelikte olduğu sonucuna ulaşıldığından Genel Tebliğin iptali istenen bölümde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın kabulü ile 113 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği'nin "E" bölümünün iptali gerektiği görüşüyle karar karşıyım.