Meslek... AndritzHydro... Gaziantep Üniversitesi...

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

 

Meslek sahibi olmanın cazip hale getirilmesi gerekiyor.
Bu konuda ciddi adımların atıldığı da görülüyor.
***
Mesleki eğitimde Almanya ve Avusturya modeli tüm dünyada örnek kabul ediliyor.
O sistemde, mesela ortaokul mezunu bir çocuk, bir yıl içerisinde dil bilen ve dünyanın her yerinde çalışabilecek seviyeye getiriliyor.
Sanayinin en çok ihtiyaç duyduğu alanlar belirlenip, o alanlarda eğitim veriliyor.
Avusturya modelini Mardin'de açtığı okula taşıyan AndritzHydro Grubu kaynak, mekanik ve elektrik alanlarında bu yıl 36 çocuğu iş garantili olarak eğitiyor.
AndritzHydro Türkiye Genel Müdürü Wolfgang Hofmann sayının her yıl artırılacağını söylüyor.
***
Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanı Bayram Akbaş ile konuşurken, sanayi siteleri işçi bulmada zorlanıyor deyince, emeğin karşılığı verildiği taktirde 'kalifiye eleman sorunu' diye bir sorunun kalmayacağını, o yolla aynı zamanda meslek öğrenimine ilginin artırılabileceğini dile getirmişti.
***
SGK Başkanı Fatih Acar ile konuşurken anlattığı mesleki kodlama sistemi ise ücretlendirmede ki dengesizliği giderip, meslek sahiplerinin yükselmesini sağlayacak bir sistem.
Şöyle demişti Acar, "Bir işyerinde 5 aşçı görev yapıyor, biri aşçıbaşı. Aşçıbaşı ile aşçının ücreti aynı olur mu? Olmaz. Ama biz de aynı gösteriliyor. Bu her alanda böyle. Bunu önlememiz gerekiyor."
***
Meslek sahipliliğinin cazip hale getirilmesi için bürokrasisi, yerli ve yabancı yatırımcısı olaya el koymuş durumda.
Üniversitelerimiz de durumun farkında...
***
FiloTürk ve Mobiliz'in sahibi Levent Aydoğan anlattı:
"Dervişin biri Hoca'ya sormuş, 'Sizin köye kadar yürüyeceğim, kaç saat sürer hocam?'
Hocadan yanıt gelmeyince tekrarlamış, "Hocam, köye ne kadar zaman da giderim?"
Hocadan yine yanıt gelmeyince, dönüp köye doğru yol almaya başlamış.
Beş on adımdan sonra hoca seslenmiş, "2 günde gidersin..."
Derviş kızıp, "Başta neden söylemedin hoca?" deyince, yanıt gecikmemiş, "Bundan önce adımlarını görmemiştim ki."
***
Gaziantep Üniversitesi rektörlüğüne 2008 yılında Prof. Dr. Yavuz Coşkun seçilip, atanınca üniversitenin kısa sürede sanayici ve halkla buluşan dev bir yapıya dönüşeceğini, önceki çalışmalarını dikkate alarak tahmin etmiştik.
***
Önceki gün son 4 yılda yapılanları anlatan bir sunum göndermiş Yavuz hoca...
1987 yılında kurulan Gaziantep Üniversitesi'nde 2008'den itibaren ne mi olmuş?
5 olan fakülte sayısı 15'e çıkmış...
6 olan Meslek Yüksek Okulu sayısı 9'a çıkmış...
3 olan Yüksek Okul sayısı 5'e çıkmış...
11 olan Araştırma Merkezi sayısı ise 17'ye çıkmış...
Ve 11 bin olan öğrenci sayısı 27 bine yükselmiş.
Ve 600 olan akademik personel sayısı (Profesör, Doçent, Yardımcı Doçent, Öğretim Görevlisi, Okutman) bin 200'e dayanmış.
***
Kampüs modern binalar, pratik için küçük çaplı fabrikalar, araştırma merkezleri, binlerce kişilik yurtlar ve çarşısı, göleti olan sosyal donatılarla süslenmiş.
***
Şimdi de çocuk üniversite kuruyormuş Yavuz hoca...
Çocuklar yeteneklerini ortaya çıkarsın diye...
Mesleğini küçük yaşta seçsin diye...
Çocuk hangi mesleğe uygunsa yönlendirme yapılabilsin diye...
Büyüyünce mesleğini severek yapsın diye...
Başkasından beklemek, başkasının ürettiğini kullanmak yerine çalışmak, araştırmak, geliştirmek, üretmek ve ürettiğini dünyaya kullandırmak isteyen bir nesil yetişsin diye!
***
Bütün yönetim kadrosuna sınırsız yetkiler vermiş Yavuz hoca.
"Sanayiciyle bütünleşelim" demiş mesela...
O kadrolarda bu yetkinin hakkını vermiş.
Anlatmıştım birkaç ay önce, "Yine anlat..." diye baskı yapanlar vardı, herkes ders alsın diye...
Vesile olsun bu yazı, tekrar anlatayım:
9 Meslek Yüksek Okulu'ndan birinin müdürü...
Halı üreticilerine gitmiş...
Halı tasarım bölümü öğrencileri için fabrikalarda kullanılan bilgisayarlardan aldırmış.
Kimya sektörünün temsilcilerine gitmiş...
Dünya standartlarında analiz yapan bir laboratuvar kurdurtmuş.
Tekstil üreticilerine gitmiş...
İplik ve kumaş üretimi için atıl bulunan makinelerin bağışlanmasını sağlamış.
Gıda üreticilerine gitmiş...
Kuruyemiş üretimi ve paketlemesi için son teknoloji makineler aldırtmış.
Ambalaj üreticilerine gitmiş...
Atıl kalmış makinelerin okula bağışlanmasını sağlamış.
İŞKUR'a gidip açığı olan iş alanları çalışması yaptırmış...
O alanlarda iş garantili bölümler açmış.
Teorinin yanında pratikte de kendini geliştirmiş hocalara gitmiş...
Ders vermeleri için ikna etmiş.
Hoca sanayicilere, sanayiciler ise okula yardıma koşmuş...
Okulun yanına, pratik için fabrika binası inşa ettirilmiş.
Derslikleri, kütüphaneleri, toplantı salonlarını dünya standartlarına göre donatılmış. Yarışmalar, seminerler, fuar ve fabrika gezileri ile öğrencilere hem mesleki eğitim sevdirilmeye hem de pratik kazandırılmaya çalışılmış.
Sonuçta Gaziantep'e 'kalifiye eleman' üreten bir 'fabrika okul' meydana gelmiş.
***
Bu sadece biri, diğer sekiz meslek yüksek okulunda da aynı hummalı çalışma sürüyormuş.
Yavuz hoca mesleki öğrenimde program ve öğrenci sayısını 2 yıl içerisinde 2 kat artırmayı hedeflediklerini de iletmiş.
***
Kısacası, mesleki öğrenimde ve mesleklilerin hakları ile ilgili temeller atılıyor/güzel şeyler oluyor.
Bize de umutlanmak/sevinmek düşüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Refleks 26 Ağustos 2024
“Durduk yere” mi oldu? 21 Ağustos 2024