Mevcut dönemde fon alternatifleri
2023 yılının sonuna yaklaşırken piyasalardaki dalgalanmanın arttığını gözlemliyoruz.
Başta ABD ve Euro bölgesi olmak üzere global enflasyondaki seyir faiz artışlarının devamı konusunda belirsizlik yaratırken, Ortadoğu kaynaklı jeopolitik risklerin de piyasalara olumsuz etkilerini görmemiz muhtemel. Tüm bu gelişmeler ışığında hem yerel varlıklar hem de global piyasalar tarafında sınırlı bir risk iştahı ile karşı karşıyayız.
Birikimleri korumak ve reel getiriyi risksiz veya sınırlı risk alarak sağlamanın zor olduğu bu dönemde fonlar üzerinden yatırım tarafında alternatifleri değerlendirmeye çalışalım. Risksiz getiriler üzerinden baktığımızda TL mevduat tarafında 32 günlükte %30-40 arasında faiz oranlarını görüyoruz.
Yatırım fonu tarafında en çok bilinen fon türü olan para piyasası fonları; mevduat faizlerine alternatif, düşük riskle mevduat üzeri getiriyi hala yatırımcısına sağlar durumda.
O nedenle bu dönemde hem aynı gün nakde dönebilmeyi sağlayan hem de mevduata denk getiri sunan bu fonlar öne çıkabilir. Daha yüksek getiri beklentisine sahip yatırımcılar için kolay bir piyasa bulunmuyor.
Tüm varlık sınıflarının aynı anda yukarı gittiği bir piyasadan ziyade, belirli varlıkların öne çıktığı, bazılarının ise negatif getiri sağladığı bir piyasa görüyoruz.
Son gelişmelerle birlikte özellikle kıymetli madenler, döviz ve petrol tarafında pozitif getiri varken, hisse senetleri daha olumsuz bir tablo sunuyor. Çoklu varlık sınıfını içeren fonların, varlık çeşitlendirmesi ile getiriyi koruduğu veya sınırlı negatif getiri sağladığını takip ediyoruz.
Buradan hareketle, önümüzdeki dönemde de belirsizliklerin olacağını düşünürsek, risk derecesine göre temkinli, dengeli, agresif değişken/fon sepeti fonlarının da yatırım anlamında öne çıkabileceğini söyleyebiliriz.
Varlıklar bazında baktığımızda, son dönemde jeopolitik riskler ve güvenli liman algısı ile yükselen kıymetli madenler ve bunlara yatırım yapan fonlarda kurdaki hareketle beraber yüksek getiri performansı görüyoruz.
Bu noktada yeni altın/gümüş fonu alımı için ihtiyatlı olmakta fayda var, çünkü hareketin kaynağının genel bir trend değişikliğinden ziyade, Ortadoğu’daki gelişmeler kaynaklı. Benzer bir durumu petrol için de değerlendirmek mümkün. O nedenle beklentiler ve haber akışını izleyip ona göre yatırım kararı vermekte fayda var.
Borsa İstanbul’daki seyre paralel hisse senedi içerikli fonlarda son dönem negatif bir tablo görüyoruz. Orta vadede Borsa İstanbul’un enflasyon üzeri getiri arayışı için önemli alternatif olduğu varsayımıyla, fonlarda tekrar yukarı seyir görmek olası.
Yerli yatırımcıdaki iştah ve artışa ek olarak yabancı yatırımcı ilgisinin de yatırıma dönüşme olasılığını dikkate almakta fayda var. Önümüzdeki dönem bilançoların öne çıkması ile belli sektör ve hisselerin endeksten pozitif ayrışması söz konusu olabilir.
Tam da bu nedenle hisse seçimini işin uzmanı olan portföy yöneticilerine bırakarak fon üzerinden hisse senedi yatırımı bu dönem için daha mantıklı olabilir düşüncesindeyim.
Yurtdışı endeksler tarafında değerlendirdiğimizde, ABD enflasyonu ve iş gücü piyasasındaki katılığın devam etmesi, ilave faiz artışı hamlesini Fed’in masasında tutuyor. Bu masada olduğu sürece yurtdışı hisse içerikli (özellikle ABD endeks ve teknoloji temalı) fonlarda baskıyı görüyor olacağız.
Şu an itibarıyla 2024 ikinci yarısından sonra faiz indirimini piyasanın fiyatladığını düşündüğümüzde, orta vade için bu fonları düşünmek ve bu dönem içinde oluşabilecek kayıpları dikkate alacak şekilde yatırım yapmakta fayda var.
Özellikle yılbaşından sonra yurtdışı piyasaları değerlendirmek daha mantıklı olabilir. Dışarıda Fed, Çin, Avrupa, Ortadoğu, Rusya-Ukrayna içeride enflasyon, faiz derken getiri yaratacak finansal varlığı bulmak ve sürekli getiri sağlamak çok zorlaştı. Bu nedenle yatırımcıların her zamankinden daha dikkatli bir şekilde birikimlerini değerlendirecekleri finansal araçları seçmesi ve risk/getiri tercihine göre bir portföy dağılımı oluşturmasında fayda görüyorum.