Mevduat üzeri getiri para piyasası fonları ile sağlanabilir

E. Onur DUYGU
E. Onur DUYGU FON DÜNYASI [email protected]

Enflasyon verisi ve Fitch’e dair beklentilerin yanı sıra Japon Merkez Bankası’nın yeniden faiz artıracağı söylentileri yurtiçi piyasaları negatif etkiliyor. Yatırımcılar riskten kaçınarak para piyasası fonlarına yöneliyor.

Yaz döneminde olduk­ça sıcak geçen piyasa­lar Eylül ayına da hızlı başladı. Yurt içi piyasalarda enflasyon verisi ve Fitch’e da­ir beklentiler, endeksi 10 Bin puan üzerine taşıdı ancak he­nüz kalıcı olmadığını görüyo­ruz. Yurt dışı piyasalarda ise Ağustos ayı başının bir kop­yasını yaşıyor gibiyiz; Japon enflasyonunda yükseliş, Ja­pon Merkez Bankası faiz ar­tırım söylemleri, Yen’de ha­reketlenme ve ABD ekonomi­sinde daralmayı işaret eden PMI verisi ile istihdam veri­sine dair beklentiler. Bir de Nvidia’nın beklentileri karşı­layamayan finansallarını ka­tarsak geçen ayın ilk günleri­ne benzer bir piyasa durumu­na erişiyoruz.

Bu durum yatırımcılar ta­rafında riskten kaçışı tetik­liyor ve özellikle hisse senet­lerinden çıkışları görüyoruz. Yurt içi ve yurt dışında ana eğilim para piyasası fonların­da görünüyor. Bunu anlamak mümkün, çünkü yurt içinde düşük riskle mevduat üze­ri getiri para piyasası fonla­rı ile sağlanabilir durumda. Rakamlara baktığımızda 29 Ağustos-5 Eylül haftasında para piyasası fonlarına top­lam giriş 34,5 milyar TL üze­rinde gerçekleşti.

Dalgalı piyasalarda en zor iş, birikimleri korumak ve özellikle enflasyon üzerinde getiriyi sağlamak olarak kar­şımıza çıkıyor. Risksiz ens­trümanlar (mevduat, para pi­yasası fonu vb.) %50 civarın­da yıllık getiri sağlayabiliyor ama uzun vadede enflasyon üzeri getiri için riskli varlık­larda da pozisyon almanın gereği ortada. Bu kapsamda portföy oluşturma ve çeşit­lendirme her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.

Fonlar üzerinden portföy oluşturma tarafında portföy yönetim şirketlerinin hafta­lık/aylık olarak yayınladıkla­rı içeriklerden faydalanmak mümkün olabilir. Son dö­nemde kurumların yatırım­cılarla iletişim ve bilgilendir­me tarafında çok faydalı işler yaptıklarını görüyoruz. Haf­talık ve aylık bültenler ile ya­tırımcılar hem fonlar hem de portföy alternatifleri tarafın­da destek alabiliyor.

Riskten kaçış para piyasası fon payını arttırdı

Eylül ayı içinde portföy dağı­lımı önerilerini oluşturan De­niz, İş, Ata ve Yapı Kredi Port­föy’ün dağılımlarını bu kap­samda incelediğimizde düşük riskli ve likit varlıkların yük­sek oranda tercih edildiğini gö­rüyoruz. Volatilite olduğu dö­nemde getiriyi belli bir oranda sabitlemek ve üzerine ek geti­riyi sağlayacak varlıkları port­föyde bulundurmak mantıklı bir tercih.

Genel olarak bakıl­dığında tüm portföylerde pa­ra piyasası ve özel sektör/kısa vadeli borçlanma araçları fon­larının payı %40-70 arasında değişiyor. Faizler seviyesinde­ki yüksek seyir ve para piyasası fonlarının %50 üzeri mevdu­ata denk getiri sağlıyor olma­sı, portföylerin ağırlığının bu enstrümanlardan oluşmasını sağlıyor. En yüksek pay %70 ile İş Portföy’ün öneri portföyün­de belirtiliyor.

Hisse senedi fonları portföy ağırlığı düşüşte

Gri liste, Moody’s not artı­şı sonrasında yeni hikâye ara­yan ve düşük likidite/yeni giriş ile birlikte daha yatay-negatif bir seyir izleyen Borsa İstan­bul’da, 2. çeyrek bilançolarının beklentileri karşılayamama­sı ve yurt dışı kaynaklı negatif haber akışı sonrasında geri çe­kilme görüyoruz. Artan volati­lite ile birlikte portföy yönetim şirketlerinin yerli hisse fonu ağırlıklarını da düşürdükleri­ni gözlemliyoruz. Kurum port­föylerinde hisse senedi fon­larının ağırlığı %15-30 (orta­lama %20) aralığına çekilmiş görünüyor.

En yüksek %30 ile Ata Portföy varlık dağılımın­da hisse senedine yer verilmiş. Bu noktada farklı beklentiler farklı portföy paylarını ortaya çıkarmış görünüyor. Benzer bir durum hisse senedi fonla­rının portföy dağılımlarında da söz konusu. Belirli portföy yönetim şirketlerinin Eylül ayı ile birlikte hisse senedi fonla­rındaki %80 üzeri hisse ağır­lığını %90 üzerine çekmiş ol­ması, pozitif beklentiye yöne­lik yorumlanabilir.

Altın ve yabancı hisse fonları da portföylerde

Son dönem oluşan volatilitede daha sağlam kalabilen ve USD/TL’deki yükseliş ile negatif ağustos ayını pozitif getiri ile kapatan Altın fonları, portföy yönetim şirketlerinin dağılım önerilerinde de %10-15 aralığında tercih ediliyor.

Fed faiz indirim beklentileri ve Ortadoğu kaynaklı jeopolitik riskler ile birlikte ons altında 2700-3000 dolar seviyelerinin hedef olarak yatırım bankalarının raporlarında telafuz edildiğini görüyoruz. Bu kapsamda altının portföylerde uzun vadeli bulundurulması değerli. Yabancı hisse içerikli fonlar ise geçen aya göre daha az bir oranda portföylerde tercih edilmiş. Resesyon endişeleri, teknoloji şirket bilançolarına ilişkin soru işaretleri ve ABD Başkanlık yarışı yabancı hisse senetleri için belirsizliği getiriyor.

Ancak başta ABD-FED olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankaları Eylül ayı faiz indirim beklentilerinin yabancı hisse fonları için potansiyeli barındırdığını da dikkate almakta fayda var. Bu kapsamda portföylerde %5-15 civarında yabancı hisse fonları portföy yönetim şirketlerince tercih ediliyor. Yılın son dönemi için portföylerini oluşturmak veya düzenlemek isteyen yatırımcıların bu değerli içerikleri inceleyip karar vermesini tavsiye ediyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Fonlarda Trump etkisi 19 Temmuz 2024