Mevduat, tahvil ve eurobond faizleri KDV’den istisna edildi

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Yrd. Doç .Dr. Yusuf İLERİ - Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Ticari kişilerin, bankalardan mevduat, tahvil ve benzeri finansman araçlarından sağladıkları faizler katma değer vergisine tabi olduğu halde, otuz yıldır bu vergilendirme yapılmamıştır. İşte Resmi Gazete’nin 09.09.2016 günlü sayısında otuz yıldan bu yana askıda tutulan bir hüküm kaldırıldı. Devletin ve özel sektörün ne ile finans edileceğinden bu finansmanı yapacak olanların verecekleri kararları belirleyecek kadar nazik hususları içeren bu düzenleme, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6728 Sayılı Kanun’un 43’üncü maddesiyle dikkat çekmeden, kendisinden hiç söz ettirmeden sessiz sedasız yasallaştı.

Ticari bir organizasyon içerisinde borç para verilmesi karşılığında alınan faizler bir finansman hizmeti kapsamında KDV’ye tabi tutulmaktadır. Buna karşın aynı işletmelerin bankalara yatırdıkları mevduatlar ile çeşitli kurumlar tarafından ihraç edilen tahvil ve benzeri finansman araçlarından sağladıkları faizler KDV’ye tabi tutulmamaktadır. Bu uygulamaya KDV Kanunu’nun 17/4-g maddesi dayanak gösterilmiştir. Oysa buradaki istisna hükmü bankaların ödedikleri faizler yönünden değil, kendi lehine aldıkları tutarlarla ilgilidir. Ticari işletmelerin bankalara yatırdıkları mevduatlar ile çeşitli kurumlar tarafından ihraç edilen tahvil ve benzeri finansman araçlarından sağladıkları faizler KDV’ye tabi olduğu halde, bu vergilendirme yapılmamıştır. KDV Kanunu’nun 1’inci maddesiyle finansman hizmetlerini vergiye tabi tutmuş, 17/4-g maddesi ile döviz, para, hisse senedi, tahvil teslimini KDV’den istisna etmiştir. Yasada, bu ürünlerden sağlanan faiz gelirlerinin vergiden istisna edildiğine dair bir hüküm öngörülmemiştir. Aslında meselenin vergi idaresinin tebliğ ve özelgelerine sirayet etmiş yönüne bakıldığında vergileme yönünde bir çabanın olduğu ve fakat güç denklemi, uygulama aritmetiği gibi olguların aşılamadığı şeklinde bir kanaat edinilmektedir. Nitekim Gelir İdaresi Başkanlığı’na (GİB) ait 10.02.2015 tarih ve 84958988-130(5401-3829)-11151 sayılı özelgede “Türkiye’de tahvil ihraç eden kurumların finansman hizmeti aldığı ve sağlanan faizlerin KDV’ye tabi olduğu kabul edilmiştir.” Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nca verilen 28.11.2011 tarih ve 51758 sayılı Özelgede “Grup şirketi tarafından ihraç edilen tahvillerin satın alınması halinde elde edilen faiz gelirleri BSMV kapsamına girmeyeceğinden KDV’ye tabi olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Mevduat faizleri yönünden bir örnek vermek gerekirse bu konuda bir tarhiyattan söz edebiliriz. Bankaya yatırdığı mevduattan sağladığı faiz geliri üzerinden KDV hesaplamadığı gerekçesiyle bir mükellefe cezalı tarhiyat yapılmıştır. Davaya bakan, Danıştay 9. Dairesi 27.4.1999 tarih ve E:1998/1161, K:1999/1672 sayılı kararıyla “Bankaya yatan paranın bankaya sunulan bir hizmet sayılamayacağı” şeklinde bir gerekçeyle tarhiyatı terkin etmiştir. Danıştay kararında, hükmün dayanağı olan yasa hükümleri gösterilmemiştir.

Bu görüş ve uygulamalar sektörde ciddi bir tereddüt yaratmış olmalı ki, Türkiye Bankalar Birliği (TBB), konu hakkında görüş talep etmiştir. GİB tarafından verilen 10.02.2015 tarihli özelgede tahvil faizlerinin, finansman temin hizmetinin karşılığı olarak prensip itibariyle KDV’ye tabi olduğu faiz geliri elde edenin banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olması ya da mahiyet itibariyle bu kapsamda bulunması durumunda KDV’den istisna olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Özelge yurt dışında ihraç edilen tahvil faizlerine yönelik olsa da bu görüşlerin yurt içinde ihraç edilen tahvil faizleri yönünden de geçerli olabileceği düşüncesi ve Özelgenin verildiği yerin ağırlığı itibariyle konu finans çevrelerinde kaygıyla karşılanmıştır. Zira hemen akabinde yine TBB’nin talebi üzerine GİB 18.03.2015 tarih ve 84958988-130(5401-3829)-E 26741 sayılı yazısı ile konunun yeniden değerlendirileceğini, 10.02.2015 tarihli özelgeye göre işlem tesis edilmemesini ve sonucun beklenmesi yönünde görüş bildirmiştir. Bu geri adıma uygun görüş, sırasıyla 3 Seri No.lu ve 6 Seri No.lu KDV Genel Uygulama Tebliği taslaklarına “Söz konusu ürünlerden sağlanan faiz, kupon ve benzeri ödemeler” istisna kapsamında değerlendirilmiştir” şeklinde geçmiştir. Ancak yayımlanan 3 ve 6 Seri KDV Tebliğlerinde bu düzenleme yer almamıştır. Yasa, ticari organizasyon içerisinde sağlanan faizlerin KDV’ye tabi tutulacağı yönünde olduğu halde, asıl işi para almak ve vermek olan finans kurumlarından sağlanan faiz gelirleri yönünden bu hüküm otuz yıldır askıda kalmıştır. İşte şimdi fiili durum yasallaştırılmıştır. Amaç vergi almamak ise doğru olan budur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar