Mevcut perişanlık devam eder!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Bayramda çıkan haberlerden, kanunu çıkmasına rağmen bir türlü kurulamayan istinaf mahkemelerinin kurulacağı anlaşılıyor. Bölgesel temyiz niteliğinde olan bu mahkemelerin kararları nihai olacak ve Yargıtay’da temyiz edilemeyecekmiş. Kararlara karşı Anayasa Yargısına bireysel  başvuru hakkı var. Yeni mahkemelerin kurulması kuşkuyla karşılanıyor. Kamuoyu ve hukuk camiasındaki yaygın izlenim  hükümetin her göreve kendi fikriyatına uygun yargıçlar getirme politikası izlediğidir. Yargının  bir siyasi temayülü temsil ediyor olarak algılanması demokratik hukuk devleti olma iddiasında olan bir sistem için kabul edilemez bir durumdur ama hükümetimizin bu konularda fazla hassas ve eleştiriye duyarlı olduğunu söylemek güçtür. 

Bir an için bu mahkemelerin kurulmasında siyasi saikler olmadığını varsayalım,  kuruluş gerekçelerine eğilelim. İstinaf mahkemelerinin kurulmasıyla Yargıtayın yükünün hafifleyeceği, adaletin daha çabuk tecelli edeceği ileri sürülmektedir. Kanaatimce, İstinaf Mahkemelerinin kurulması geçici bir ferahlık sağlasa da, esas soruna cevap teşkil etmediğinden, bir süre sonra onlar da, Yargıtay gibi, dava yükleri altında ezilmeye başlayacaklardır.  Bu mahkemelerden sonra gidilecek merciin Anayasa Mahkemesi olması bu kurumun yükünü arttıracaktır. Anayasa Mahkememize zaten bireysel başvurular dolayısıyla aşırı yük gelmiştir. Daha da artan  başvurular anayasal yargımızı işlevini yerine getirmekte zorlanacaktır.

Gelelim esas çok boyutlu soruna. İlkin, ilk aşama yargımız maalesef niteliksizdir. Tartışmalı kararlarını her gün gazetelerden okuyoruz. Sorunun bir kaynağı da savcılarımız. Herhalde dünyada en uzun iddianame yazan savcılar ülkemizdedir. Çoğu savcımız, uzun iddianameler yazarak içine konuyla ilgili, ilgisiz her konuyu koyuyor.  Bu bana sınavda bütün bildiklerini yazan,  hocadan cevapla ilgili hususları bulup çıkarmasını ümit eden öğrencileri hatırlatıyor. Ayrıca önlerine gelen her olayı dava konusu yapmayı, her davadan da suçlu çıkarmayı görev biliyorlar. Yargıç ve savcılarımızın daha iyi yetişmesinin, niteliksiz olanların da elenmesinin yollarını bulmalıyız. Yoksa her vatandaş istinaf mahkemelerine koşacaktır. 

İkinci bir sorun, devletten kaynaklanıyor. Bir kere, devlet kaybettiği her davayı, haklı olmadığı çok aşikar olsa bile, temyiz etme alışkanlığına sahip. Sonra, örneğin tezyid-i bedel davalarında bedel nasıl olsa yükseltilecek diye, bedelleri kasıtlı olarak düşük tutabiliyor. Üçüncü sorun ise, bir davayı temyiz etmenin bir zaman kazanma yolu olarak kullanılması. Yargının etkin çalışması bu son sorunu azaltabilir. Diğer sorunların halli için yargının eğitilmesini, performans değerlendirilmesinde savcıların dava kazanmalarını, yargıç kararlarının ise temyizden (istinaftan) dönmemesini öngören bir yöntem geliştirmeliyiz. Yoksa, istinaf mahkemeleri de yargımızın yükünü azaltmaz. Mevcut perişanlık da devam eder.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019