Mersin'de güneşin doğuşunu izlemek…

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK [email protected]

 

Bahar, benim için yolculuklar ayıdır. Yurdumun güzel kentlerinde bir otel odasında uyanmaktan özellikle bu aylarda daha çok keyif alırım. Hemen son bir-iki haftayı söyleyecek olursam Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır ve güneşin kıpkızıl bir top halinde doğuşunu otelde yatağımdan izlediğim, gökyüzünün o ânki bütün renklerini aklıma mıhladığım Mersin…
12. Uluslararası Müzik Festivali için buradayım. Programın son etkinliğine yetişebildim: Los Vivancos grubunun Mersin Kongre Merkezi'ndeki gösterisi. Topluluk kente, önümüzdeki günlerde yapılacak Akdeniz Oyunları nedeniyle bu bölge ülkeleri ağırlıklı bir programın parçası olarak ikinci kez geliyor. Flamenkonun büyülü ezgilerini ritmin beden diliyle buluşturan grubu 2008'de yine festivalde izlemiştik.
"Eğer şahinin yazgısı göğün en yükseklerine uçmaksa, bizim yazgımız da birlikte dans etmek" diyen Los Vivancos, çocukluklarından bu yana hep birlikte dans eden yedi kardeşten oluşuyor. Topluluk üyeleri birlikte gittikleri Barselona Dans Konservatuarı'yla profesyonel alana adım atmışlar. Eğitim hayatları Madrit'den Londra'ya, Vancouver'dan Hollanda'nın ünlü bale tiyatrosuna uzanan kardeşler, 2004'te bir araya gelerek Los Vivancos'u kurmuşlar. O günden bu yana topluluk katıldıkları televizyon programları, festivaller, gittikleri ülkelerde etkileyici showlar sunuyor… Biz de Avrupa'nın güneyindeki İspanya'dan flamenko ile yola çıkan grubun, artık bambaşka bir gösteriye dönüşmüş son çalışmalarından örnekleri Türkiye'nin güneyindeki Mersin'de keyifle izledik…
Mersin, devlet ve sivil toplum kuruluşları, belediyeleri ve olmazsa olmaz etkinlikleri izlemek için salonları dolduran halkıyla sanata yakın bir kent. Yetiştirdiği birçok ünlü sanatçı ve yazar var. Hemen aklıma gelen birkaç ismi sayacak olursam Haldun Dormen, Atıf Yılmaz, Ümit Yaşar Oğuzcan, Nevit Kodallı, Özdemir İnce, Abdülkadir Bulut, Ahmet Yeşil, Danyal Topatan, İsa Çelik, Osman Şahin, Suna Tanaltay, Zahit Büyükişleyen onlardan yalnızca birkaçı.
Kent bugünlerde harıl harıl olimpiyatlara hazırlanıyor. Tesislerin yapımı son hızla sürüyor. Avrupa Festivaller Birliği'ne kabul edilen müzik festivali nedeniyle de Avrupalıların âşina olduğu kente Akdeniz Olimpiyatları için gelecek olanları yalnız spor değil (ne yazık ki ülkemizde bile yeterince bilinmeyen) bu köşede her vesileyle anlatmaya çalıştığım Kilikya'nın müthiş tarihi dokusu, harika yemekler, sonu gelmeyen temiz kumsallar, portakal ve limon bahçeleri bekliyor. Dünyada üç ilâhi dine mensup insanların mezarlarının yan yana olduğu başka bir şehir yoktur herhalde.
Etlerde tantuni ve ciğer kebap; deniz ürünlerinde jumbo karidesler, lagos, çipura, kalamar, akya, eşkina, ahtapot, subye yörenin lezzetleri. Leblebi tozu, dövülmüş karpuz çekirdeği, susam ve zahterden oluşan lezzetli karışım, saf zeytinyağına banılmış ekmeğin üzerine serpilerek kahvaltıda yeniliyor.
Şalgam suyu, meyan şerbeti, tatlı havuçtan yapılan cezerye, künefe de çok ünlü. Bir başka tatlı ise çöven kökündenden yapılan bir köpüğün içinde sunulan içi Antepfıstığı ya da cevizle dolu, irmikten yapılmış kerebiç.
Mersin'le ilgili anlatacak daha çok şey var, ama en iyisi yerinde yaşamak…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar