Mevsim geçişi
Yine o dönemlerden geçiyoruz. Yazdan kışa geçiş hızlı ve en beklenmedik anda oluyor. Baharı tam olarak yaşamadan ne giyeceğimizi bilemiyoruz. Olan biten sadece bize değil, piyasalara, yatırımcılara da oluyor. Son iki haftanın özeti bu. Anlatmaya çalışalım.
Olan bitenden elden geldiğince rasyonel bir şekilde bahsetmenin “kötümser” olarak yorumlandığı garip bir zaman içerisindeyiz. Yatırımcı psikolojisi sürekli kazanma üstüne kurulu bir mekanizmadan oluştuğu için negatifi anlatmak antipatik geliyor. Masanın bu tarafından görülen maalesef bu şekilde.
2018 yılını farklı zaman dilimlerinde aynı başlıklar altında toparlamak mümkün. Ocak-Şubat, Nisan-Mayıs, Ağustos-Eylül dönemlerinin hepsinde yatırımcı tepkilerinin ertelenen başlıklara aşırı reaksiyon göstermeleri ile takip ettik. Bu arada yerel varlıkların tahribatı bilhassa Ağustos-Eylül geçişinde ciddi boyutlara ulaştı. Önlemlerin bir kısmı hızlı işe yaradı, bir kısmı zamana yayıldı. Ancak, en etkili olanı, dışarısı ile korelasyonun yeniden kurulduğu dönemlerde gerçekleşti. Neden? Ek risk priminin fiyatlamalardan çıkışı her zaman böyle olmuştur da o nedenle.
Ekim ayı bizim için fena gelişmelere sahne olmadı. ABD ile yaşanan hukuki-politik sürecin giderek azalma göstermesi ek negatif katsayının da fiyatlamalardan çıkmasına neden oldu. Parti varken eğlenmek güzeldir, doğrudur. Tek bir şartla; dağıtmadan eğlenmeyi bilerek. Şimdilerde en büyük handikap başlığımız, dış alem koşullarının da bozuk olması. Hem ciddi derecede.
Global faiz hadleri yükseldi ve yükselmeye de zamana yayılan bir şekilde devam edecek. Yakın zaman tecrübesi bir kez daha yanıltmadı ve gecikmeli, bir o kadar da yüklü tepki geldi; yatırımcı algısı bir anda bozuldu. ABD’de faizler yükselirken hareketi tek başına domine etti, farklı gruplara da yansıma göstermesine zemin hazırladı. Zaten algı açısından sıkıntılı durumda olan gelişmekte olan ülke varlıklara yönelik yaklaşıma bu kez gelişmişler de katıldı. Belirli bant aralıklarının dışına çıkmış durumdayız. Ne gibi? EURUSD paritesinin Avrupa’nın kendisine has sorunlarının yanında Amerikan dolarının geneldeki güçlü duruşunun da katkısıyla 1.15-1.18 işlem aralığından sapma göstermesi gibi. Başka? Dow Jones, S&P 500, DAX gibi önemli endekslerde kayda değer geri çekilmeler yaşanıyor. Dahası? Salı günü tepkisini önemsemek gerek; hisseden çıkan likidite güvenli liman arayışı ile tahvil piyasasına giriş yaptı. Önemli midir? Kesinlikle. İki detay kritik: i) DAX için 11300-11000 aralığı takip edilmesi gereken bir destek noktası. Aynı zamanda Aralık 2016 seviyelerindeyiz. Avrupa’nın gösterge endeksi yıl başlangıcından bu yana yüzde 13 (EUR) gerilerken ciddi bir ıskontoya da işaret ediyor. ii) S&P 500’de 2600 bölgesine gelinmeden stres azalmayacak gibi duruyor. Fed içerisinde dahi primlenmesi tartışma konusu olan ABD endeksleri için geri çekilme sağlıklıdır. Doğru konjonktürde daha yüksekler için de giriş imkanıdır.
Toparlayalım, resim biraz daha netleşsin. GOÜ grubunda “kötülerin olduğundan daha kötü göründüğü günler” ile bugünler arasında dönemsel fark var. En önemli ayrıntı da gelişmiş ülke varlıklarında risk algısının ciddi anlamda bozulmuş olması. Bu ortamda TCMB’nin faiz kararına gidiyoruz. Beklentimiz, herhangi bir para politikası aksiyonunun alınmaması yönünde. Ancak, yavaşlayan büyüme, bozulan enflasyon görünümü ve oynaklık artışı ile destekli dış alem satışı ortamında TCMB’nin de işi zor. Bugün 1 ay öncesi kadar tartışma konusu olmayan eksi reel faiz, Ekim enflasyonunda kayda değer geri çekilme görülmeyen senaryoda tartışmaları yeniden gündeme getirebilir.