Meslek mensubunun ölümüne “mış gibi” düzenleme
Mali müşavirin ölümü veya bir yakınının vefatı dolayısıyla manen çalışamayacak durumda olması sebebiyle süresinde verilemeyen beyanname yahut bildirimler dolayısıyla mükellefe ceza kesilmesi konusu, uzunca bir süredir TÜRMOB ve SMM Odaları tarafından gündemde tutulmaktaydı. Burada gerçekten bir haksızlık ve adaletsizlik söz konusu idi.
TÜRMOB ve odalar, konunun mücbir sebep düzenlemeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, bu konuda bir düzenleme yapılması gerektiğini ileri sürmekteydiler.
Mali İdare nihayet sorunu kendince, ancak Vergi Usul Kanunu’nun mücbir sebep düzenlemeleri kapsamında değil de zor durum hükümleri kapsamında, çözer gibi yaptı ve konuya ilişkin olarak 15.10.2019 gün ve 118 sayılı Vergi Usul Kanunu sirkülerini yayımladı.
Bu sirküler düzenlemesinin irdelemesine geçmeden önce, yapılan düzenlemeyi aktaralım. Düzenleme aynen şöyle;
“(…) hâlihazırda birçok mükellef beyanname ve bildirimlerini 3568 sayılı Kanun uyarınca yetki almış Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirler (meslek mensubu) aracılığıyla göndermek zorunda olup, meslek mensupları aracılığıyla gönderilen beyannameler mükellef tarafından verilmiş kabul edilmektedir.
Öte yandan, beyanname ve bildirimleri meslek mensubu aracılığıyla verilen mükellefler, meslek mensubunun vefatından geç haberdar olabilmekte ya da yakını vefat eden meslek mensupları, defin işlemleri ve vefatla ilgili diğer vecibelerin yerine getirilecek olması nedeniyle süreye ihtiyaç duyabilmekte, bu nedenlerle beyanname ve bildirimlerin verilme süreleri aşıldığından vergi cezaları ile muhatap olunabilmektedir.
Bu itibarla, 213 sayılı Kanun’un 17’nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden, meslek mensubunun kendisinin veya yakınının vefat etmesi ve vefat tarihi itibarıyla beyanname/bildirimin verilme süresinin bitimine 7 gün veya daha az süre kalmış olması durumunda, yakını veya kendisi vefat eden meslek mensubu tarafından beyanname/bildirimleri verilen mükelleflerin mezkûr beyanname/bildirim verilme süreleri ile bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin son günü, bunların verilmesi gereken sürenin son gününü takip eden günden itibaren 7 nci güne uzatılmıştır.
Beyanname/bildirim verme ve ödeme sürelerinin uzatılması, vergi dairelerince yukarıda belirtilen şartların oluştuğunun anlaşılması durumunda re’sen yapılabileceği gibi ilgililerin yazılı başvurusuna istinaden de yapılabilir. Vergi dairesince re’sen uzatma yapılmadığı durumlarda, bu sürelerin dolmasından önce veya sonra beyanname/bildirimleri veren meslek mensubunun kendisinin veya yakınının vefat ettiğinin ve vefat tarihinin ispat ve tevsik edilmesi şarttır.
Bu Sirküler uygulamasında; eşi ve çocuğu ile kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşi meslek mensubunun yakını kabul edilir”
Açıklama aynen bu şekilde.
Şimdi düzenlemeye ilişkin irdelemeye geçelim ve kısa kısa yazalım.
Her şeyden önce konunun, birleştirilmiş özelge olmaktan öte fazla bir anlamı olmayan ve genel tebliğ düzeyinde bile kabul edilmeyen sirküler ile değerlendirilmesi, mali idarenin konuya verdiği önem açısından anlamlıdır. Böylesi bir konunun “en azından” Genel Tebliğ konusu yapılması gerekirdi.
Sirküler sadece meslek mensubunun ölümünü dikkate almıştır. Meslek mensubunun meslekten yahut işten çıkarılması veya işten yasaklanması yahut geçici olarak iş yapamaz duruma gelmesi hallerini düzenlememiştir. Bu yönü itibariyle eksiktir.
Meslek mensubunun ölümü halinde, verilen süre mükellef açısından çok yetersizdir. Örneğin beyanname verme süresinin bitiminden bir gün önce meslek mensubunun vefatı ve mükellefin bunu ertesi gün öğrenmesi halinde, o günü saymayın cenaze merasimi vardır. Bu yedi günün iki günü de hafta sonu (ct, pzr) tatilidir. Geri kalan 5 günde mükellef, yeni bir meslek mensubu arayacak, bulup onunla anlaşacak, sözleşme imzalayacak, sonra ölen mükellefin ofisini açtıracak, defter ve belgeleri bulacak, yeni meslek mensubuna iletecek, yeni meslek mensubu vergi dairesine müracaat edecek ve beyannameleri hazırlayıp gönderecektir. 7 günlük süre, “olmayacak duaya amin” demektir, Bu arada mükellef gecikme halinde, pişmanlıkla beyanname verilmesi suretiyle yine ceza ödemeyecek, ancak dürüst mükellef indiriminden yararlanma hakkını kaybedecektir.
Konuya hukuki öz itibariyle yaklaşılırsa, konunun zor durum veya mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi de pek mümkün değildir. Burada özel düzenleme gereği vardır. Düzenlemenin olması gereken yeri de 3568 sayılı kanundur. Kanuna bu konuda bir hüküm eklenerek meslek mensubunun veya yakınının ölümü halinde olası hallerin yasal düzenlemeye kavuşturulması gerekmektedir. TÜRMOB’un sorunu dile getirmesinden bu yana çıkan torba yasalara bu konuda bir hüküm pekâlâ eklenebilirdi. Bu konuda yararlanılabilecek örnek düzenleme ise Avukatlık Kanunu’nun 42. maddesindedir.
Maalesef idare, meslek mensuplarının sorunlarına “mış gibi” yaklaşmayı tercih ediyor. Bunun en basit örneği, yaklaşık yirmi yıldır dile getirilen, “serbest meslek erbabının tahsil edilmeyen ücretinin KDV’si sorunu”dur.