Mey, Tekirdağ’ı Manisa’da üretiyor!
2003 yılında Özelleştirme İdaresi’nin vitrine çıkardığı Tekel’in alkollü içecekler bölümü olan ve şimdilerde Mey İçki olarak anılan şirketin 3’üncü ve son patronu dünyaca ünlü Smirnoff votkalarının sahibi Diageo Plc… 2011’de 3.3 milyar dolara Mey’i alan İngiltere merkezli dev, şimdilerde üretimde haritayı değiştiriyor. Bilindiği üzere 14 yılda Mey’in bazı üretim tesisleri kapanmaya başlandı. Diyarbakır, Çanakkale derKen şimdi de Tekirdağ kapılarını kapatıyor.
Yaklaşık 3 yıldır Mey’in Tekirdağ’daki rakı fabrikasını kapatacağı konuşuluyordu. Önce üretimin Nevşehir’e kaydırılacağı gündeme geldi. Ardından Manisa…
Sonunda karar verildi ve Mey’in Manisa’nın Akhisar’daki tesislerinde üretim kaydırıldı. Yaklaşık 1 yıldır Tekirdağ’daki tesis parça parça boşaltıldı. Sessiz sedasız üretim Manisa’da yapılmaya başlandı. Resmi yazı Tekirdağ Valiliği’ne de geçtiğimiz günlerde iletildi. Mey’den Valiliğe gönderilen yazıda “…Tekirdağ İçki Fabrikamız 14.08.2017 tarihinde tüm faaliyetleri sonlandırılmak suretiyle kapatılacaktır” denildi.
86 yıl önce kuruldu
1 Eylül 1931 yılında kurulan Tekirdağ’daki rakı fabrikası 86 yıllık geçmişini bugün noktalayacak. Tesisin bulunduğu 102.5 dönümlük arazi ise geçtiğimiz yıl bir işadamına satılmıştı. Arazide üzerinde konut-rezidans ve alışveriş merkezi yapılacaktı.
Fabrikanın taşınma nedeni ise büyüme ve renovasyona elverişli olmaması. Yani yapısal durumu. Bir başka konu ise Tekirdağ kentinde anason kokusunun verdiği rahatsızlık.
Zira 86 yıl önce tesis, şehrin yerleşim merkezinden uzak bir alanda inşa edilmiş. Fakat yıllar geçtikçe, fabrikanın çevresi yoğun yerleşime açılmış ve fabrika şehrin ortasında konutların arasında kalmış. Mey İçki’nin gösterdiği neden ise bu.
Bir başka deyişle; Mey’in sahibi İngiliz Diageo, artık Tekirdağ Rakısı’nı Manisa’da üretmeye devam edecek.
Avrupalı piyasayı Türklerle kızıştırıyor
Çok değil, 8-9 yıl önce Türkiye’de ne zaman yüz milyonlar dolarlarla ifade edilen şirket veya gayrimenkul satışı olsa alıcı tarafında kesinlikle Rus oligark Roman Abramoviç’in ya da Dubai Emiri Al Maktoum’a ait bir firmanın adı geçerdi. Satış olur ama nedense o isimler ne ihaleye ne de sürece katılırdı. Genelde bu isimler, satıcılar tarafından listeye şu sebeple alınırdı: “piyasayı kızıştırmak…” İşte o süreç şimdilerde Avrupa’da yaşanmaya başlandı. Hem de son birkaç yıldır. Hatırlayın; Ukrayna’nın çikolata ve şekerleme devi AVK’yı Ülker’in alacağı söylendi ancak kısa zaman sonra yalanlandı. Benzer durum Nutella’da da yaşandı… Yıldız Holding’in patronu Murat Ülker’in açıklaması hızlı oldu ve o dönem çok sıkı kullandığı” sosyal medyadan Ferrero ailesi tanıdığım kıymetli meslektaşım. Ülkemizde üretici ve ihracatçı.Bazı basında çıkan Nutella haberleri gerçeği yansıtmamaktadır" demişti.
Mikanos’ta iki lüks otel
Bu süreçler sadece Ülker’in başına gelmiyor. Son dönemde Akdeniz kıyısında bir çok ülkede turizme yönelik satın almalar yapan, alımları Orta Avrupa’ya yayan Doğuş Grubu da bu durumdan nasibini alıyor. Geçtiğimiz aylarda Hırvatistan’da bir arazi satışı açıklanmıştı. O dönem Doğuş tarafını aradığımda “İlgimiz yok.
Fiyatı ve piyasayı kızıştırmak istiyorlar” demişlerdi. Ardından Yunanistan’da da vitrine iki otel çıkmış Doğuş’un adı geçti. Mikanos’taki Santa Marina ve Kivotos otelleri… Yunan basınındaki iddiaları Doğuş Holding’e sorduğumda gelen açıklamada “Mikonos'taki Santa Marina ve Kivotos otellerinin satın almasıyla Doğuş Grubu'nun ilgisi bulunmamaktadır.
Yunanistan'da bulunan mevcut yatırımlarımızdan haberdar olan bazı mülk sahipleri gayrimenkul satışlarında pazarlık güçlerini artırmak amacıyla bu tür aslı olmayan söylemlere başvurmaktadır” denildi.
Marca’nın iddiası: Katarlılarla görüştü
Bu tür satış iddialarına bir yenisi daha eklendi. Ancak bu kez ne bir gayrimenkul ne de ünlü bir marka…
Bir futbol takımı…
İspanyol basınının iddiası Madrid’de 4 farklı restoran bir de 5 yıldızlı lüks otel alan Doğuş Grubu’nun Avrupa’nın köklü futbol takımlarından Malaga’yı istediğiydi.
İddia; İspanya’nın ünlü spor yayınlarından Marca’ya ait…
Gazeteye göre Doğuş Grubu’nun patronu Ferit Şahenk’in satış süreci için Malaga’nın sahibi Katar Kraliyet Ailesi ile görüşme bile yapmış.
Son dönemde Türkiye’de futbola yönelik sponsorluk yatırımları yapan, basketbolda Fenerbahçe’nin adını Fenerbahçe Doğuş yapan Şahenk’in adının bu konuda geçmesi de normal gelebilir. Bir de Hırvatistan’da da sponsorluğu artırıyorsa İspanyol basınının iddiası akla yatkın olabilir. Ancak Doğuş tarafına bu konuyu da sorma gereği duydum. Aldığım yanıt, “Geçmiş dönemlerdeki haberler gibi adımız karıştırılıyor. Bizim bir ilgimiz, niyetimiz yok…”
Türkiye’de artık Dubai Emiri Al Maktoum’un ya da Rus milyarder Abramoviç’in adı duyulmuyor ancak Avrupa’da Ülker ve Şahenk satış süreçlerinin vazgeçilmezi oluyor.
Biliyor musunuz?
Kamikaze ve Kubilay Han
Bugünlerde dünyanın en fazla konuştuğu konu Kuzey Kore ve ABD arasındaki gerilim… Bu gerilim sadece iki ülkeyi ilgilendirmiyor doğal olarak. Çin, Rusya,Güney Kore hatta Japonya’nın gözü bu duruma kilitlenmiş durumda. Nükleer silahların konuşulduğu bu gerilimin zamanlaması da Japonya’yı korkutuyor.
1945 yılının Ağustos ayının ikinci haftasında atılan iki atom bombasının yıl dönümünden dolayı…O sürecin başlangıcını ise ABD’li tarihçiler Pearl Harbour baskını olarak anlatır. Japon savaş uçaklarının Kamikaze saldırılarının yaptığı baskını… Dünya Kamikaze terimini 2’nci Dünya Savaşı’nda duysa da aslında oldukça eski. Hem de 8 yüzyıl öncesinde…
Moğol İmparatoru Kubilay Han’ın 13’üncü yüzyılda başlayan Japonya istilası sırasında donanması sert bir tayfuna yakalanır. Moğol ordusunun dörtte üçü bu tayfunda batar ve Japonya tarihten silinmekten son anda kurtulur. 15 Ağustos 1281’deki bu fırtınanın Tanrısal bir güç olduğuna inanan Japonlar, "Kami" yani Tanrı ile "Kaze" yani Rüzgar kelimelerini bir araya getir ve “Kamikaze” (İlahi Rüzgar) adını verir…